Aydan Şener bilinmeyenlerini anlattı

UZUN süredir herhangi bir projede yer almayan Aydan Şener, ‘Bana Esme’yi Anlat’ adlı tiyatro oyunuyla seyircisiyle yeniden buluştu.

Aydan Şener bilinmeyenlerini anlattı
Oyununuzla başlayalım; nasıl bir oyun? Prova süreciniz nasıl geçti, neler hissediyorsunuz?
Hem çok güzel bir aşk hem de bir anne-kız ilişkisi. Geçmişin günümüzle ne kadar bağlantılı olduğunu anlatan, gelenlerin keyifle izleyeceği güzel bir oyun.

Sizinle çalışabilmek için ne gerekiyor, katı kuralları ve prensipleri olan biri misiniz?
Çok adı konmuş prensipler denmez fakat herkesin işini iyi yapması benim için çok önemli. En az işi olan biri de buna dâhil, çay götürüp getiren de, asistanlar da… Herkesin işini iyi yapması en çok dikkat ettiğim şeydir, bütün çalışmalarımda bu böyle olmuştur. Katı kuralcı biri değilim ama disiplin önemli.

Bir projede yer almadığınızda medyada da yer almıyorsunuz; bunu nasıl sağlıyorsunuz?
Biraz kendi dünyamda yaşayarak… Çünkü çok göz önünde bulunmaktan hoşlanmıyorum. Aslında yaptığım işle ters orantılı ama yapı olarak göz önünde bulunmak bana göre değil. İnsanların gözünün üzerimde olması beni çok rahatsız ediyor. Biraz da utangaç bir yapıya sahibim... Kalabalık ortamlara asla yalnız gidemem. Mesela bir partiye, bir kokteyle… Ama iş söz konusu olunca sahneye çıkıyorum ve rahatlıyorum. Konu özel hayat olunca biraz asosyalim.

Dizi veya sinema için bir projeniz olacak mı?
İstiyorum ama sinemadan gelen herhangi bir teklif yok. Dizi için görüşmelerim oldu fakat istediğim gibi değildi. Dizilerde özellikle çok tedirgin oluyorum; tutacak mı, devam edecek mi? Bu nedenle iyi yönetmen, iyi senaryo olsun istiyorum. Tutmuş bir iş olsun ben sonradan gireyim (gülüyor).

Birçok jönle oynadınız. Birlikte oynamaktan en çok keyif aldığınız rol arkadaşınız kim?
Kimseyle problemim olmadı, hepsiyle çok iyi geçinmişizdir. Şu anda da İlhan’layım (Şeşen). Zaten onunla ‘Mühürlü Güller’ diye bir dizide beraber oynamıştık; çok sevdiğim, değerli bir insan, muhteşem bir müzisyen, çok rahat çalışıyoruz. Diğer arkadaşlarla da öyle… Çok damarıma basılmadıkça, haksız bir durum olmadıkça kavga etmeyi sevmem.

Özel hayatınızda da böyle misiniz? Kavgasız tartışmasız yaşayan sakin biri misiniz?
Daha fevriyimdir özelde… İş hayatımda dikkatliyim. Sabırlıyım; ortam gerilmesin, daha güzel çalışılsın... Bizim işimiz moralinizin yüksek tutulması gereken bir iş, onun için herkesin yüksek enerjili olması lazım. Mümkün olduğu kadar sorun etmemeye çalışıyorum bazı şeyleri.

DÜNYADA HERKESİN YÜZÜ GÜLSÜN

Bir röportajınızda “Bu şartlar altında mutlu olmak için salak olmak gerek” demişsiniz. Sizi ne mutlu eder, biraz detay verebilir misiniz?

Çok uçuk bir hayal belki ama herkesin refah içinde, hiçbir maddi ve sosyal hizmet sıkıntısı çekmediği, huzur içinde mutlu mesut yaşadığı, herkesin yüzünün güldüğü bir dünya istiyorum. O zaman belki çok mutlu olabilirim ama o da mümkün değil. Ülkemizde yaşanan bazı olaylar insanları çok mutsuz ediyor. Hele ki biraz olsun duyarlı bir insansanız…

HİÇ SAKİN BİRİ DEĞİLİM...

Hakkınızda en sık yapılan yorum, “Sessiz, sakin görünüyor…” Normalde böyle misiniz?

Hayır, hele sessiz hiç değilim. Sakin de değilim. Çabuk sıkılan bir yapım vardır, her şey hemen olsun isterim. Aslında çok tez canlıyım, kafama koyduğum bir şey hemen olsun isterim. Sıkıldığım yerde beni bir dakika tutamazsınız ayrıca fevriyimdir de görünüşe aldanmamak lazım.

Geri dönüp baktığınızda “Keşke yapmasaydım” dediğiniz şeyler var mı?
Çok var; olmaması mümkün değil, meslek hayatımda da özel hayatımda da... İnsanız sonuçta o keşkeler bize bir dahaki sefer hata yapmamayı öğretiyor. Ama tabii dönüp baktığım zaman hiç hatırlamak istemediğim şeyler olabilir. Bunlar hayatımı ya da çevremi etkileyecek büyük yanlışlar olmadı ama içimden “Niye oldu?” dediğim çok şey oldu...

“Aşka inanmıyorum” demişsiniz...
Demişimdir (gülüyor).

Aşka inancınızı ne zaman yitirdiniz?
İnanmıyorum derken reddetmek anlamında değil, açıklayayım; aşk biten bir şey, ben aşkın ilk dönemlerini çok seviyorum. O tutkuyla yaşamayı seviyorum ama onun da bittiğini biliyorum, bu nedenle ‘sürekli aşk’ diye bir şey yok. Sonradan başka şeylere dönüşüyor dolayısıyla aşk kısa süreli bir şey.

Nasıl tarif edersiniz peki aşkı?
İnsanın bir hayalindeki aşk var, bir de gerçekte yaşanan aşk. Hayalimdeki aşk tabii ki çok tutkuyla yaşanan, birbirine bağlı, sadakatle kutsanmış, kimsenin gözünün başka kimseyi görmeyeceği… Maalesef gerçek aşkta böyle bir şey yok.

GERÇEK AŞKI YAŞADIM SANDIM

Hayalinizdeki aşkı yaşadınız mı peki?

Yaşadığımı sandım; yanılmışım. Şu anda bittiğine göre hiç biri gerçek aşk falan değilmiş bu kadar da net! Eğer, onu yaşadığıma inansaydım sürdürürdüm, hayatımdan çıkarmazdım. Bende iz bırakan hiç kimse olmamış demek ki… O izi bırakamamışlar ya da beni ikinci bir evliliğe ikna edememişler. Tabii ki çocuğumun babasını ayrı tutarak söylüyorum...

Bir daha evlenmeyi düşünmüyor musunuz?
Düşünmüyorum ama büyük konuşmak-tan da hiç hoşlanmıyorum. Şu anki düşüncem bu; belki ileride öyle biri çıkar ki karşıma, ayaklarımı yerden keser beni evliliğe ikna eder (gülüyor)… Tabii zaman geçtikçe zorlaşıyor. Kendini çok iyi tanıyor, hayattan ne istediğini biliyor ve kolay kolay aşkın rüzgârına kapılmıyorsun.

Hep söylendiği gibi evlilik aşkı öldürüyor mu?
Aşkı zaman öldürüyor, evlilik değil.

Sahip olduklarınız dışında, bu da olsaydı dediğiniz, eksik hissettiğiniz bir şey var mı?
Yok, ne olabilir, hayat nedir ki? Çok şükür Allah bana bu kadar tanınmayı, sevilmeyi de nasip etti. Hayatım boyunca sevdiğim bir işi yaptım. Paramı kazandım, çok şükür kimseye muhtaç olmadan sürdürebilecek durumdayım. En önemlisi kızım var daha ne olsun.

Şöhretin tanımını nasıl yaparsınız?
Şöhret; bir taraftan çok güzel, bir taraftan da bir hayli yorucu bir şey…

Medyatik olanlar için daha zor sanırım…
Evet, ben onun için hep uzak durmaya çalıştım. Yoksa her gün hakkımda kötü bir şeyler yazılsaydı, hakkımda birileri bir şeyler deseydi, kaldıramazdım…

YILDIZIM BİRAZ DÜŞÜKTÜR

Nazara inanır mısınız, batıl inancınız var mı?

Evet, inanırım. Biraz yıldızım düşüktür, kalabalık bir ortama girince başım ağrır ama meleklerimin beni koruduğuna inanıyorum. Bazen onlarla konuşuyorum, çok istediğim şeyleri mutlaka gerçekleştirirler. Burada temiz kalplilik çok önemli, içindeki saflığı, çocukluğu, hangi ortamda olursan ol kaybetmemek gerekiyor, vicdanlı olmak çok önemli.

En sevmediğiniz huyunuz nedir?
Her yere geç kalırım. Hiç sevmiyorum bu huyumu; çok huzursuz oluyorum. “ay yetişemedim, ay gidemedim” adrenalim hep tavanda. Her yere geç kalıyorum ama elimde değil, kime söylesem inanmaz. Erken çıkayım yetişeyim diyorum, bir şekilde yine geç kalıyorum. Şu an sahneye de geç kalabilirim mesela (gülüyor)...

KIZIMLA BİRLİKTE RÖPORTAJ DAHİ VERMİYORUZ

Kızınız Ecem Akbin, ‘Med Cezir’ adlı dizide rol alıyor; izliyor musunuz, oyunculuğunu nasıl buluyorsunuz?

Çok beğeniyorum.

İzlerken ne hissediyorsunuz?
Çok hoşuma gidiyor. O da çok sevdi bu işi, çok çalışıyor, ilerletmek için özel dersler alıyor. Başarılı olacağını düşünüyorum. Yolu açık olsun…

Kızınızla oynamak ister misiniz?
O benden çok bağımsız olarak bu mesleği yapıyor. Birlikte röportaj dahi vermiyoruz. İleride neden olmasın, elbette isterim.

GÜZELLİK İÇİN, GÖZLERİN GÜLSÜN YETER

Bakımınızı nasıl yaparsınız, özel olarak uyguladığınız bir şey var mı?

Cildimin temizliğine önem veririm. Ne kadar yorgun olursam olayım, hangi çekimden gelirsem geleyim, mutlaka o cilt bir yıkanır, temizlenir ve kremler sürülür. Bunlara çok dikkat ederim, onun haricinde bir kadını en güzel gösteren şeyin temizlik ve taze bir görüntü olduğunu düşünüyorum. Bir de gözlerinin içinin gülmesi ve ağır olması çok önemli. Kadında da, erkekte de ağır duran insanları seviyorum. Cıvık insanları sevmiyorum.

20’Lİ YAŞLARIMA ASLA DÖNMEK İSTEMEM

En çok hangi yaşlarınızı sevdiniz?

Asla 20’li yaşlarda olmak istemem, katiyen. 35’ten sonra özellikle kadınlarda mı oluyor bu bilmiyorum ama hayattan ne istediğini ve hayatın nereye gittiğini biliyorsun; güzel yaşlar… 37 ile bu yaşım arasını seviyorum, bu yaşlarda kalmak isterim.

Kadınlar bunaldığı zaman genellikle saç rengini değiştirir; sizin saçınız yıllardır aynı...
Değil aslında, kestiriyorum, boyatıyorum. Kendimi kısa saçla beğenmiyorum; gidiyorum iki gün sonra kaynak yaptırıyorum. Çok bunaldığım anlarda saçımı kendi kendime kestiğimi bilirim.

DUYGULARIMIN GÖTÜRDÜĞÜ YERE GİDERİM

Hayatın hangi dönemindesiniz?

Huzurlu, dingin, her şeyin ve kendimin farkında olduğum bir dönem… Bu saatten sonra kimse bana yanlış yaptıramaz. Hayatım boyunca hayat ne getirdiyse onu yaşadım. Duygularım beni nereye götürürse… Planlı programlı, hesaplı kitaplı bir insan olmadım hiçbir zaman. Akışına göre yaşadım hep, yine öyle... Şimdi sorun bana “İleriye dönük planlarınız var mı?” diye... “planım yok” derim. Ne olacağımız belli değil, yarına çıkacağımız belli değil. Ayrıca planlı ve hırslı insanları da sevmiyorum.

Akıllı kadın yalnız kadın mıdır?
Değil; doğru seçimler yapmışsa, zamanında doğru insanı bulup bir beraberlik kurduysa akıllıca davranmıştır ama dediğim gibi doğru insanı, doğru zamanda bulmak çok zor. Erkekler özellikle kendilerinden akıllı kadınlardan pek hoşlanmaz, bu bir gerçek. Hep onlara muhtaç olunsun, hep kanatlarının altında olunsun öyle daha çok seviyorlar. Bazı kadınlar da bunu çok güzel oynayarak uyguluyorlar.

AYSUN YILDIZ / AKŞAM İNTERNET SİTESİ
Konular Röportaj