Arzu Sabancı: "Oğullarımla aramda jenerasyon farkı yok"

Ankara Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunu olan Arzu Sabancı, tekstil sektöründe adından imza attığı başarılarla söz ettiriyor.

Arzu Sabancı: "Oğullarımla aramda jenerasyon farkı yok"
Sözcü'den Özlem Gürses'in röportajı...

“Çalışmak istiyorum” dediğimde 30 yaşındaydım


– Sahibi ve yönetim kurulu başkanı olduğunuz Hayat Tekstil'den bahseder misiniz?

Hayat Tekstil, İtalyan Pinko markasının Türkiye distribütörlüğünü yapıyor. Şu anda Zorlu Center, İstinye Park ve Akasya AVM'de üç mağazamız var.

– Yıllardır tekstil sektörünün içindesiniz. Nasıl başladı bu macera?

Ben Ankara Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunuyum. Üniversite bittiğinde hemen evlendim ve sonrasında arka arkaya üç oğlum dünyaya geldi. “Ben artık çalışmak istiyorum” dediğimde 30 yaşındaydım. Başta bu isteğimi eşime kabul ettirmem zor olsa da çalışma hayatıma ilk olarak Adana'daki EXSA Konfeksiyon Fabrikası'nda başladım.

– Kendinizi iş kadını mı yoksa tasarımcı olarak mı tanımlıyorsunuz?

Şimdiye kadar üç koleksiyon hazırladım. Yurtdışında Pinko ile ilgili beni tanıştırırken bana “Tasarımcı” diyorlar. Ya da Los Angeles'ta oğlum arkadaşlarına “Annem tasarımcı” diyormuş… Buna rağmen ben kendime iş kadını demeyi tercih ediyorum; bana göre Miuccia Prada, Karl Lagerfeld, Coco Chanel tasarımcı… Ben ise bu işin mutfağından gelen, üretimde ve perakende de çalışan biri olarak bu işi bilen, yılların birikimiyle öngörüsü, zevki olan, sezon trendlerini kendince yorumlayan ve en önemlisi de bunlardan çok keyif alan biriyim…

İşin perakende kısmına geçişim…

– Kariyerinizdeki diğer tecrübelerden bahseder misiniz?

Biz İstanbul'da yaşarken, işim nedeniyle belli aralıklarla Adana'ya gidip gelmem gerekti. Yurtdışına kendi kumaşlarımızdan koleksiyon hazırlayıp, H&M Abercrombie & Fich gibi firmalara üretim yapıyorduk. Daha sonra Sabancı Holding içinde yeni bir bölüm, GİYSA Perakende kuruldu ve Arcadia Group bünyesindeki markalarla ilgilenmeye başladım. Böylece işin perakende kısmına geçtim. Sonra da işimi kurup önce Patrizia Pepe, sonra da Pinko mağazalarını açtım.

Teknolojiyi yakından takip ederim

– Teknolojiyi çok iyi kullandığınızı biliyorum. En çok sevdiğiniz uygulamalar hangileri?

Yeni çıkan teknolojik aletleri yakından takip ederim. Bu, kendimi bildim bileli böyle… Etrafımdakileri de buna teşvik ederim. Hâlâ birçok arkadaşım ilk Iphone, ilk Ipad ya da bilgisayarlarını benimle kullanmaya başladıklarını söylerler.

Annemin hayalini gerçekleştirdiğim için mutluyum

– Koton markasıyla bir araya geldiniz. Bu marka için koleksiyon oluştururken nasıl bir kadın hayal ettiniz?

Koton kadını aktif, klasik ile moderni karıştırmayı becerebilen, günümüz trendlerini kendince yorumlayan, şehirli bir kadın. Bu işe başlarken iki sezon diye anlaştık. Yaz koleksiyonu bitti şimdi de kış sezonunun hazırlıkları sürüyor. Güzel, başarılı bir iş birliği oldu.

– Koleksiyonu tanımlarken “Aslında bu annemin hayali…” diyorsunuz…

Annem Nurtop Çelikoğlu, Olgunlaşma Enstitüsü mezunu. Çok güzel dikiş diker, seramik, resim yapar, güzel sanatları çok kuvvetli biridir. Onun öngörüsü çok kuvvetlidir. Şimdi tasarım yaptığımı görünce, “Benim hayalimi gerçekleştirdin” diyor ve çok mutlu oluyor…

Her sene ailece yeni bir yer görme arayışındayız

– Sizin bir zevkiniz de seyahat etmek. Son olarak Hindistan fotolarınız şahaneydi! Gitmekten hiç bıkmayacağınız yer neresi?

Fotoları beğenmenize sevindim; teşekkür ederim. Yıllardır, her sene yeni bir ülke veya şehir keşfetmeyi kural haline getirmiştik. Bu, çocuklara oyun gibi gelirdi. Her sene ailece yeni bir yer görme arayışındayız. Fakat New York'a gelmekten hiç bıkmıyorum çünkü enerjisi İstanbul'a benziyor.

Onlar neden zevk alıyorsa hep birlikte onları yapıyoruz

– Bir yandan da üç oğlunuz, eşiniz ve hareketli bir sosyal yaşamınız var. Her şeye nasıl yetişiyorsunuz?

Oğullarım küçükken bu kadar aktif çalışmıyordum. Şimdi onlar büyüdü ve bana daha az ihtiyaç duydukları bir dönemdeyim. Eşim de yoğun çalışan biri olduğundan programlı olunca, tıpkı sizin ve birçok şehirli çalışan kadın gibi ben de her şeye yetişmeye çalışıyorum.

– Oğullarınızla ilişkiniz nasıl?

Oğullarımla aramda eski ebeveynler gibi jenerasyon farkı yok. Onlar büyürken disiplinli ve kurallarına sadık bir anneydim. Şimdi ise onlar neden zevk alıyorsa, hep birlikte onları yapıyoruz. Aramızdaki tek fark, onlar futboldan çok zevk alıyorlar, ben ise ilgi alanıma girmemesine rağmen onlarla vakit geçirmek için buna katlanıyorum. Eşim Ömer'le anne-baba olarak onlardan tek isteğimiz, nerede olduklarını ve ne yaptıklarını bilmek. Onlar da buna alışık olduklarından bizi daima bilgilendirirler. Bir de annelerinin müziğe olan merakını bildikleri için, oğlanlar aralarında işbölümü yapıp sırayla beni istediğim konser ya da festivallere götürüyorlar. Önümüzdeki ayın şanslısı Kerim; beni Coachella'ya götürecek.
Konular Röportaj