AJİTASYON YAPMIYORUM

Var mısın Yok musun yarışmasıyla üne kavuşan ve şu sıralar Cam Kırıkları dizisinde rol alan Nursel Ergin, bugünlere geçmişini kullanarak gelmediğini söyledi.

AJİTASYON YAPMIYORUM

Çocuk yuvasında büyüyen Ergin, “Hiçbir zaman ajitasyon yapmadım. Hayat hikayemi anlatıp dimdik ayakta durdum. Yapımcıların ilgisini güzelliğim de çekmedi. Ama ekran beni sevdi. Keşke daha önce keşfedilseymişim” diye konuştu. 

Keşke daha önce keşfedilseymişim

“Var mısın Yok musun” yarışmasıyla üne kavuşan Nursel Ergin, hem reklam hem de dizi filminde oynadı. Kendisini ön plana çıkaran şeyin samimiyeti olduğunu söyleyen Ergin, “Hiçbir zaman ajitasyon yapmadım. Hayat hikayemi anlatıp dimdik ayakta durdum. Yapımcıların ilgisini güzelliğim de çekmedi. Benden güzelleri var. Ama ekran beni sevdi. Keşke daha önce keşfedilseymişim” diyor. 

Yarışmadan bu yana hayatınızda neler değişti?
- Yarışmadan bu yana 8 ay geçti. Israrla aynı şeyi söyleyeceğim; bence hiçbir şey değişmedi. Artık çok keyif aldığım bir işim var. Tek değişiklik bu. Çevre olarak da, biraz daha oyuncuları tanımaya başladım. Öyle bir arkadaş çevrem olmaya başladı. Onun dışında evim de, etrafım da aynı şekilde duruyor. Hiç değişmesinler zaten.

Keyif aldınız mı peki oyunculuktan?
- Çok aldım. Hatta “Keşke daha önce beni keşfetselermiş” diyorum. Oyuncu olmak gerçekten çok zevkli. İnşallah ileride bununla ilgili eğitim aldığımda ve oyunculuğu bilinçli yaptığımda daha çok keyif alacağım.

“Var mısın Yok musun” yarışmasında bir çok insan yarıştı. Ama siz ünlü oldunuz. Sizce bunun nedeni nedir?
- Çünkü ben samimiyim. Hakikaten benimle konuştuğunuzda o samimiyeti anlarsınız. Ben asla rol yapmam. Orada da hangi kameradayız diye bakmak yerine, yarışan arkadaşıma konsantre olmayı tercih ettim. Ben de halkın içinden biriyim ve TV seyrederken buna çok önem verirdim. Kimin samimi, kimin sahte olduğunu zaten her akıllı insan anlayabiliyor. Bence bunu fark etti halkımız, onun için beni çok sevdiler.

Ama size oyunculuk teklifi geldi...
- Oyunculuk konusunda epey direndim çünkü korktum. Oyunculuk eğitimi alanlar bana karşı çıkacaklar diye tahmin ettim ki oluyor. Bununla ilgili endişelerim çok oldu ama beni isteyen TRT olduğu için bir kere çok gurur duydum kendimle. “Onlar istiyorsa bende bir şey var” diye düşündüm. Hiç kimse; “Gözün güzel, güzel ağlıyorsun” diye başrol vermez diye düşünüyorum. Deneme çekimleri sonucunda benim oynamama karar verdiler. Bu da kendime güvenmemi sağladı. Yani oyunculuk öğrenilebiliyor. Çünkü ben bu konuda çok kararlıyım. Eğitimini de alacağım aslanlar gibi!

Bir mücevher markasının yüzüsünüz. Neden bu firma marka yüzü olarak sizi tercih etti?
- Işıltımdan olabilir! Neden olduğunu bilmiyorum ama böyle bir teklif gelince çok gurur duydum. Birçok reklam teklifi aldım ama bu firmayı tercih ettim. Reklam filminde de taktığım takıya çok inandım. O yüzden o kadar güzel oldu. Beni neden tercih ettiklerine gelince... İnsan kendini nasıl yorumlayabilir ki! Herhalde doğru isim olduğumu düşünmüşlerdir. Halk beni çok sevdi. Birisinin birisini sevmesi, kabullenmesi zor bir olay. Türk halkı beni çok bağrına bastı, belki ondandır.

“Bu insanlar hikayemden dolayı acıyıp beni sevdiler” diye düşündünüz mü hiç?
- Hiç düşünmedim. Çünkü ben hikayemde hiçbir zaman ajitasyon yapmadım. Aksine; “Ben yuvada büyüdüm, aslanlar gibi buradayım, çok da güzel yetiştim. Yuvadan düzgün insanlar çıkabiliyor” diye dimdik durdum. Bence dik duruşum, bu kadar kendime güveniyor olmam, düzgün bir şekilde tek başıma da olsa hayatta kalabilmem insanları etkiledi.

Kendinizi güzel buluyor musunuz?
- Aynaya baktığımda güzel birini görüyorum ama; “Memleket gibi kadınım, çok seksiyim” demiyorum. Kendimi sempatik buluyorum. Aynaya bakmayı seviyorum, baktığımda çirkin bir şey görmüyorum. Aynalarla barışığım.

Bunca yıldır hayat size neler öğretti?
- Her çıkışın bir inişi, her inişin bir çıkışı olduğunu öğretti. Her zaman güçlü olmam gerektiğini öğretti.

KARŞIMA AYAĞIMI YERDEN KESECEK KİMSE ÇIKMADI

Bu kadar tanınmanızda güzelliğinizin ne kadar etkisi var?
- Ben yapımcıların dikkatini çekecek kadar güzel olduğumu düşünmüyorum. Çünkü çok güzel kızlar var. Güzelliğimle alakası olduğunu düşünmüyorum bence bu elektrikle ilgili bir şey. Ekran beni çok sevdi. Hiç ekran fobim yok. Kamera karşısında hiç elim ayağım titremiyor. Nasılsam öyle oluyorum. Sanırım rahatlığımdan dolayı... Ekran da görsel bir şey. İnsanlar güzel bir şey görmek istiyorlar. Çirkin de değilim herhalde. Elim ayağım da düzgün.

“Çok erken evlendim” diye düşündünüz mü hiç?
- Çok düşündüm hâlâ da çok düşünüyorum. 18 yaşında evlendim. 19 yaşında anne oldum. O sıralar çok üzüldüm ama şu anda hakikaten akıllı kadınmışım diyorum. İyi ki evlenmişim ve iyi ki bir çocuğum var. En büyük kazanç da bu. Boyum kadar kızım var ve ben daha 29 yaşındayım. Çok da küçük gösteriyorum. Görenler inanamıyor. Ben de inanamıyorum. Aynaya baktığımızda; “Gerçekten şaşırdıkları kadar var” diye düşünüyorum. Artık çok aynı olduk. İyi ki yapmışım. İyi ki kız çocuğum olmuş. Arkadaş gibiyiz. “Anne bu ayakkabını sakla ben ileride giyeceğim” diyor. Sürekli ayakkabılarımı deniyor. Çok hoşuma gidiyor. Benim de ayağım 35 numara, geçen gün ona da 35 numara aldık. Hatta ona ayakkabı almaya gittik, çocuk reyonundan ben kendime buldum!

Bir röportajınızda bundan sonra evlenmeyi düşünmediğinizi söylemişsiniz. Hâlâ aynı fikirde misiniz?
- Aynı fikirdeyim ama hayatta çok büyük konuşulmaması gerektiğinin de bilincindeyim. Keşke karşıma beni ve çocuğumu çok sevecek biri çıksa. O zaman neden olmasın? Tek başına olmayı çok seviyorum, galiba izin de vermiyorum hayatıma girilmesine. Ayağımı yerden kesecek kimse çıkmadı karşıma.

Mehmet Perinçek'le güzel bir ilişki yaşadığınızı duymuştuk...
- Yok olamadı. Kaldı öyle. O yazıldığı kadar ciddi boyutta bir şey olmadı. Okuyunca ben de şaşırdım. Mehmet Perinçek'i tanıyorum, arkadaşım. Ama bir şey yaşayamadan öyle kaldı. Benim böyle bir arayışım yok ama karşıma aşk çıkarsa da “Hayır” demem.

Çocukluğunuzda yaşadığınız şeylerden dolayı ileride bir çocuğu evlat edinmeyi düşünür müsünüz?
- Kesinlikle çok istiyorum. Koruyucu aile olma ve evlat edinme farklı şeyler. Evlat edindiğin çocuğu tamamen kendi nüfusuna geçiriyorsun. Bunun için çocuğun ailesinden kimsenin olmaması gerekiyor. Çocuğun kimsesiz olması gerekiyor. Kimsesiz çocuk sayısı da az. Dolayısıyla bu zor oluyor. Bizim istediğimiz insanların koruyucu aile olmaları. Yuvalara gidip danışsınlar. Ben de kesinlikle düşünüyorum. Ben yuvalardaki çocuklarla iç içeyim. Ama daha güçlü olduğumda ciddi anlamda bir değil, birçok çocuğu yetiştirmek isterim.

Erkeklerin ilgisi arttı

Nasıl bir aşıksınız?
- Zorum. Onun için de yalnızım işte. Çünkü erkek gibi, her şeyi tek başına yapmayı seven biriyim. Cıvık ilişkilerden, kıskançlıklardan hoşlanmıyorum. Adam gibi bir adam olması ve kendine çok güvenmesi lazım. Benden daha güçlü ve akıllı olması lazım. Bunların hepsi birden tek insanda yok.

İlgiden dolayı sizinle birlikte olmak isteyen erkekler sizi ürkütüyor mu?
- Kesinlikle daha çok ilgi arttı. Ama ben ne istediğini bilen biriyim. Hâlâ küçücük bahçemde kocaman kurallarım var.

Pınar Yılmazerler /Hürriyet Gazetesi