Bu belirtileri iyi takip edin
Beyin tümörlerinin erken teşhis edilebilmesi çoğu kez hastanın hayatını ve yaşam kalitesini etkiliyor. Bu yüzden hastanın belirtileri erkenden fark edebilmesi ve vakit kaybetmeden hekime başvurması gerekiyor.
Ufuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim
Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersin Erdoğan, baş ağrısının beyin
tümörü için önemli bir belirti olduğunu ancak beyin tümörlerinin
dışında da bazı hastalıklarda baş ağrısı görülebileceğini
belirtti.
Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ersin Erdoğan önemli
belirtileri, “Sistemik semptomlar (ateş ve kilo kaybı),
Sekonder risk faktörlerin varlığı (HIV pozitif ya da kanser
varlığı), Nörolojik şikayetlerin ya da şuurda bozulma, konfüzyon
felç, konuşma ya da görme bozukluğu, nöbet geçirme gibi anormal
bulguların olması. Ayrıca, ani ve keskin bir şekilde ağrı olması,
hayatının en şiddetli ağrısı olarak ağrının ifade edilmesi
(anevrizma denilen beyin damarlarındaki baloncukların patlamasında
sık olarak görülür), 50 yaşından sonra ilerleyici başağrısı olması,
daha önce başka bir başağrısı hikayesi olması ve ağrının şekil
değiştirmesi” şeklinde sıraladı.
GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ
ÖNEMLİ
Beyin tümörlerinin anlaşılmasında görüntüleme yöntemlerinin büyük
önemi olduğunu, tomografi veya MR’da anormal bir alan
görülebildiğini belirten Prof. Dr. Erdoğan şöyle devam etti:
“Genellikle eldeki ilk filmlerle bir şey söylemek bazen
zordur. Beyin görüntülenme tetkiklerinde görülen bazı anormallikler
tipiktir ve radyoloji uzmanı veya doktorunuz belli bir kesinlikte
düşündüğü tanıyı söyleyebilir. Birçok tümör tipi varken bunlar iyi
huylu (benign) veya kötü huylu (malign) olarak ikiye ayrılabilir.
En sık rastlanılan tiplerden iyi huylu tümörlere örnek olarak;
Menenjiom ve Hipofiz adenomu, Kötü huylu tümörlere örnek olarak
Metastaz, Glioma ve Lenfoma, ayrıca Enfeksiyon, Beyin apsesi ve
Damar anomalileri olarak sıralamak mümkündür” diye
konuştu.
Beyin tümörlerinin görülme sıklığının 100 bin’de 14,5 kadar
olduğunu söyleyen Prof. Dr. Erdoğan, şunları söyledi:,
“Bizim nüfusumuza eşdeğer olan bir ülkede yılda yaklaşık 10
bin yeni tümör olgusu ilave olmaktadır. Beyin tümörlerinin en sık
görülen tipi metastazlardır. Bunlar beynin kendi tümörlerine oranla
dört kat daha fazla görülmektedir. Özellikle en sık beyne metastaz
yapan tümörlerde akciğer kanserleri ilk sırada yer alırken meme
kanseri de ikinci sıradadır. Hastalara yapılan Manyetik Rezonans
görüntülemede ya da çekilen filmlerde kitle tespit edilmesi halinde
hastalar derhal beyin cerrahına sevk edilir. Beyin cerrahı
öncelikle hastanın nörolojik durumunu değerlendirir hastayı
ameliyat için hazırlar” dedi.
Prof. Dr. Erdoğan, bazı tümörlerin balon gibi büyüdüğünü ve etraf
dokuları itelediğini, bazıları ise etraf dokuyu işgal ederek
ahtapotun kolları gibi beyne girdiklerini belirterek, nasıl
büyüdüklerinin tümör tipine bağlı olduğunu söyledi.
MİKROCERRAHİ TEDAVİ EN BAŞARILI
YÖNTEM
Beyin tümörlerinde mikrocerrahi tedavi yöntem gerek iyi huylu
gerekse kötü huylu olsun her tümör tipinde ilk ve en başarılı
tedavi yöntemi olmaya devam etmekte olduğunu söyleyen Prof. Dr.
Erdoğan, 1980’den sonra Bilgisayarlı Tomografinin (CT) ve
1990’lardan sonra ise Magnetik Rezonansın (MRI) yaygınlaşmaya
başlaması ile tanı koymada kolaylık sağlandığını ifade etti.
Prof. Dr. Erdoğan, “Navigasyon (beyin içinde yön bulma)
yöntemleri ile ameliyat öncesi yapılacak cerrahinin planlanması ve
tam doğrulukla lezyonun bulunması sağlanmıştır. Bunların dışında
ameliyat esnasında kullanılan yöntemlerle hastaların tümörlerinin
tama yakın çıkarılması sağlanmıştır. Bu yöntemlerin İntra operatif
(ameliyat esnasında) MRI, CT ve Ultrason kullanımları ile ameliyat
esnasında elektriksel uyarılar yapılarak beyin haritalanmasının
yapılmasıdır” diye belirtti.
YENİ TEKNİKLERİN AVANTAJLARI
Prof. Dr. Ersin Erdoğan, özellikle beyinin kendi dokusundan
kaynaklanan tümörlerin (bazı glial tümörler) normal beyin
dokusundan ayırmak mikrocerrahi yöntemlerde dahi mümkün
olmayabildiğini ya da bir kısım tümör normal doku ile örtülüp
görülmeyebileceğini, bu nedenle bu dokuların görülebilmesi ameliyat
esnasında yapılan MRI ya da ultrason ile sağlanmakta olduğunu
belirtti. Prof. Dr. Erdoğan, “2011’den beri Intraoperative
Imaging Society Derneği’nin üyesi ve bu 2 yöntemi de kullanan bir
beyin cerrahı olarak iki yöntemin de birbirine üstünlükleri
bulunmakta olduğunu ifade edebilirim. İntraoperatif MR oldukça
pahalı bir yöntem olduğu için yaygınlaştırılması oldukça zor olup
İntraoperatif ultrason ise çok rahatlıkla her hastanede
kullanılabilecek bir yöntemdir. Bu yöntem ile kemik açıldıktan
sonra tümörün yerinin bulunması oldukça kolaydır ve ameliyat
esnasında kalan tümör olup olmadığı ultrason ile ortaya
konulabilir. Ameliyat esnasında beyin haritalanması yöntemi ise
beynin fonksiyonel önemli bölgelerinin ortaya koyulup yapılacak
ameliyat esnasında tümör çıkarılırken nerede durmamız gerektiğini
bize söyler bu sayede güvenli bir şekilde en geniş tümör çıkarımı
sağlanabilir. Tümör ne kadar fazla çıkarılabilirse o kadar az,
diğer tedavi alternatiflerine ihtiyaç duyulur. İyi huylu ve bazı az
dereceli kötü huylu tümörlerde cerrahi ile total çıkarım
sağlanabilir ve bu olgularda başka tedaviye gerek kalmaz. Eğer
tümör bası yaparak hastada felç ve şuur bozukluğu yapıyorsa
genellikle tümörün beynin o bölgesini işgal değil de itmiş olması
istenir bu sayede hastanın felç gibi olan nörolojik problemleri
ameliyattan sonra düzelebilir“ dedi.
CERRAHİ SONRASI TAKİP
GEREKLİ
Prof.Dr. Erdoğan, ameliyat sonrasında cerrah olarak tümör hakkında
bir fikre varabilineceğini ancak patolojinin tam sonucu vermesi
için birkaç gün beklemek gerektiğini belirterek, eğer iyi huylu ve
tam çıktı ise aralıklı kontroller hastanın takibinde yeterli
olduğunu söyleyerek şöyle devam etti: “Bazı tümörler için
radyoterapi (ışın tedavisi) yapılır. Eğer bu işlem yapılacaksa
hasta radyasyon onkolojisi uzmanına yönlendirilmelidir. Eğer
kemoterapi yapılması gerekiyorsa hasta tıbbi onkoloji uzmanına
yönlendirilmelidir. Eğer tümör vücudun başka yerinden yayılan tip
ise yani metastaz ise o zaman tümörün kaynağı bulunmaya
çalışılır. Bu kadar detaylı olarak cerrahi tedaviden
bahsetmenin sebebi, cerrahi ile iyi huylu beyin tümörlerde tam
tedavi sağlanması ve kötü huylu beyin tümörlerinde de hastaların
problemsiz sağkalım sürelerinin iyi cerrahi sonrasında uzadığının
bilimsel olarak ortaya konmuş olmasıdır” dedi.
HÜRRİYET İNTERNET SİTESİ