Başbakan Erdoğan: 'Böcekçiler bedelini ödeyecek'

'Başbakan'ın ofisine böcek koyanlar bırakılıyor. Ama bu iş burada bitmez. Bir bedeli olmalı...'

Başbakan Erdoğan: 'Böcekçiler bedelini ödeyecek'
Türkiye'den İsmail Kapan'ın haberine göre Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Köşk seçimleri için Avrupa'ya yaptığı ziyaretlerin ikinci bölümünde Viyana ve Lyon'da on binlerce gurbetçiyle buluştu. Hayli hareketli geçen iki günlük çıkarmanın ardından Erdoğan, dönüş yolunda gezisini izleyen gazetecilerin sorularını cevapladı. Gurbetçilerin yoğun ilgisi nedeniyle moralinin yüksek olduğu gözlenen Başbakan, çalışma ofisine yerleştirilen dinleme cihazıyla ilgili soruşturmada gözaltına alınan eski korumaların serbest kalmasından Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar bir çok konuda çarpıcı açıklamalar yaptı.

Başbakan Erdoğan sorulara özetle şu cevapları verdi: 

AK Parti'nin sizin dışında bir ismi aday göstermesi halinde, seçime katılan adaylardan biri olarak kabul edilecek. Siz aday olursanız, Recep Tayyip Erdoğan 12'nci Cumhurbaşkanı olarak görülecek. Viyana ve Lyon'daki etkinliklerinize katılan Avrupalı Türklerin böyle düşündüğünü gördük. Türkiye kamuoyundaki ile örtüşen bu algıyı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Adayımızı, biliyorsunuz, ay sonunda açıklayacağız. Evet, söylediğiniz gibi halk böyle bir tepki veriyor. Gerçekten de Cumhurbaşkanını siyaset dışı biri olarak değerlendirmek, aslında Türkiye Cumhuriyeti'ne en büyük haksızlıktır. Dünyanın hiçbir yerinde böyle değildir. Tüm ülkelerde siyasetin içinden gelmiş olanlar cumhurbaşkanlığına aday oluyor. Seçilenlerin hepsi de siyaset içinden gelenler oluyor. Son dönemde Türkiye çok güçlendi. O nedenle de siyasetin içinden gelenler ile dışından gelenlerin performansları farklılık gösterecek. İşte onun için bizim tercihimiz Türkiye için çok isabetli olacak.

Neden aday ismini açıklamayı ay sonuna bıraktınız?
Önce muhalefetin adayının belli olması gerekiyor. Kesinleşmesi için Meclis'te önergeye imzaları atsınlar, sonra ismini YSK'ya bildirsinler… Son ana kadar her şey olabilir. Adaylığın son günü olan 3 Temmuz çok önemli.

Muhalefetin adayı değişirse, sizdeki durum da değişebilir mi?
Olabilir. Bir bakarsınız ters köşe yapmış olabiliriz.

Ekmeleddin İhsanoğlu bir siyaset mühendisliği örneği mi?
Ben onu bir kenara bırakıp, tabloyu şöyle görüyorum: Ergenekon, Balyoz… Herkes peş peşe çıkarıldı. Asıl manidar olan; başbakanlığı dinleyenler, böcek koyanlar, Teftiş Kurulu'nun çok ciddi tespitlerine rağmen serbest bırakıldı. Kimi savcılıkta, kimi mahkemeler tarafından. 17 Aralık darbe girişimi bitmedi, 25 Aralık teşebbüsü bitmedi… Başbakan'ı dinleyenler, ofisine böcek koyanlar bırakılıyor. Burada paralel yargı yoksa nerede var? Ama bu iş burada bitmez. Haklarımı sonuna kadar kullanacağım. Başbakanlığı dinlemenin, Başbakan'ın ofisine böcek koymanın bir bedeli olmalı. Olmazsa herkes için felaket…

Ergenekon ve Balyoz davalarında kurunun yanında yaşların yanması gibi örnekler ortaya çıkmadı mı?
Bakın; 2010 referandumunda biz “Evet” ile çıktık. CHP, MHP, BDP ise “Hayır”cı oldular.  Ne oldu? Şimdi o “Hayır”cılara “Evet”çiler bugünkü zemini sağladı. Bireysel başvuru, yeniden yargılanma hakkı… Bu yolların hepsni “Evet”çi AK Parti açtı. Anayasa Mahkemesi kararları, içtihatları bile AK Parti'nin açtığı yolun sonucu. “Evet”, “Hayır”cıların işine yaradı. Referandumda “Hayır” diyenler, şimdi taltif görüyor. Ne yaparlarsa yapsınlar (Balyozcular), artık bir şey olmaz. Çünkü artık Yeni Türkiye var.
Irak'taki rehineleri cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilişkilendiren yorumlar var. Doğru olabilir mi?
Böyle bir şeyi düşünmek bile istemem. Çünkü o şahıs (Ekmeleddin İhsanoğlu) buna müsait değil.

Rehine olayında son durum ne?
Üç noktada özetleyebilirim: 1- Takipçisiyiz. 2- Temaslar devam ediyor. 3- Bizim için önemli olan vatandaşlarımızın salimen dönmelerini sağlamak.

BİZ DE YÜZLERCE DAVA AÇACAĞIZ ...  'PARALEL'E ÖZEL PROJE

Başbakan Erdoğan “(İnlerine gireceğiz) diyorsunuz, girmeye başladınız mı?” sorusu üzerine de şöyle konuştu: “O mücadele olacak. Öyle uzun süreç de olmayacak. Yoksa cumhurbaşkanı, başbakan olmanın anlamı kalmaz. O zaman paralel yargı gelsin, memleketi yönetsin. Türkiye bir 'Jüristokrasi' (Yargıçlar yönetimi) ile karşı karşıya. Bir yargı devletine dönüşürsek, Türkiye biter. Şimdi yaptığımız bazı yasal düzenlemeler Cumhurbaşkanı'nın önünde. Onaylanınca hızlı adımlar atılacak. Kaçmış olanlar var. Kırmızı bültenler yayınlamaktan, dava açmaya kadar her şey olacak. Onlar nasıl bize yüzlerce dava açtı, biz de onlara yüzlerce, binlerce dava açacağız. O zaman olay farklı gelişecek. Zaten bazı gelişmeler de ortaya çıkmaya başladı. Türki cumhuriyetlerde, bazı Afrika ülkelerinde o paralel örgütün okulları kapatıldı, kapatılıyor. Bir proje geliştiriyoruz. O bitince süreç hızlanacak."

KÖŞK SONRASI… PARTİDE İSMİN ÖNEMİ YOK!

Başbakan, Köşk adayı olması durumunda AK Parti'nin geleceğiyle ilgili yürütülen tartışmaya da çarpıcı bir cevap verdi. 17 ve 25 Aralık operasyonlarına değinen Erdoğan şöyle devam etti: “Sadece AK Parti'ye değil, Halkbank üzerinden bu ülkenin bağımsızlığına saldırdılar. Pensilvanya tıynetinin, CHP ve MHP zihniyetleri gereğini yaptı. AK parti içinden de nankörlüğün gereğini yapanlar çıktı. Aramıza tuzluklar sızmış ama onlar da ait oldukları bataklığa gittiler. Bazıları ısrarla taraf olmaktan kaçtı. Haksızlık karşısında tarafsız olan tarafını seçmiştir.
Yine bir teste giriyoruz. Kimin dava, kimin koltuk peşinde olduğunu yakında göreceğiz. Cumhurbaşkanı adayımız kim olursa olsun kaygılanacağımız en son şey AK Parti'nin geleceğidir.
AK Parti şahıslarla değil ilkelerle sınırları belli politikalarla ve en önemlisi dava şuuruyla var olan bir partidir. Partinin başına Ahmet gelmiş, Mehmet gelmiş bunu tartışmasını yapmak davaya ihanettir.

Bugün Tayyip Erdoğan var. Bir an sonraya garantim var mı. Allah korusun eyvallah da, nice insanlar görüyoruz eve bir telefon alıyoruz eve giderken kalp krizinden ölmüş. Kim 'ben olmazsam dava olmaz' diyorsa büyük bir kibrin içindedir.”