Ali Biçim: "Kendime iyi davranmayı öğrendim"

Yıllar önce YouTube üzerinden yayınladığı parodi klipleriyle tanıdığımız Ali Biçim şimdi yazar kimliğiyle karşımızda. Bu hafta “Bu Ne Biçim Hikâye Böyle” isimli kitabını yayımladı.

Ali Biçim: "Kendime iyi davranmayı öğrendim"
Akşam'dan Ali Mert Alan'ın röportajı...

HAYIRLISI NEYSE O OLDU


YouTube’un hayatımıza soktuğu ilk YouTube fenomenlerindensin. O sosyal mecra sana önemli kapılar açtı, Tv’de görünmeye başladın, ardından FOX TV’de kendi şov programını yaptın. Ama sonrasında program yayından kalktı ve her şey tepetaklak oldu. Neden?

İlk başlarda “Neden böyle oldu?” diye çok kurcalıyordum. Kimileri “Böyle olması gerekiyor”, kimileri “Hayırlısı neyse o oldu” derken, hiç tanımadığım insanlar da “Her şerde bir hayır vardır” dediler. Benim en son zihnen geldiğim nokta bunun bana çok şey öğrettiğiydi. Bunun sonucunda zorlu bir süreç geçirdim. Bir şeyleri bir noktaya kadar getirip ondan sonra bitmesi veya elinden alınması çok klişe gelecek belki ama bir ananın babanın çocuğundan ayrılması gibi. Fakat bugüne geldiğimizde “İyi ki böyle olmuş” diyorum. Çünkü uzun yıllar boyunca öğrenemeyeceğim şeyleri üç yıllık bir süreçte paket halinde öğrendim.

KENDİME İYİ DAVRANIYORUM

Paketin içindekiler neleri öğretti?


Kendime iyi davranmayı öğrendim. Çünkü kendime iyi davranmıyormuşum. Bazı şeylerin kıymetini bilmiyormuşum, çok sinirliymişim, aynı zamanda çok disiplinliymişim. Aslında her insanın vadesinin biraz kısa olduğunu da öğrendim. Bu süre zarfında etrafımda kaybettiğim dostlarım ve aile bireylerimde oldu. Bunları fark etmek işe olan bağlılığımı her ne kadar sorgulasam da bir yerde hata var mı, yapamıyor muyum sorularının yanıtlarını kendim buldum. Evet, yapabiliyorum ve yapabildiğim için başıma bunlar geldi.

Bu oldukça iddialı bir laf değil mi?

Hayatta zaten tek bir iddiam var, o da insanları eğlendirmek… Bu iddiamın da arkasındayım. Tek bir iddiam olduğu için de çok mutluyum. Bu amacın arkasından ayrılıp biraz heykeltraş olurum, olmadı modacı olurum gibi bir kafaya bürünmedim. Eğlence dünyasında konservatuvar öğrencisinde olduğu kadar gibi idealizm yok. Program bittikten sonra bir evlilik programı da sunabilirdim, sunmadım. Alakasız projelerin içinde de olabilirdim, olmadım. Bu da benim ne kadar istikrarlı biri olduğumu çevremdeki insanlardan ziyade bana gösterdi.

“Manevi olarak duygularım paramparça” dediğini duymuştum. Neler yaşadın?

Büyük bir çöküşe geçtim, kendimle yüzleştim. İnsan yeteneğini de sorguluyormuş ama şunun gururu içindeyim. Olgunlaşmış bir duyguyla karşındayım, verdiğim her cevabın arkasındayım. Sadece birçok şey üst üste geldi ona da keşke diyemiyorum çünkü keşke dediğinde her şey bitmiş oluyor.

ÇOK KİTAP OKUDUM

Bu hafta kitabın çıkıyor, bu kitabın çıkış hikâyesi nedir?


Bunu aslında hiçbir zaman düşünmedim ama çok kitap okudum. Bir gün ben de kitap yazarım değil de belki kitabımı yazarlar diye çocuksu bir hayalim oldu. Tabii kitabı yazılacak biri olmak için daha uzun bir süreye ihtiyacı var insanın. Ama kitap yazma fikri program bittikten sonra başladı. Önce bu hikâyenin filmini yazayım dedim sonra da bir marketing kitabı yazmayı düşündüm. Marketing kitabı da şu fikirden çıktı: “İş dünyasında yapılması gereken hatalar”… Yapılmaması gereken hatalar değil çünkü insanlar yapılmaması gereken hataları birilerinden öğrenip iş dünyasında belli başlı zorluklarla karşılaştıklarında iflasın eşiğine geliyorlar. Bu zamana kadar katıldığımız sempozyumlarda ya da seminerlerde konuşmacılar hep “Şu hataları yapmayın” diyerek başarının sırrını verdiklerini zannettiler. Bir insan neyi yapması gerektiğini bilirse daha başka, neyi yapmaması gerektiğini bilirse daha başka... Bu yapması gerektiği şeyler illaki iyi şeyler değil. Tabii ki bir arabanın önüne atla, trafik kazasını deneyimle demiyorum ama ona yakın acılar da var.

Yapılması gereken hatalar arasında “İyi ki de yapmışım” dediğin hangi hata var?

Çok iyi giden bir şeyin bir gün sonlanacağını bilmek... Biz iyi giden bir şeyin sonsuza dek süreceğini düşünüyoruz.  Biz “Haydi Abbas vakit tamam akşam diyordun oldu akşam”ı sadece şarkılarda biliyorduk. Bir kere bitişi öğrendim. Bir markete girsem 10 yıl çalışacağımın garantisi yok, yarın işin bitebilirmiş onu öğrendim. En yakın dostlarından ekip olabilir mi, olamaz mı bunu öğrendim. Varken yanında olup da yokken olmayan insanları öğrendim. Bir şeyler bitince insan yalnız başına kalabiliyormuş etrafı ne kadar kalabalık olursa olsun.

İNANDIM VE YAZDIM

Peki, bir marketing kitabı ya da film değil de yaşadığın olayları da anlatan bir hale nasıl  büründü kitap?


Şu an çalıştığım yayınevinin sahibi Aren Bey’le bir masada karşılaşmıştım ve ona eğlence dünyasında başıma gelen ciddi bir olayla ilgili bir hikâye anlattım. O da “Bunu yazmak ister misin?” diye sordu. Bu hikâyeyi bir marketing kitabında buluşturamadım, bir filmde insanlarla buluşturamadım o zaman bir kitapta buluşturayım diye düşündüm… Çevremde insanlara anlattığım hikâyeleri artık kitapta buluşturmanın vaktinin geldiğine inandım ve yazmaya başladım. Şubat ayında yazmaya başladım bu hafta içinde de raflarda yerini alacak.
Konular Röportaj