'Çağan'ın yeni filminde çok eğleneceğiz!'

'Geçen gün konuştuk Çağan'la ve, "Acaba yine çok ağlayacak mıyız" endişemi dillendirdim. "Çok eğleneceksin, garanti veriyorum, ağlamak yok" dedi.'

'Çağan'ın yeni filminde çok eğleneceğiz!'
Taksiyarhis Kilisesi ve Despot Evi

Her kafadan ayrı ses çıkıyor. Cunda'da uzun zaman 'yetiştirme yurdu' (anneannem öksüzler yurdu derdi) olarak hizmet veren, mübadele sonrasında ilkokul olarak kullanılan (anneannemin annesi o dönemde çalışmış okulda, iyi derecede Türkçe bildiği için) 1800'lü yıllarda inşa edilmiş tarihi binaya (Despot Evi) ne olacak?

Otel, lokanta, belediye binası, okul diyen var. Kimi de "Bilmem kim satın almış, karısına ev yapacakmış" diyor. İçini çok iyi hatırlıyorum, sağlı sollu iki yandan yukarıya doğru uzanan merdivenler vardı... Vitraylı camlar vardı, bayılırdım. Anneannemin evi hemen okulun yanındaydı, teneffüs zili çalıp da çocuklar dışarı çıkarken biz de kadeşimle kafamızı içeri uzatıp bir görevli tarafından dışarı atılıncaya kadar seyrederdik binayı. Zamanla harabeye dönüştüğünü görmek çok acı, lütfen en kısa zamanda nasıl bir projeye başlanacağını açıklayın. Her kimseniz, bilin ki; çok fazla merak eden var.

***
Cunda'daki eski kilisenin restore ettirilerek müze haline getirildiğini duymuşsunuzdur. Taksiyarhis Kilisesi, Rahmi Koç Müzesi artık. Adalılar ve ziyaretçiler ikiye bölünmüş durumda, çok seven de var, hiç sevmeyen de. Binanın rengini soluk bulanlar da var, eski dokusuyla birebir örtüştüğünü söyleyen de. Yaz boyunca adaya gelen onlarca Yunanistan vatandaşı ile konuştum. Özellikle Midilli'den sürekli gelenler var Cunda'ya. Onlar, "Keşke kilise olarak restore edilseydi ve biz dua etmek, ayinler yapmak için gelseydik" diyorlar. Tek kubbeli ve dikdörtgen şeklindeki, bazilikaya benzeyen binayı, eskiden yine kilise içinde yer alan evin sahibi (sonradan pansiyon oldu) Zehra Teyze'nin kayınvalidesi gezdirirdi. Yaşlı teyze, siyah elbise giyer, siyah başörtüsü takardı. Biraz ürperirdim ama yine de bayılırdım kiliseyi gezmeye; teyze çok az Türkçe bilirdi, "Neden geldiniz kizim, dua edeceksiniz, yoksa beni yoracaksiniz?" diye sorardı. Sonra elini elbisenin üzerine giydiği siyah hırkadan içeri sokar ve kocaman bir anahtar çıkarırdı. Kilisenin anahtarıydı bu, filmlerdeki gibi "gırrçççç" diye açılırdı kocaman tahta kapı. Ne diye onlarca defa gezdim, ne diye zar zor yürüyen yaşlı teyzeyi her defasında yalvar yakar yerinden kaldırdım bilmiyorum. "Eğer Müslümansan sana bir dua öğreteyim kopelam (kızım)" demişti, dün gibi aklımda. "Aya Nikolamu, kerametlim, kuvvetlim yardım yap bana, çok mutacım sana"... O tatlı Giritli aksanıyla, o iki büklüm minnacık haliyle nasıl sevimliydi öyle... Anahtarı yeniden göğsüne sokarken, hooppp diye sarılıp öper ve kaçardım. "Opme beni kizim" derdi, "Azicik harçlik ver yeter, eh malum kiliseyi sileceğim, süpüreceğim, sabun alacağim"... Harçlığımı teyzeye verir, hoplaya zıplaya en yukarıya Aşıklar Tepesi'ne çıkardım. Aşıklar Tepesi başka bir yazı konusu ama...

*****

Çağan'ın yeni filminde çok eğleneceğiz!

Sınıf arkadaşım, yetenekli yönetmen Çağan Irmak'ın son filmi 'Unutursam Fısılda' 29 Ekim'de gösterime girecek. Geçen gün konuştuk Çağan'la ve, "Acaba yine çok ağlayacak mıyız" endişemi dillendirdim. "Çok eğleneceksin, garanti veriyorum, ağlamak yok" dedi. Ben yine adet yerini bulsun diye iki gözyaşı dökerim Çağan hatırına, "Aman da aman ne de yetenekli arkadaşım var" hesabı... Eski günlerimizi hatırlayarak... 90'larda yüksek belli pantolonlarımızın içine kocaman örgü kazaklarımızı nasıl sokuşturduğumuzu hatırlayarak... Sohbetlerimizi, eski arkadaşlarımızı...

Gördüm, duydum, söyledim

* Hülya Avşar'ın botoks ve dolgusunu kim yapıyorsa helal olsun. Çok doğal ve kendisi gibi. Biliyoruz artık, öğrendik. İnsanı başkalaştırmayan uygulamalar güzel oluyor. Hülya artık, "en güzel halim, şimdiki halim" demeye başlamalı. Bu iddiada bulunduğu yıllardan daha güzel çünkü.

* Ardında bir veda videosu bırakarak intihar eden Mehmet Pişkin, sosyal medyanın rezil yüzünü gösterdi bir defa daha. Sonu nereye varacak, intiharını kaydeden birine kadar mı yoksa? Öyle bir şey olursa yine seyredecek miyiz? Ne oluyor bize?

* Adalet Ağaoğlu 85 yaşında... 24-25 Ekim tarihleri arasında bir sempozyum yapılacak, bilginiz olsun. Edebiyat dünyasından çok sayıda konuşmacı katılacak sempozyuma... Bilgi Üniversitesi'nde düzenleniyor...