Ahmet San Acun'a ve Popstar'a çaktı!..

Popstar 2013 jürisini değerlendiren ilk Popstar'ın jüri üyelerinden Ahmet San, Acun Ilıcalı ile ilgili ise "Acun gibilerin şovdan öte amaçları da olmalı" yorumunda bulundu.

Ahmet San Acun'a ve Popstar'a çaktı!..

Neredeyse bir pop star kadar ünlüydü Ahmet San, organizatörlük yaparken. 90'lı yıllarda adı afişlerde Michael Jackson'dan ve Madonna'dan bile büyük yazılıyordu. Tarkan, Burat Kut, Kenan Doğulu ve Mirkelam'ın menajeriydi. Ancak öyle bir an geldi ki, sanatçı kaprislerinden ve bitmeyen isteklerinden ‘kendi deyimiyle' yıldı ve işi bir süre bıraktı.

Popstar yarışmasının 10'uncu yılı münasebetiyle kapısını çaldık ve çok lezzetli bir sohbete imza attık. Sohbetten çıkan iyi haberi peşinen söyleyelim, organizasyonlar önümüzdeki yıl Ahmet San'ın mesleğe başlamasının 40'ıncı yılı şerefine devam edecek.

- Popstar 10 yıldır yapılıyor. Neler hatırlıyorsunuz o günlerden?
Geçmişe pek takılı kalmam ama şöyle bir düşününce zamanın çok çabuk geçtiğini fark ediyorum. Her şeyin ilki güzeldir, o ilkler doğru yönetilirse, kalıcı ve faydalı hale gelir. Bir televizyon programıydı ve bu kadar büyüyeceğini tahmin edememiştim. Med Yapım iyi bir kuruluş ve Kanal D atılım yapıyordu. Konu da müzik olunca, kabul etmiştim ama hayal ettiklerim olmamıştı.

15 MİLYON SMS GELİRDİ

- Yarışma ve jüri popüler olmuştu…
Başarılı bir programdı. Üstüne lüzumsuz ve anlamsız değerler yüklendiği vakit, başka boyutlara gitti. O zaman iyiydi, 15 milyon SMS yollanıyordu. Adetler söyleniyordu, şimdi oranlar yüzde olarak veriliyor. Basının ve kamuoyunun ilgisi çok büyüktü, zamanla dağıldı. Geçen hafta Popstar'ı seyrettim, gazetelere baktım sizinle buluşacağız diye... Ufacık haberler vardı, bizim zamanımızda tam sayfa haber oluyordu her hafta. İlgi dağıldı ama iş devam ediyor; iyi mi, kötü mü diye soracak olursanız, iyi değil derim.

- İçerik de değişti sanırım!
Konsept o zaman pop şarkılarıydı, müzik daha ileri deydi. Jüri enteresandı bizim zamanımızda da ama şimdi yarışma geri planda. Zamanla alaturkalaştı ve jürinin şovu haline geldi. Hak ettikleri üzere çok da paralar verilmeye başlandı jüriye. Hepsi star çünkü. O kadar paraları alıp da “Tüylerim diken diken oldu” demeleri de benim tüylerimi diken diken yaptı.

- Bölüm başına 40 bin lira aldıklarını okumuştum.
40 bin veya 20 veya 10... Bizde ne ben, ne Ercan, ne de Armağan para almadık. Bir para tahakkuk ediliyordu onu da doğrudan bağışlara veriyorduk. Söylenen parayı hakediyor jüri elbette. Ama neden tüyleri diken diken olsun ki? Sahnede tüyleri diken diken edecek ne bir ses, ne bir sahne, ne de star var! Star adayı bile göremedim.

- Siz seçmelere de gittiniz, yarışma öncesi de bir hayli çalıştınız.
Fatih Aksoy, haftada bir canlı yayın; birkaç saat alır demişti. Günlerce seyahatler yaptık, kimse şikâyet de etmedi. Günde 2 bin kişiyi dinlediğimiz oluyordu. Çok sağlıklı mıydı? Hayır ama büyük bir efor vardı. Ancak yapılan bir yarışma değil artık, bir müzik eğlence programı. Dünyada şu anda hâlâ yapılan yarışmanın aynını yapmıştık.

- Bugünkü jüriye bakalım mı?
Çok büyük bir isim Orhan Gencebay, büyük bir ses Bülent Ersoy, besteci ve popçu Serdar Ortaç ve popçu Demet Akalın; ilginç bir jüri profili.

- Bugünkü jürinin içinde yer almak ister miydiniz?
Hayır zaten kamera önünde olmayı tercih eden biri değilim. Herkesin bir konumu var. Kamera önü tehlikelidir. Çıkarsın, inersin; saldırılar başlar. İşim değil benim, o zaman için diğer isimler de cazip gelmişti bana. Ercan müzisyendi ve DMC'yi temsil ediyordu, Armağan yapımcıydı. Deniz Seki yorumcuydu.

- İki sezon jüriydiniz değil mi?

Doğru, ikinci yıl Osmantan Erkır, “Popstar benim” deyip çekilince, Med Yapım Türk Star olarak devam etmek istedi. İyi bir deneyimdi. Bir star yaratılacaksa, bir televizyon yapımcısı, bir menajer ve bir müzik yapımcısı olmalı işin içinde. Destek verecek kişiler olmazsa star çıkmaz zaten.

- Star ışığını görürsünüz değil mi?

Onu görürüm, müzikten anlamam ama kim star olacak anlarım. Baktığım vakit bir heyecan görmedim şimdiki yarışmada. İçimde uhde kalan bir şey var. Alanya'daki bir aşçı yamağını alıp, ekran vasıtasıyla milyonlarca insanla tanıştırdıktan sonra ortada bırakmayacaksın. Çocuklar sudan çıkmış balığa döndüler ve kimilerine travmalar yaşattığımızı düşünüyorum. Tüm bunları gözlemleyince “Keşke girmeseydim” dedim. Bizim dönemde, Bayhan, Elena, Serkül hariç hiç bir yarışmacıyla iletişimimi kaybetmedim. Elimden geleni yaptım hepsi için. Bir anda çok tanınıyorlar, ancak ceplerinde para yok, otobüse binmek zorundalar. Başından itibaren yüklenilen konularla alakalı çok hassas davranılmalı.

PİYASAYA İSİM KAZANDIRMALI

- İstanbul'da adres bilmezken, herkesin tanıdığı biri olmak zor…
Kanal D ve DMC o çocuklara daha fazla yardım edip, piyasada isim olmalarını sağlayabilirdi.

- Öyle bir sorumlukları var mıydı peki?
Bence olmalıydı, kanal da vardı şirket de. Sanatçı adayları üstüne efor sarf edilmeliydi. Sektör bir endüstri haline bu yüzden gelemiyor. Emek harcanmalı. Aynı serzenişim Acun Ilıcalı'ya ve Osmantan Erkır'a da var. En azından birkaç kişi kazandırması lazım piyasaya.

- Acun Ilıcalı, oyuncu ve sunucu kazandırdı piyasaya.
Onlar kendi gayretleriyle ve ekranda tanındıkları için kendileri yaptılar. Program vasıtasıyla iş buldular. Bir organize durum yoktu. Acun zaten çok güçlü ve başarılı, çok da para kazanıyor. O insanlardan para kazanıyor. En azından birinciye emek ve para harcayıp piyasaya kazandırmaları lazım. Zamanında dergilerin düzenlediği artist yarışmaları ve ses yarışmaları memlekete büyük isimler kazandırdı. Burada da sadece şov yapmaktan öte bir amaçları da olmalı.

- Yarışmacılar da ekranda boy gösterip popülarite yaratmak peşindeler.
Hayır, geçen akşam izledim. Serdar Ortaç yarışmadan elenen kıza, “Stüdyom emrinde” dedi. Haydi hodri meydan. Bakalım kapıyı çalınca ne olacak. Bizim dönemde de “Hazırım” demişti. Albüm yapma aşamasına gelen yarışmacılara hiç kullanılmayacak bestelerini fiyat etiketleriyle yollamıştı. Fikri takip yapmak lazım, bir şey söylediyse sözünde duracak. Yarışmadan sonra intihar eden de olmuştu. Hayatları parçalanan var. Bayhan'a baksanıza. 10 yıldır nasıl yaşıyor bu çocuk?

- Starın iyi sesi olmasına gerek var mı?
Mustafa Sandal'da ses mi var? Ajda Pekkan dans edebiliyor mu? Edemiyor ama ikisi de süper star. Konservatuar mezunu şahane sesler var, star olabiliyorlar mı? Acun'la samimi olsam söylerim. 

- Sizin yıllar içinde çıkardığınız starlarınız kimlerdi?
Tarkan, Burak Kut, Kenan Doğulu, Mirkelam, Mustafa Sandal. Böyle bir furya daha gelmedi. Keşfetmedim ben onları, vardılar ama doğru seçtim yaptım.

- Neden Tarkan diyeceğim? Baktığınızda ayrık dişli, ufak tefek ve ‘garip'  dans eden bir çocuktu?
Ne olabileceğini anladım Tarkan'a bakınca. Kıl Oldum Abi'ye bakınca anladım. Malzemesi vardı. 5 yıl sonrasını görürüm ama verilecek olan efor yeterince verilirse. Şimdi kimseye bakmıyorum, öyle orada duran çocuklar var. Çok rahat star olabilir ama orada durmaya devam edecek. İlgilenen yok, menajer yok, plakçı yok. Şimdi daha da zor işleri. Star yaratmak da zor. Albüm satmıyor, bilet satışı yok, doğru dürüst bir müzik-eğlence programı bile yok.

- Beyaz Şov var!
Herkes katılmak istiyor şova, sonra bir koltuğa yan yana sıkışıp kalıyorlar. Söz gelecek de albümlerini anlatacaklar. Uzun zamandır zaten ne menajerlik ne organizasyon, uzak duruyorum. Ortamı değiştirecek gücüm olsa keşke. Az eforla çok iyi para kazanacak programlar dizisini yaratmış olsam Acun gibi, sektöre isimler kazandırırdım.

- Muhabir kökenli ama Acun. Siz menajersiniz. O sadece iyi program yapmaya konsantre oluyor sanırım. Bu yetmez mi?
O iyi kokluyor, iyi bir prodüktör. Yapabilir pek tabii ama istemiyor. Madden ve manen emek vereceksin. Benim imkânlarım olsaydı sektörde bu programı çok iyi yerlere taşırdım ama o istemedi. İşe aşkla mı bağlısınız veya iş olsun diye mi yapıyorsunuz?

- Jüri ve şov önemli artık.
Orada konservatuar talebesi yetiştirmiyorsun ki! Bülent Ersoy'un açıklamalarında kayboluyorsun.
- Sosyal medyada sadece kıyafetler ve tuhaflıklar konuşuluyor.
Orhan Gencebay'ın orada işi yok. Eleştiri hep yapılır, sosyal medyaya takılmamak lazım. Televizyon programları neticede eğlendirmek için ama Popstar seçeceğim dersen iş değişiyor. Ekran tehlikelidir ayrıca, Murat Boz'a sınıf atlattı. Hadise ve Hülya zaten gerçek, oynamıyorlar. Ekran alaşağı da eder insanı. Bu defa öyle olacak gibi, Bülent de sahte, Demet de, Serdar da. Bir tek Orhan abi var, yutkunuyor, lafı kesiliyor, ne diyeceğini bilemiyor. Ulvi konuşmak istiyor, uymadı oraya.

- Tarkan, Mustafa Sandal, Burak Kut, Kenan Doğulu ve Mirkelam'la çalıştım dediniz. Geldikleri noktaya bakarak bir şeyler söylesenize…
Onlar zaten vardılar ama ben iyi yönettim onları. Geldikleri yere bakarsak, hiçbiri hak ettiği yerde değil. Hele Tarkan hiç değil. En çok Burak Kut'a üzülürüm, içlerinde en iyisi oydu. Sahnesi, sesi bambaşkaydı. Menajer ve plakçı yoksa ne yapacaklar? Sektörü yok eden şey budur. Şu anda büyük bir sanayi kuruluşu basın danışmanına ne kadar ödüyorsa, 93 yılında her bir sanatçım için aynı parayı ödüyordum basın danışmanlarına. Bir ekip işi bu, doğru bir güçle hareket edeceksin. Zaman içinde sadece hanımlarla çalışmayı istemedim. Öyle şeyler gördüm ki!

KADINLARLA ÇALIŞMADIM

- Neden, kadın star olmaz diye mi?
Yok öyle değil. Kadın sanatçılar beraber oldukları erkeklerin hegemonyasına girerler. Tartışmasız, ya kocası ya sevgilisi.

- Siz, “Bir tek benim dediğim olur” mu diyorsunuz?
Hayır, ortada bir ticari ilişki var. Kadının kocasının ne işi var, senin koyduğun strateji ve çalışma şartlarının içinde? Maalesef bugün de öyledir, kadın erkeğin egemenliğine girer. Kim varsa piyasada bir bakın. Organizatörlüğü, menajerliği ve plakçılık sistemini şarkıcılar bitirmiştir. Erkeklerde ise kısa sürede “En iyi sen bilirsin ağabeyciğim”den, “Sen ne bilirsin ki?”ye geçiş yapılır. Bu noktaya gelmenin sebebi de paradır, bütün paranın kendilerinde kalmasını istediler ve sistem çöktü.

- Neden bir anda “Bütün para benim olsun” diyorlar?
100 lira alırken bir şarkıcı, 500 lira almak noktasına gelmişken, başkasının 500 lira kazanmasına tahammül edemiyor. 1000 lira dönüyor çünkü artık ortada ve hepsini istiyor bir anda. 900 kazanayım, siz 100 lirayı bölüşün diyor. Zaten sen ancak 100 lira kazanıyordun benimle çalışmaya başlamadan önce! Kafa öyle olunca da yerinde sayıyor. Kariyerlerini en iyi kendileri yöneteceklerini sanıyorlar ve “Benim sırtımdan para kazanılıyor” diye düşünüyorlar.

- Yanlış mı bu?
Her sanatçıya daha ilk gün şunu söylerim, “Sen bana para vermeyeceksin, ben sana kazandıracağım”. Kabul ediyorsa çalışırım, tabii o olmazsa iş de olmaz. Ben ortamı yaratır, kaynakları bulurum, sen hakkını alan bir sanatçısındır. İş 100 liradan 1000 liraya çıkınca, “Oldum” diyorlar.

Michael Jackson sonum olacaktı

- Ne zaman ‘Ahmet San' oldunuz?

Bir organizasyon için teklif verdim, bana “Başka teklifler var” dediler. Bozuldum, aynı şey olmayacağını söyledim. Alinur Velidedeoğlu ile paylaştım bu durumu, işini gücünü bıraktı benimle uğraşmaya başladı. 90'ların başında Pavarotti konseri yapacaktık, bir afiş yaptılar. Benim adım sanatçıdan büyük yazılmaya başlandı.

- Ve büyük Michael Jackson konseri!
Sorma, konser iptal olunca ne efsaneler anlatıldı, neler döndü arkamdan! Dolandırıcı dediler, para vermedi dediler, çok bilet sattı dediler. Vatandaşın parasını kullanıp repo yaptığımı bile söylediler.

- Neden iptal olmuştu?
Adam hastalandı ve geri gitti. Altı ay tanıtım yapılmıştı düşünsenize. Sonrasında başka işler de yaptım, hatta büyük bir futbol organizasyonu vardı Maradona gelecekti ama paramı ödemiyorlardı. “Michael gelmedi, ya Maradona da gelmezse?” demesinler mi? Üstelik Michael Jackson gelmişti ve hastalandığı için konser yapamadan dönmüştü. Neredeyse meslek hayatım sonlanacaktı.
1993, yirminci yılımda, 8 stat konseri yaptım, işe ağırlık verdim. Michael geldi nihayet, adımız ve işimiz de büyüdü. Başarılar, konserler, işler-güçler derken Ahmet San yıldı!

- Sizin hayatınız roman!
Aynen öyle, yazmaya başladık zaten. Dokümantere de dönüşecek. Bu sene 40 yıl oldu mesleğe başlayalı. Önümüzdeki yıl büyük işler olacak yine.

- Sinema mı acaba?
Sinema da olacak ama henüz bilgi veremem.

İradem GÜÇLÜ olmasa intihar ederdim!

- Tüccar bir ailenin çocuğuyum ve genlerimde iş yapmak var.
- Galatasaray Lisesi'nde okurken çalışmaya başladım, rehberlik ve konserler yapardım.
- Milliyet ve Hey Dergisi'nin Paris muhabiri oldum, henüz 18 yaşındayken.
- Her röportajımla olay yarattım, röportaj yaptığım sanatçıların konserlerini organize etmeye başladım.
- Türkiye'de plağı olmayan ama Avrupa'da bir numara olan Christian Adam'ı getirdim, burada plak yaptık, “Si tu savais combien je t'aime...” bir numara oldu.
- Paris'te hem gazetecilik hem de uluslararası ilişkiler okudum. Aynı anda Sorbonne'da işletme de  bitirdim.
- Gazinolara çıkartmaya başladım sanatçılarımı, 19 yaşındaydım, paramı kazanıyordum. Dayak yediğim de oldu. Her şeyi yaşadım.
- İzmir'e dönünce babamın işini yapmak istemedim.
- Bizim konser düzenlediğimiz yıllarda bilet almak bile sorundu. Bankaya gidilirdi.
- Şimdi İstanbul konser şehri olduysa katkımız büyüktür.
- Meslek otursun diye kanunlar çıkarttım. Sanatçının konserden 4 ay önce gelip yabancı şubeye gelerek çalışma formu düzenlemesi gerekiyordu. Elton John bunu yapacak, şahsen hem de!
- İradem güçlü olmasa intihar etmiştim çoktan.

ELİF AKTUĞ / AKŞAM İNTERNET SİTESİ


Konular Röportaj