Almula Merter Churm'dan ses getirecek açıklamalar

O, kadın hakları için mücadele veren bir sanatçı. Son derece bilgili ve kültürlü olan, dört dil bilen Almula Merter Churm, Türkiye’de kadın olmanın zorluklarını anlattığı oyunuyla yine çok konuşulacak.

Almula Merter Churm'dan ses getirecek açıklamalar
Sözcü'den Edda Sönmez'in röportajı...

– Kariyerinizde pek çok işe imza atmışsınız. Bir özet yapmanız gerekse ne söylersiniz?


Yaptığım her şey birbiriyle bağlantılı. Aileden beşinci kuşak tiyatrocuyum, 1976'dan beri de dublaj yapıyorum. 1982 yılından beri televizyon sunucusuyum. Sunuculuğa TRT'de 80'li yıllarda ‘Hanımlar Sizin İçin' adlı bir programla başladım. Sonra da pek çok kanalda sunuculuk yaptım. Devlet Tiyatroları'ndan emekliyim. Televizyonda pek çok dizide çalıştım. Üç tane de sinema filmim var. Türkiye'de medyada çok çalıştım ama bir basın kartı sahibi olamadım. Burada ise hemen aldım. Çeşitli gazete ve dergilerde yazı yazıyorum. Şu an para biriktiriyorum; eğer yapabilirsem hedefim insan hakları hukuku üzerine eğitim almak.

Sanki Ortaçağ cadılarıyız

– Kadınlar kendilerini yeteri kadar ifade edebiliyorlar mı?


Maalesef edemiyorlar. Zaten tüm olup bitenler bir kısmınında umurunda bile değil. Onlar için eşlerinin kaçıncı hanımı oldukları fark etmiyor. Paraları eksilmesin, sosyeteleri bozulmasın yeter.

– Kadınlar öldürüldüğünde bu tür olaylara ‘münferit' deniliyor. Sizce bunun sonu nereye varacak?

Günümüzde kendi kararlarını veren kadınlar nerdeyse ortaçağdaki cadılarla eş tutulmakta. Erkeklere sorarsanız ben kadın olarak köle olmalıyım, onlar da efendi. Her şey için kendilerini haklı gördüklerinden kadınları sindirmeye çalışıyorlar. Maalesef yasalarla da bu duruma çanak tutuluyor.
Eğer kadın olarak var olamazsak köle oluruz. Umuyorum kadınlar köle olarak var olmayı kabul etmeyecekler

‘Yarım kadın' demek kimin haddine?

– Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “Anneliği reddeden, evini çekip çevirmekten vazgeçen bir kadın, iş dünyasında istediği kadar başarılı olsun eksiktir, yarımdır” sözleri hakkında ne söyleyeceksiniz?

Çocuk doğururum ya da doğurmam. Bunu yargılamak kimsenin haddi değil. Benim de çocuğum yok. Gençlik zamanlarımda kariyerim ön plandaydı ve çocuk istemedim. İki yıl denedim ama iki defa da kaybettim. Tanrı'nın takdiri. Demek ki benim başka bir misyonum varmış. Beni yarım, eksik bir kadın olarak değerlendirmek kimin haddine?

Osmanlı hayranlığının soğuk duş etkisi

– Londra'dan ülkemiz nasıl görünüyor?

Bizi Arap kültürüne dahil etmelerinden nefret ediyorum. Osmanlı'ya bu kadar hayran olunması bende soğuk duş etkisi yapıyor. Devamlı asmalar, kesmeler; açıkçası çok tedirginim...

– Ülkemizdeki özgürlüklere bakınca aklınıza ilk ne geliyor?

2004'te bir Fransız dergisi beni dünyadaki Müslüman kadın hareketleri temsilcisi beş kadından biri seçti ve röportaja geldi. Türban takmam konusunda ısrarcıydılar. Türbanı boynuma taktım, bir vantilatörle uçuşturdum ve “İşte özgürlüğünüze sahip çıkmazsanız bu türban gibi uçuşup gider” dedim. Kendini ifade etme hakkınız olmazsa olmaz.

ŞİDDETE KARŞI HER EYLEME VARIM

– Londra'ya yerleşmeniz Türkiye'den kaçmak için miydi?


Bir yazımda “Ülkeni terk etmek mi yoksa ülken tarafından terk edilmek mi?” diye yazmıştım. Benim gidişim de biraz böyle oldu.

– Londra'da neler yapıyorsunuz?

Dublaj yapıyorum, genç oyunculara eğitim veriyorum, prodüksiyon şirketimi kurdum. 2002'den beri V-DAY (Kadın ve kızlara şiddete karşı global hareket) aktivistiyim. Her eyleme varım.

– Gündemde yeni bir projeniz var mı?

Meltem Arıkan'ın yazdığı ‘Oyunu Bozuyorum' adlı oyunu İngilizce olarak Londra'da sergilemeye başlayacağım. Amacım bir kez daha kadınların sesini duyurmak.

Ben Atatürk'e takılı kaldım

– Atatürk sevginizle ilgili ilginç bir anınız varmış. Onu bizimle paylaşır mısınız?

2007'de Bulgaristan'da bir oyun sahneye koyduğumda, Sofya'daki devlet televizyon kanalında bir programa katıldım. Programın sonunda, Türkleri hiç sevmeyen bir sunucu olduğu söylenen kişiye Atatürk rozeti taktım ve dedim ki: “Burada olmamı Atam'a borçluyum. O olmasaydı ben bir hiç olacaktım.” Yani ben hâlâ Atatürk'te takılı kaldım. Onun ilkelerinden şaşmamaya ve ilkelerine bağlı kalmaya söz verdim.
Konular Röportaj