Cemaatçiler tasfiye edilecek, KCK'lılar serbest kalacak!
Taraf Gazetesi yazarı Emre Uslu bugünkü yazısıyla yine çok konuşulacak.
MİT, Yargı ve Hükümet arasındaki krizle ilgili analizleriyle dikkatleri üzerine çeken Taraf Gazetesi yazarı Emre Uslu bugünkü yazısıyla yine çok konuşulacak. Uslu’nun iddiasına göre devletteki cemaatçi bürokratlar tasfiye edilecek ve KCK tutukluları serbest bırakılacak..
İşte Uslu’nun o iddiası
Cemaat tasfiye edilecek, KCK sanıkları serbest bırakılacak
Başlıktaki cümle son krizde yaşanan bütün tartışmanın ana fikrini oluşturuyor. Bu AKP içindeki müzakerecilerin, MİT ve BDP/KCK çevreleri ile bazı müzakereci aydınların ortak planı. Savcının MİT Müsteşarı’nı çağırmasıyla da bu planı uygulamak için kamuoyu hazırlandı.
MUTABAKAT MADDELER UYGULAMAYA KONULMUŞ
Hatırlayın MİT-PKK mutabakatında yer alan bir metinde
"Taraflar, ayni süre içinde Anayasa Konseyi, Barış Konseyi,
Hakikat ve Adalet komisyonu için isim düzeyinde çalışma yaparlar ve
netleştirdikleri isim önerilerini sunarlar" deniyordu.
Mutabakattaki maddelerin uygulamaya konulduğunu görüyoruz. Son
krizde krizin MİT tarafında pozisyon alan aydınlardan bazıları
Mutabakattaki Barış Konseyi ile Hakikat ve Adalet Komisyonu için
adı geçen aydınlar. Bu da onların neden bu kadar keskin bir şekilde
MİT’i savunduğu ve KCK operasyonlarını yapan kesimlere cephe
aldıklarını net olarak açıklıyor. Bu aydınlardan bazıları Barış
Konseyi ve Hakikat ve Adalet Komisyonu çalışmalarının öncüsü kabul
edilebilecek birtakım çalışmalara da katıldılar. Bu komisyonlar
için adı geçen bir yazarın yazıları son süreçteki operasyonu net
olarak göstermesi bakımından oldukça önemliydi.
BÜROKRASİDEKİ CEMAATÇİLERİ TASFİYE EDİN
TALEBİ
28 Şubat döneminden beri masumiyet karinesine
vurgu yapan, suçun (varsa) kişiselliğine vurgu yapıp, bir kişinin
eyleminden dolayı başkalarının cezalandırılamayacağını defalarca
yazmış bu yazar son süreçte bıkmadan usanmadan, hem yazdığı
yazılarla, hem televizyon programlarında hükümete çağrı yapıp
bürokrasideki cemaatçileri tasfiye edin talebinde bulunuyor.
Bu çağırıda iki sorun var. Bunlardan biri, bürokratlardan kimin Cemaatçi olduğunu nasıl tesbit edeceksiniz ve hangi hukuki kriterleri kullanacaksınız? 28 Şubat’taki gibi fişleme mi yapacaksınız? Fişlemeleri mi savunuyorsunuz?
OPERASYON İŞARETİ ALGILANIR
İkinci ve daha büyük sorun, tasfiye edilsin çağırısı yaptığınız
bürokratlar, hukukun çizdiği sınırların dışına mı çıktılar ki bu
çağırıyı yapıyorsunuz? Eğer hukuk dışına çıktılarsa ve bunun için
gerekli işlem yapılmadıysa bu suçtur. Eğer bu bürokratlar hukuk
dışına çıkmadı ve sadece aidiyetleri nedeniyle bunların tasfiye
edilmesini istiyorsanız, bunun neresi demokrat duruştur. Bu duruşu
Emin Çölaşan’dan bekleyebilirsiniz ama kendisine demokrat diyen bir
yazar böylesi bir kampanyanın öncüsü olabilir mi? Demokrat bilinen
bir yazar, kendi ilkelerini inkâr etmek uğruna böylesi bir
kampanyanın mızrak ucu oluyorsa bu çağırıların arkasında iyi niyet
aranmaz olsa olsa bir operasyonun işareti olarak algılanır.
AMAÇ CEMAATİ TASFİYE ETMEK KCK SANIKLARINI
BIRAKMAKTIR
Son yazılarda ısrarla altını çizdiğim operasyon değerlendirmeleri
bizzat bu abukluklar üzerine oturuyor. Bu ülkede bir yazar, medya
organı kendisinden beklenenin tam tersini yazıp söylemeye
başlamışsa, bunu hep bir ağızdan söylüyorsa o zaman huylanırım ben.
Adını koyalım; bu operasyonun amacı Cemaat’e yakın bürokratları
tasfiye edip KCK sanıklarını bırakmaktır.
SİVRİ UCUN TÖRPÜLENMESİ GEREKİYOR
Konumu itibariyle son operasyonun planlayıcıları ve
destekleyicileri olarak değerlendirdiğim, AKP içindeki
müzakereciler, MİT ve PKK/ KCK/ BDP çizgisini en net anlatan yazar,
defalarca yazdığı yazılarda aynı noktalara vuruş yaparak
operasyonun hedefini çok net özetledi: "Türkiye’nin kendi
değişim sürecinin ürünü olan, ’sivri bir uç’la karşı karşıya
bulunduğu açıktır. Ve bu ucun törpülenmesi bugün Türkiye’nin asli
meselelerinden birisi haline gelmiştir. ... Bu yapının ve işleyişin
tasfiyesi bir bakıma bu otoriterleşme kaynağı ve ayağının
tasfiyesidir. Bu tasfiye tek başına bir demokratik hamleyi ifade
ettiği gibi, bizce, daha fazlasını da vaat etmektedir. ... Siyasi
iktidar ve Meclis Özel yetkili mahkeme ve savcılıklar meselesine
mutlaka el atmalı, 250 ve 251. Maddeler genel bir bakışla gözden
geçirilmeli. [KCK sanıklarının salıverilmesi için 250, 251 ile
Terörle Mücadele Yasası’nın değiştirilmesi gerekiyor]"
İKİNCİ AÇILIM PAKETİ
Eğer CMK 250, 251 ile TMK’nın ilgili maddelerinin değiştirilmesi
gerektiğine ilişkin ısrarlı çağrı, MİT kriziyle birlikte ortaya
çıkmış olsa, gerçekten MİT krizi ile ilişkili ve samimi bir çağırı
olduğuna inanacağım. Oysa bu çağırı MİT krizinden on gün önce, 27
aralıkta, Sabah’ta "İkinci Açılım Paketi" olarak
çıktı karşımıza. O haberde aynen şöyle deniyordu: "Her
türlü suç terör amacıyla ilişkilendirilerek özel soruşturma ve
yargılama usullerine tabi kılınabiliyor. Adil yargılama hakkının
sağlanabilmesi için Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun özel yetkili
mahkemeleri ve uygulayacakları muhakeme kurallarını düzenleyen 250,
251 ve 252. maddeleri de gözden geçirilecek."
MİT krizinden sonra ısrarla yapılan çağırılar da neredeyse aynı cümlelerle yapılıyor. Bunun anlamı açık; KCK soruşturmaları gevşetilecek ve KCK sanıkları serbest bırakılacak.
BÜTÜN BUNLARA TESADÜF DERSENİZ SİZE SAF
DERLER
Türkiye gibi bir ülkede yaşıyor ve MİT-PKK protokollerinin KCK
davalarının durdurulacağı ve KCK sanıklarının serbest bırakılması
hususunu mutabakat altına aldığını biliyorsanız; MİT krizi
patlamadan önce hükümetin amiral gemisinin manşetinden CMK 250,
251’in gözden geçirileceğini okumuşsanız; sonra da MİT krizi
patlamış ve buna paralel olarak KCK-AKP-MİT denklemine yakın duran
tüm yazarlar, koro halinde ve ısrarla, CMK 250 ve 251’in
değiştirilmesi gerektiğini yazıp söylüyorsa, bütün bu olanlara
tesadüftür derseniz size "saf" derler.
BÜROKRATLAR TASFİYE EDİLECEK
İşte bu nedenle ben diyorum ki; MİT krizi diye bize sunulan ve çok
gürültü kopartan operasyon bizzat MİT, AKP içindeki müzakereciler
ve bazı müzakereci aydınların ortak kotardığı bir operasyondur.
Savcı ve Emniyet felaket bir şekilde tuzağa düşmüştür. MİT bu
operasyonu bizzat planlamış ve yönetmiştir. AKP’den gelen işaretler
de buoperasyonun –Yargıtay’ın KCK terör örgütüdür kararına rağmen–
tamamlanacağı yönündedir. Göreceksiniz, CMK 250, 251, 252
değiştirilecek, KCK sanıkları serbest bırakılacak, Cemaat’e yakın
bürokratlar da tasfiye edilecek...