Burak Kut: "Defalarca elle taciz edildim"

Burak Kut: "Erkekler de taciz ediliyor ama çok konuşulamıyor. Eskiden evinden kaçıp kapıma dayanan kadınlar oldu..."

Burak Kut: "Defalarca elle taciz edildim"
Posta'dan Bekir Saçar'ın röportajı...

Duraklama dönemine girdin adeta, uzun zamandır yoktun ortada...


Olur mu öyle şey? Hep ürettim. Senfonik işler, televizyon programcılığı, dizi ve film müzikleri yaptım. New York’ta Broadway’de sahneye çıktım. Bu kaç kişiye nasip olur? Ama bu işler şarkıcılığım kadar ön planda olmadığı için “Bitti, yok oldu” dediler.

Ve iki parçalık single’ınla dönüyorsun müzik dünyasına...

Uzun zamandır fırsat kolluyordum açıkçası. Piyasa ortada... Yeni sözler yazdım, besteler yaptım. Koca bir albüm yapacak kadar şarkı birikti elimde. Ama iki parçada karar kıldım.

Nasıl seçtin o iki şarkıyı?

Hissedersin ya, “İşte bu şarkı” diye... Onu yakaladım. Herkese hitap eden şarkılar. Biri hareketli, diğeri duygusal. Duygusal olanı yazarken kadına yönelik şiddetten, cinayetlerden, haksızlıklardan etkilendim. Diğer şarkım da toplumumuzdaki yozlaşmaya dair. Üretmeden bir şeylerin üzerine konanları, zengin koca ile evlenip yırtmayı konu alıyor.

“Artık ben oldum” diyebiliyor musun?

Hiçbir zaman kendini beğenmiş biri olmadım. Öğrenmenin yaşı yok. “Ben oldum, iyiyim” dediğin an çöküş başlar. Biri çıkar seni siler süpürür. Müzisyenler arasında yaşa hürmet vardır. Ama yeteneğe daha çok hürmet vardır.

Bestelerini, şarkı sözlerini eşin Cansen ile paylaşır mısın?

Tabii ki. Kendisi doktor, müziğim konusunda asla yorum yapmaz. Sadece dinler. Gece yarısı çalışmaya başlarım, sabaha karşı çalışmam biter. Eşim ve kızım uyansa da bir an önce dinletsem diye heyecanla beklerim. Eşimden çok kızım Aden’den fikir alıyorum. Sürekli yeni çıkan şarkıları dinlediği için fikrine inancım çok. Bir de çocuklar düşüncelerini süzgeçsiz, direkt söylüyor.

Sanat hayatında 25. yıla girdin... Özel bir kutlama olacak mı?

Özel bir projem var, ‘25 Yıla 25 Şarkı’. Tenorluğumu bilenler, senfoni orkestrasıyla şarkı söyle diyor. Bazıları rock yap, bazıları pop yap diyor. Bazıları da aşk şarkıları sesine yakışıyor diyor. O yüzden her tarzdan 5’er şarkı olacak.

‘Bebeto Burak’ olgunlaştı mı?

Kariyerimin başında kendimi pat diye askerde buldum. Döndüğümde sevgili Sezen Aksu, “Acıdan geçmeyen şarkılar hep eksikmiş değil mi oğlum?” demişti bana. Kendi şarkılarında da söylediği gibi... Gerçekten, sıkıntı ya da acı yaşamadan yorumculuğunuz bile gelişmiyor. Bu süreçlerden geçtiğim için şanslıyım. İlişkiler açısından da dalgalı dönemlerim oldu ama aştım. “İsmime mi, parama mı, yoksa bana mı geliyorlar” diye düşünmek genç yaşlarda sıkıntı veriyordu. Şöhret psikolojisinin beni doğru yönlendirmediğini fark ettim. Ben ve çevrem paraya çok önem verir olmuştuk.

Bunu ne zaman fark ettin?

“Dakikası para” denilen bir durum var ya... Buraya gel, oraya git, röportaj, fotoğraf... Aşırı bir ilgiyle karşılaştım. Sen bir ürünsün, konsere gideceksin, para kazanacaksın, sonra gelip fatura ödeyeceksin. Laboratuvar faresi gibi aynı çarkın içinde dönüp duruyordum. Sonra servet yapmanın değil, serveti korumanın önemli olduğunu öğrendim. Şöhret psikolojisinde onaylanma da var. Her dediğiniz onaylanıp yapılınca, objektif olamıyorsunuz. Bakış açınız daralıyor.

Son 10 yılda senin gibi ya da Kenan Doğulu, Tarkan gibi isimler çıkmıyor. Neden?

Biz stüdyoda sabahlıyorduk, müziğin mutfağında da yer alıyorduk. Ve birbirimizle yarışıyorduk. Kimin işi önce biterse öbürünü dinlemeye gidiyordu. Bir de özel televizyonların çıkış yaptığı dönemdi. Ben en çok televizyona çıkanlardan biriydim. Saydığınız diğer isimler de öyle...

Yeni jenerasyondan beğendiğin isimler var mı?

İsim hafızam iyi değil ama Aleyna’ya, Edis’e bayılıyorum. Ama sayıları daha çok olmalı. O nedenle belki de Aleyna haddinden fazla ilgi görüyor olabilir.

Şu ara gündemde Talat Bulut’un dizi setinde görevli olan bir kızı dudağından öperek taciz ettiği iddiası var. Erkekler de taciz ediliyor mu?

O olayı şimdi sizden duydum ama evet, erkekler de taciz ediliyor ama çok konuşulamıyor. Eskiden evinden kaçıp kapıma dayanan kadınlar oldu. Bir kızı evine geri götürüp ailesinden dayak yeme tehlikesi atlatmışlığım bile oldu, babası beni odunla kovaladı.

Hayranların ne kadar takıntılıydı?

Bir psikolog arkadaşım bana, “Burakcığım, seninle ilgili takıntı geliştiren hastalar var” demişti. Akşamları sanal olarak sofralarında olduğumu düşünüyor, sofraya bir tabak daha koyup, “Burakcığım sen de alır mısın?” diyorlarmış. Duvarındaki resmim yırtılınca sinir krizi geçirenler... Konserlerde defalarca elle taciz edildim.

Bunlarla sınırlı mı kaldı?

Tutkulu bir kadın hayran kitlesine sahibim. “Kimbilir kaç kadınla ilişkiye girmişsindir?” diye çok soruldu bana. Konserlerdeyken hayranlarımla münasebetim olmamasına özen gösterdim. Sizi izlerken eriyen insanlar var. “Bu kadar abartmayın, hayranlık geçici” dediğim çok kardeşim vardır. Bakış açım bu.

GEÇMİŞTE DOĞSAYDIM DÜŞÜNÜR OLURDUM

Cansen ile yedi yıldır evlisiniz, zorlandığınız dönemleriniz oldu mu?


İlk başlarda ikimiz de zorlandık. 30 yaşını geçmiştik evlendiğimizde. Evlenir evlenmez kızımız Aden doğdu ve bizi ısındırdı. “Bir dakika canım çekilir misin” deyip benimle fotoğraf çektirmek isteyen hayranlarıma sinirlendiği olurdu, haklı olarak.

Sinirlenince nasıl sakinleştirirsin Cansen’i?

Uzak dururum. O da dominant bir karakter. Dengeliyoruz birbirimizi, bazen o anlayışlı oluyor, bazen ben.

Birbirinizin sevmediğiniz huyları var mı?

Ben yemeği seven biriyim, Cansen her lokmamın üzerine yorum yapar. Her gün klip çekecekmişim gibi kendime özen göstermem gerektiğini telkin eder bana.

Öyle olabiliyor musun peki?

Nispeten. Bir şey yapmıyormuş gibi gözüksem de bir şey yapıyorumdur. Ne yapıyorsun derseniz, düşünüyorum. Başka yüzyılda doğmuş olsaydım düşünür olurdum herhalde. Cansen bunu anlamakta zorlanıyordu. Bir dönem birkaç ay aynı koltukta oturduğumu görünce isyan etti. Ama sonunda bir proje çıkıyor ortaya. Yavaş yavaş anlıyor ama hâlâ gece çalışmalarıma uyum sağlamış değil.
Konular Röportaj