ABD ordusu hazırda bekliyor!..

Obama yönetiminin Suriyeli muhaliflere silah göndermesini onayladı, ABD Genelkurmay Başkanı ordunun 5 seçenek için hazır olduğunu açıkladı.

ABD ordusu hazırda bekliyor!..

ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Martin Dempsey, ABD ordusunun toplamda 5 seçenek için hazır olduğunu ifade ederek, Suriyeli muhalifleri korumaya yönelik bir uçuşa yasal bölge oluşturulmasının, yüzlerce ABD uçağı ve ayda 1 milyar dolara kadar çıkabilecek bir maliyet gerektirebileceğini ve bu seçeneğin, Suriye'de iki yıldır süren iç savaşta ivmeyi değiştireceğinin de bir garantisi olmadığını belirtti.

Dempsey, ABD Senatosu Silahlı Hizmetler Komitesi Başkanı Carl Levin'e gönderdiği mektupta, ABD'nin Suriye konusundaki askeri seçeneklerine dair bilgiler verdi.

Mektubunda Dempsey'nin, ABD'nin Suriye'de daha agresif bir askeri adımına ilişkin temkinli bir dil kullandığı gözlendi.

Şu aşamada ABD ordusunun rolünün, insani yardımların gönderilmesine yardım etmek, Suriye'nin komşularına güvenlik yardımı sunmak ve muhalefete silah içermeyen yardım sağlamakla sınırlı olduğunu kaydeden Dempsey, füze saldırısına karşı kendilerini savunmaları için Türkiye ve Ürdün'de Patriot bataryalarını konuşlandırıldığını, Ürdün'ü savunmak için F-16'lar dahil bir operasyonel karargah ve ilave kapasitelerin konumlandırıldığını belirtti.

Dempsey, ABD ordusunun toplamda 5 seçenek için hazır olduğunu ifade ederek, bu seçenekleri, "Muhaliflere eğitim, danışmanlık ve yardım sağlama", "uzaktan sınırlı saldırılar düzenleme", "uçuşa yasak bölge oluşturma", "tampon bölgeler oluşturma" ve "kimyasal silahları kontrol altına alma" şeklinde sıraladı.

"Muhalefete eğitim, danışmanlık ve yardım sağlama"

"Muhalefete eğitim, danışmanlık ve yardım sağlama" seçeneğinin, silahların kullanılmasından, taktik planlamaya kadar uzanan görevlerde muhalefeti eğitmek ve danışmanlık sağlamak için öldürücü olmayan güçlerin kullanımını içerdiğini belirten Dempsey, bu seçenek altında, istihbarat ve lojistik yardım da sunabileceklerini dile getirdi.

Dempsey, bu seçeneğin hayata geçirilmesi için gereken boyutun, maliyet de aynı doğrultuda değişiklik göstermek suretiyle birkaç yüzden birkaç bin askere kadar değişebildiğini, ancak ilk aşamadaki maliyetin yılda 500 milyon dolar tahmin edildiğini kaydetti.

Bu seçeneğin, Suriye'nin dışarısında güvenli bölgeler ve bölgesel partnerlerin desteğini gerektirdiğini ifade eden Dempsey, bu seçeneğin zaman içerisinde muhalefetin kapasitelerinin geliştirilmesi yönünde bir etkisinin olabileceğini, ancak aşırılık yanlılarının ilave kapasitelere erişim sağlaması, sınırötesi misilleme saldırılar gibi risklerin de bulunduğuna işaret etti.

"Uzaktan sınırlı saldırılar düzenleme"

Dempsey, "uzaktan sınırlı saldırılar düzenleme" seçeneğinin de, Esed rejimine askeri operasyonlar yürütme, gelişmiş silahlar üretme ve kendini savunma olanağı veren hedefleri vurmak için öldürücü güçlerin kullanımını öngördüğünü belirtti.

Potansiyel hedeflerin, rejimin yüksek değerde hava savunma sistemleri, hava, kara, füze ve deniz kuvvetlerinin yanısıra, askeri destek tesisleri ve komuta ağlarını içerdiğini kaydeden Dempsey, uzaktan hava ve füze sistemlerinin, kendi seçtikleri tempoda yüzlerce hedefin vurulmasında kullanılabileceğini, bu seçeneğin hayata geçirilmesi için gereken kuvvetlerin, yüzlerce uçak, gemi, denizaltı ve diğer araçları içerebileceğini bildirdi.

Dempsey, süreye bağlı olarak, maliyetin milyarlarca doları bulabileceğini, zaman içerisindeki etkinin, rejimin kapasitelerinin önemli boyutta aşağı çekilmesi ve rejimden firarlarda artış yönünde olabileceğini belirtti. Dempsey, ancak rejimin, elindeki varlıkları farklı yerlere dağıtarak sınırlı saldırılara direnebileceği yönünde bir riskin de mevcut olduğuna dikkati çekti. Dempsey, bunun yanında misilleme saldırıların olası olduğunu ve ülke içerisindeki siviller ve yabancıları etkileyebilecek zayiatların yaşanması ihtimalinin de bulunduğunu dile getirdi.

"Uçuşa yasak bölge oluşturulması"

"Uçuşa yasak bölge oluşturulması" seçeneğiyle ilgili olarak da Dempsey, bu seçeneğin, rejimin askeri uçaklarını bombalama ve yeniden ikmal için kullanmasını engellemek için öldürücü güç kullandığını, rejimin gelişmiş, savunma entegre hava savunma sistemini etkisiz hale getirerek Suriye üzerindeki hava üstünlüğünü artırabileceğini belirtti.

Bu seçenekle ayrıca, düşman uçaklarının düşürülebileceğini ve uçuş pistlerinin, karadaki uçakların ve destekleyici altyapıların vurulabileceğini ifade eden Dempsey, bu seçenek için de yüzlerce uçak, istihbarat ve elektronik savaş desteği ile yakıt ikmali ve haberleşme araçlarının gerekeceğini kaydetti. Dempsey, tahmin edilen maliyetin, ilk aşamada 500 milyon dolar olduğunu, yıl içerisinde de ayda ortalama bir milyar dolara çıkabileceğini bildirdi.

Dempsey, bu seçeneğin olası etkisinin ise rejimin muhalefet mevzilerini bombalama ve hava gücünü ayakta tutma yeteneğinin neredeyse tamamen yok edilmesini içerebileceğini, ABD uçaklarının kayıp vermesi gibi risklerin de bulunduğunu, ayrıca bu seçeneğin, şiddeti azaltmada ya da ivmeyi değiştirmede başarısız kalabileceğini, çünkü rejimin büyük oranda havan, topçu ve füze gibi karadan ateşlenen silahlara bel bağladığı değerlendirmesinde bulundu.

TÜRKİYE'NİN DURUMU

ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Martin Dempsey, Suriye'de güç kullanımının, "savaş eyleminden aşağı kalan bir şey olmadığını" belirterek, "Bir kere eyleme geçtiğimiz zaman, sonrasında ne geleceğine hazırlıklı olmalıyız. Daha derin müdahiliyet kaçınılması zor bir durum" dedi.

Dempsey, ABD Senatosu Silahlı Hizmetler Komitesi Başkanı Carl Levin'e gönderdiği mektupta, ABD'nin Suriye konusundaki askeri seçeneklerine dair bilgiler verdi.

Suriye konusunda ABD ordusunun toplamda 5 seçenek için hazır olduğunu ifade eden Dempsey, bu seçeneklerden "Tampon bölgeler oluşturulması" durumunun, büyük olasılıkla Türkiye ya da Ürdün sınırları olmak üzere spesifik coğrafi alanları korumak için öldürücü ve öldürücü olmayan güçleri kullandığını kaydetti.

Dempsey, bu bölgelerin muhalefet tarafından organize olmak ve eğitim için kullanabileceğini, ayrıca, insani yardımların dağıtımı için güvenlik bölgeler olarak işlev görebileceğini kaydetti.

Bölgeleri hava, füze ve kara saldırılarına karşı savunmak için öldürücü güçlerin gerekebileceğini belirten Dempsey, bunun, bağlantılı kaynak gereksinimleriyle birlikte sınırlı bir uçuşa yasak bölgenin oluşturulmasını gerektirebileceğine işaret etti. Dempsey, bölgeleri fiziksel olarak savunan bu unsurları desteklemek için, Suriye'nin dışında konuşlandırılsalar bile, binlerce ABD kara askerine ihtiyaç duyulabileceğini dile getirdi.

Dempsey, ABD kara askerleriyle birlikte sınırlı bir uçuşa yasak bölgenin maliyetinin ayda bir milyar doların üzerine çıkabileceğini kaydetti.

Bu seçeneğin zaman içerisinde, muhalefetin kapasitelerinde ilerleme sağlanması yönünde bir etkide bulunabileceğini, ayrıca insani açıların azaltılabileceğini, Ürdün ve Türkiye üzerindeki baskının bir kısmının kaldırılabileceğini belirtti.

Dempsey, risklerin ise uçuşa yasak bölgenin riskleriyle benzer olduğunu, buna, rejimin bölgelere karadan ateş açabilmesi ve buralardaki sığınmacıların ölümüne yol açabilmesi sorununun ilave edilebileceğini kaydetti. Dempsey, bu seçenekle alakalı bir diğer riskin ise, bölgelerin aşırılık yanlıları için operasyonel üs haline gelebilecek olması olduğunu dile getirdi.

"Kimyasal silahların kontrol altına alınması"

"Kimyasal silahların kontrol edilmesi" seçeneğinin de, kimyasal silahların kullanımı ya da yayılmasının önlenmesi için öldürücü güç kullanımını kapsadığını ifade eden Dempsey, bunun, Suriye'nin dev boyuttaki stoğunun parçalarını yok etmek, stoğun hareketliliği ve dağıtımına engel olmak ya da kimyasal silah programının öğelerini ele geçirmek ve emniyete almak suretiyle yapılabileceğini belirtti.

Dempsey, asgari düzeyde, bu seçeneğin bir uçuşa yasak bölgenin yanısıra, yüzlerce uçak, gemi, denizaltı ve diğer araçları içeren hava ve füze saldırılarını gerektirebileceğini kaydetti.

Kritik alanlara saldırı düzenlemek ve buraları emniyete almak için binlerce özel operasyon birlikleri ve diğer kara güçlerine ihtiyaç duyulabileceğini de dile getiren Dempsey, maliyetin de ayda bir milyar doların rahatlıkla üzerine çıkabileceğini belirtti.

Dempsey, bu seçeneğin de, tümü olmasa da bazı kimyasal silahların kontrol altına alınması yönünde bir etkisinin olabileceğini, ayrıca bu silahların aşırılık yanlısı gruplara daha fazla yayılmasını önleyebileceğini belirtirken, Suriye'nin stoğu ve dağıtım sistemlerini tam olarak kontrol altına alınamamasının, aşırılık yanlılarına bu silahlara daha rahat erişim imkanı sağlayabileceği tehlikesine de işaret etti.

Dempsey, risklerin ise yine uçuşa yasak bölgenin riskleriyle benzer olduğunu, buna, kara askeri konuşlandırılması riskinin ilave edilebileceğini belirtti.

"Bu savaş eyleminden aşağı kalır değil"

Dempsey, kendisinin, bölgesel istikrarsızlığı ve silahların yayılmasını önlemek için çatışmaları izole edecek bölgesel bir yaklaşımı savunduğunu belirterek, "Aynı zamanda, Esed'e baskıyı sürdürürken, ılımlı muhalefeti, askeri kapasiteleri dahil geliştirmeye yardım etmeliyiz" ifadesini kullandı.

Bunun yanında, "işleyen bir devletin korunması için neyin gerekli olduğuna yönelik dikkatli düşünme olmadan sadece askeri gücü değiştirmenin yeterli olmadığına" dikkati çeken Dempsey, mektubunu şöyle bitirdi:

"Eylemimizin niyetlenmemiş sonuçlarını da öngörmeliyiz ve buna hazır olmalıyız. Geçerli bir muhalefet olmadan rejim kurumlarının çökmesi halinde, yanlışlıkla aşırılık yanlılarını güçlendirebiliriz veya kontrolünü sağlamaya çalıştığımız kimyasal silahların serbest kalmasına neden olabiliriz. Güç kullanımı kararının hiçbirimizin hafife alacağı bir konu olmadığını biliyorum.

Bu, savaş eyleminden aşağı kalan bir şey değil. Seçeneklerimizi değerlendirirken, güç kullanımının bizi niyetlenmiş sonuçlara götürebileceğine dair bazı güvencelerle sonuca varabilmeliyiz. Bunun yanında sadece bizim güçlerimize yönelik değil, diğer küresel sorumluluklarımıza yönelik riskleri de anlamalıyız. Bu, bütçe kesintileri ve mali belirsizlikler nedeniyle hazırlıklı olmamızı azalttığımız bir sırada özellikle hayati önemde.

Bazı seçenekler zamanında veya maliyet açısından başka yerlerde kendi güvenliğimizden taviz vermeden uygulanabilir olmayabilir. Bir kere eyleme geçtiğimiz zaman, sonrasında ne geleceğine hazırlıklı olmalıyız. Daha derin müdahiliyet kaçınılması zor bir durum. Kanunlara göre hareket etmeliyiz ve sonuçları ve yükümlülükleri paylaşmada da mümkün olduğunca müttefiklerimiz ve ortaklarımızla uyum halinde hareket etmeliyiz".

MUHALİFLERE SİLAH YARDIMINA ONAY

Kongre'nin Temsilciler Meclisi ve Senato kanadı istihbarat komitelerinin, Obama yönetiminin Suriyeli muhaliflere silah göndermesini onayladığı bildirildi.

Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesi Başkanı Mike Rogers, yaptığı yazılı açıklamada, Obama yönetiminin Suriye konusundaki planlarına ve bu planların başarısına yönelik güçlü kaygıları bulunmasına rağmen, komite olarak birçok tartışma ve incelemenin ardından uzlaşıya vardıklarını kaydetti.

Kongre'nin iki kanadında istihbarat komitelerinin, Obama yönetiminin Suriyeli muhaliflere silah yardımının geçen hafta gizli oturumda onayladıkları belirtildi.

Bu kapsamda, Suriyeli muhaliflere silahların yakında gönderilebileceği ifade ediliyor.

ABD Başkanı Barack Obama, geçen ay Suriyeli muhaliflere silah yardımı göndermeye karar vermişti. Karar sonrası Başkan Yardımcısı Joe Biden, Dışişleri Bakanı John Kerry ve CIA Başkanı John Brennan, Kongre üyelerinin kaygılarını gidermeye ve sorularını cevaplamaya çalışmıştı.

Esad güçlerinin düzenlediği operasyonlarda 80 kişi öldü

Suriye İnsan Hakları Örgütü (SNHR), Esad güçlerinin ülke genelinde muhaliflere yönelik ağır silahlarla düzenlediği operasyonlarda 80 kişinin öldüğünü bildirdi.

Merkezi Londra'da bulunan SNHR, rejim güçlerinin yönetim karşıtlarına yönelik hava ve karadan başlattığı operasyonlarda başkent Şam'ın banliyölerinde 17, Halep ve Humus'ta 15'er, Dera kentinde 14, Hama'da 10, İdlib'te 6, Deyru'z Zor, Kuneytra ve Haseke kentinde birer olmak üzere 80 kişinin yaşamını yitirdiğini duyurdu.

Özgür Suriye Ordusu'na (ÖSO) bağlı birliklerin Halep'in Han Asel bölgesinin yüzde 90'ından fazlasının denetimini sağladığına ve bölgede iki ordu arasında çatışmaların devam ettiğine değinen Suriye Genel Devrim Konseyi (SRGC), silahlı muhaliflerin Miniğ ile Kuveyris askeri havaalanlarına ağır silahlarla saldırdığını aktardı.

ÖSO birliklerinin Humus'un Sahine beldesinde çok önemli bir askeri noktanın kontrolünü sağladığına işaret eden SRGC, rejim güçlerinin beldeyi havadan bombardımana tabi tutuğunu vurguladı.

Esad güçlerinin Humus'ta muhaliflerin yoğun olarak yaşadığı yerleri havan topu, roket ve tanklarla vurduğunu aktaran SRGC, kentin Halidiye bölgesinin hükümet güçlerinin yoğun saldırılarına maruz kaldığını dile getirdi.

Başkent Şam'ın Duma, Kabun, Zemelka, Berze, Tadamun banliyölerinin hava ve kara saldırılarına maruz kaldığını ifade eden SRGC, kentin Haresta, Dareya, Yermuk ve Cobar banliyölerinde de iki ordu birlikleri arasında yoğun sokak çatışmalarının yaşandığını kaydetti.

SRGC, Deyru'z Zor askeri havaalanı çevresinde ÖSO birlikleri ile Esad güçleri arasında yoğun çatışmaların yaşandığını ve silahlı muhaliflerin havaalanının çevresini kuşatığını ifade etti.

Öte yandan Suriye resmi haber ajansı SANA, güvenlik güçlerinin çeşitli kentlerde düzenlediği operasyonlarda çok sayıda silahlı grupu etkisiz hale getirdiğini ve araçlarını imha ettiğini belirtti.

"Suriye'de okuması yazması olmayan bir nesil yetişecek"

BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'un silahlı çatışmalar ve çocuklar konusundaki özel temsilcisi Leyla Zerrougui, Suriye'deki çatışmalarda çocuklara karşı suç işleyen herkesin bir gün hesabını vereceğini söyledi.

Zerrougui, bölgedeki incelemelerin ardından döndüğü New York'ta gazetecilere açıklama yaptı. İncelemelerinde çok acı hadiselerle karşılaştığını ve trajik bilgiler edindiğini dile getiren Zerrougui, "Hastanelerde kolları, ayakları, iç organları olmayan çocukları ve yanlarında annelerinin çaresiz bekleyişlerini görmek dayanılmaz" dedi.

Suriye'de çocukların ailelerini, evlerini ve umutlarını kaybettiğini anlatan Zerrougui, çocukların öfke dolu olduğunu belirterek, "Sorun bu şekilde devam ederse Suriye'de okuması yazması olmayan bir nesil yetişecek" diye konuştu.

Suriye hükümet yetkilileriyle görüşmelerinde çocukları korumanın öncelikli görev olduğunu bildirdiğini kaydeden Zerrougui, "terörle savaş" bahanesinin bu sorumluluğu azaltmayacağını dile getirdi.

BM'nin Suriye'deki bütün tarafların işlediği katliamları takip ettiğini ifade eden Zerrougui, "Bir gün Suriye'ye barış geldiğinde bu katliamların sorumlularının yargıya hesap vereceklerini umuyorum" dedi.

Muhalif grupların çocukları silah altına aldıklarını da tespit ettiklerini dile getiren Zerrougui, bazı ailelerin çocuklarının savaşmaya zorlandığını bazı çocukların ise yakınlarının peşinden savaşmaya gittiklerini kaydetti.

Suriye hükümetinin çocuk askerleri önlemeye yönelik yasa çıkardığını anlatan Zerrougui, ancak muhaliflerin çocuklarının ise aileleri üzerinde baskı kurulması amacıyla rejim tarafından tutuklandığını vurguladı.

Suriye'deki iç savaşta 15 yaşın altında yaklaşık 7 bin çocuk hayatını kaybetti. Komşu ülkelere sığınan Suriyelilerin yarısını çocuklar oluşturuyor. Ülke içinde 3 milyon çocuğun acil yardıma ihtiyacı var.

HABERTÜRK İNTERNET SİTESİ