Cansel Elçin: 'Diziler kısalsın dedik, uzadı'

Milliyet'ten Senem Aydın'ın röportajı..

-Bir süre ekrana ara vermiştiniz. Sebebi neydi? O arada neler yaptınız?

En son 2012’de ‘Kötü Yol’da rol aldım. Sonrasında gelen tekliflerde içime tam olarak sinen bir hikaye olmadı. Boş durmadım tabii, Türkiye’de ve yurt dışında rol aldığım sinema filmi projelerim oldu. ‘Làoù Atilla’ passe adlı Fransa - Kanada ortak yapımı bir filmde oynadım. Yine oynadığım ‘Roya’, yurt içinde ve yurt dışında pek çok ödül aldı. Bu arada senaryosunu yazdığım ve yönettiğim ikinci sinema filmimi çektim: ‘Melekleri Taşıyan Adam.’ Geçen sene çektiğimiz ve ilk kez komedide oynadığım ‘Evlenmeden Olmaz’ da şu sıralar vizyonda.

-‘Eve Dönüş’ dizisinde cezbeden ne oldu?

Dizi, aslında bir intikam hikayesi. Bütün karakterler çok iyi yazılmış. Dolu dolu gidiyor. Karakterler durmuyor, sürekli çatışma ve heyecan var. aksiyon hiç bitmiyor. Her an her şey olabilir. Bunlar projeyi okurken evet dememdeki en büyük etkenler oldu.

-Canlandırdığınız karakterden bahseder misiniz? Öncekilerden farklı mı?

Yusuf’u canlandırıyorum. Daha önce oynadığım rollerden biraz daha farklı, daha halktan bir adam. Daha önce piyanist ve  hukukçu gibi ağır roller oynadım. Bu adam bir balıkçı... Abisi birtakım olaylara karışıyor ve ortadan kayboluyor. Olayın içinde bir de zengin kadın var. İnsanlar o kadını öldü sanıyor ama o bambaşka biri olarak dönüş yapıyor.

‘Eve Dönüş’ ismi de oradan geliyor aslında. Ben de abimi bulabilmek için o kadınla işbirliği yapıyorum. Yusuf, Pınar’ın intikam hikayesi içinde kendi abisinin intikamının peşinde. Az konuşan, içine kapanık, sırları ve planları olan biri... Karakterin bu yanı hoşuma gitti.

CANSEL ELÇİN (FOTO GALERİ)

-Dizi setlerini özlemiş misiniz?

Uzun zamandır dizi setlerinde değildim. Sinema filmi seti, dizi setinden daha farklı... Dizi seti daha zor ve yorucu, bunu kabul etmek lazım. Ama yine de özlemişim, evet.

-Bir röportajınızda uzun çalışma saatlerinden şikayet etmiştiniz. Türk dizi sektörünün geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Eskiden 90 dakika çekiyorduk ve uzunluğundan şikayet ediyorduk. Ara verdiğim dönemde süreleri azalmıştır herhalde diye düşünürken bir baktım 120 dakikaya çıkmış. Bence bir daha istemeyelim, 140’a çıkabilir. Protesto falan da etmeyelim dizi sürelerini, yoksa bu gidişle 160’a kadar çıkacak bu iş.

İşin şakası bir yana, gerçekten sinema filminden daha uzun sürelerde bir haftada dizi çekiyoruz. Bunun işin kalitesini düşürdüğüne inanıyorum.

‘Diziden kazandığımı filme yatırıyorum’

- Dizilerin biri başlıyor, biri bitiyor. Bu, oyuncuyu nasıl etkiliyor?
Oyuncuların artık eskisi kadar etkilendiğini düşünmüyorum. Eskiden biten dizilerden oyuncuyu sorumlu tutuyorlardı ama artık görüldü ki, projenin bütünü önemli. Seyirci, oyuncunun projenin bir parçası olduğunu anladı. Bir dizi bitince yeniden içine sinen ve doğru projeyi bulmak için yeni senaryolar okumaya başlıyorsun.

- İlerisi için planınız nedir?
Hem Türkiye’de hem de yurt dışında oyunculuk yapmaya devam etmek istiyorum. Kendi hikayelerimi anlatmayı da seviyorum. Bir şey yaparken aklıma bir konu geliyor, kafamda senaryosunu yazıyorum. Oyun oynarken, maça giderken, trafikteyken sürekli düşünüyorum. Filmden, diziden kazandığım paraları biriktirdiğimde de çekiyorum.

‘Evli olmak farklı bir özgüven yaratıyor’

- Özel hayatınızda her şey yolunda mı?
Her şey yolunda, evlilik de gayet güzel ve keyifli gidiyor.

- Evli bir adam olunca ne değişti?
Evde beni bekleyen biri var, bunun kadar güzel bir şey yok. İnsanda farklı bir özgüven yaratıyor. Evde eşinin, çocuklarının olması harika bir şey. Tabii seviyorsan... Evli olduğunda güvenin yerine geliyor. Kazançların, zevklerin, her şeyin bir oluyor. Ben paylaşmayı seven bir insanım.

- Baba olmak istiyor musunuz?
İstiyorum ama akışına bıraktım. Çocukları severim ve iyi anlaşırım.