Kaya Çilingiroğlu'ndan Dilek Çimen'e özel açıklamalar

Dilek Çimen'den Kaya Çilingiroğlu ile Fatih Terim'den Şenol Güneş'e, Acun Ilıcalı'dan Hülya Avşar'a, Türkiye gündeminden Aşk'a uzanan dopdolu bir söyleşi, siz okurseverler için.

Çilingiroğlu'ndan özel açıklamalar
D.Ç – Dün gece TRT Spor’da yayınlanan Başlama Vuruşu Programınız hayırlı uğurlu olsun.

K.Ç – Teşekkür ederim.

D.Ç –  İzleyici yorumlarını okudum, seyirciler sizi cok özlemişler ve Spor Programı sizsiz olmaz diyorlar. Bu yorumlar size ne hissettiriyor?

K.Ç – Sağ olsunlar. Beni seviyorlar demek ki. Keyif alıyorum, seviyorum. Canlı yayını da seviyorum. Heyecan veren bir şey.

D.Ç - Ben de dün ilk defa bir Spor programıı baştan sona kadar seyrettim ve hiç sıkılmadım diyebilirim, gerçekten bu işin olmazsa olmaz isimlerinden biri olduğunuzu düşünüyorum bende.

Röportaja hazırsanız başlama vuruşunu yapıyorum.

K.Ç – Ben hazırım. Yap.

D.Ç - Dünkü yayında (Beşiktaş teknik direktörü Şenol Güneş için) Şenol hoca’nın kendini güncellemesi lazım dediniz, bunu biraz açar mısınız?

K.Ç – Şenol hoca yaş itibarı ile eski adamlar pozisyonunda kaldı. Bazen son derece konservatif oluyor. Beşiktaş, oynadığı oyun itibari ile biraz ezberlendi. O yüzden kendini biraz daha güncelleyip, ezber bozması lazım. Çünkü neticede sizin yaptığınız işi başkaları öğreniyorsa, ona göre önlem alıyorlar. Siz de zorlanıyorsunuz. Dolayısıyla değişik taktik anlayışı ile sahaya çıkarması lazım takımını.

D.Ç – Ezberler, ezberlendi diyebiliriz.

K.Ç – Evet. Ezberler ezberlendi.

D.Ç - Hazır Spor ile başlamışken, spor ile ilgili bir iki sual ile devam edelim istiyorum. Kaya Çilingiroğlu ile spor zaten kaçınılmaz, olmazsa olmaz. Öyle değil mi?

K.Ç – Evet.

D.Ç - Fatih Terim ile ilgili son gündemi ve milli takımdan Terim’in gönderilip yerine Lucescu’nun getirilmesini değerlendirir misiniz? Ve Terim’in maaşı ve tazminatının yüksekliği çok konuşuldu, biliyor sunuz. Bu konudaki eleştirilere katılıyor musunuz Kaya bey?

K.Ç – Tabi ki. Zaten gelirken gereksiz bir maaş ödendi, gönderilmesi doğaldı çünkü yapılan o Kebabçı basma hikayesi son derece yanlıştı. O da Milli Takımın ruhuna aykırı olduğu için Fatih hoca’nın işine son verildi. Ama işine son veriyorsanız ve kontratı varsa onun karşılığını ödemek zorundasınız. Ama bu sadece Federasyona bağlı br iş değil bence ama hocanın işine son verilmesi çok daha bambaşka bir yerlerden geliyor diye düşünüyorum.

D.Ç – O yerler, nasıl yerler?

K.Ç – O yerler, hocanın yaptığı hareketin doğru olmadığını düşünen yerler.

D.Ç – Peki.. Gecigimiz haftalarda Atiker Konyaspor, Beşiktaş Süper Kupa maçında çıkan olayları biliyorsunuz.

K.Ç – Evet.

D.Ç – Bu olaylarda sizce suçlu kimdir? Federasyon mu, güvenlik mi, Konya ya da Beşiktaş taraftarları mı? Nedir? Siz nasıl değerlendiriyor sunuz? Bu tip sorunlarla ileride sık, sık karşılaşabiliriz. Bu sorunların size göre kökten çözümü var mı?

K.Ç – Şimdi suçlu olan Federasyon’un sahibi yani organizasyon. Ama neticede orada Beşiktaşlıların da yaptığı bir eylem var, Futbol’un ruhuna aykırı.. Dolayısıyla, aldığı cezanın doğru olduğunu düşünüyorum.

D.Ç – Futbol’un ruhuna aykırı darken?

K.Ç – Meşeleler yakmak, sahaya inmek. Bir yasa var, 62 - 22 diye, onun yürürlüğe konması lazım. Bir daha bu tip davranışlarda bulunan kişilerin Futbol’dan men olması lazım.

D.Ç – Bu tip sorunlarla ilerde sık, sık karşılaşabiliriz. Bu sorunların size göre kökten çözümü var mı?

K.Ç – Var tabi.. Cezalar maddi olarak caydırıcı olmalı. Birinci yaptığında atıyorum, 100bin dolar, ikinci yaptığında, 200bin dolar olursa, bunu yapan kulüpler ciddi şekilde önlem almak zorunda kalacaklar. Seyircisiz maç oynamak diye bir şey çok saçma. Seyircisiz maç oynatmak demek oynayana, seyreden televizyon başında ki insane, futbol’a, sponsor olmuş kişiye ceza vermek demektir. Onların bir günahı yok. Atıyorum, aynı tribünde bilet almış adam, gelmiş maça ama tribün ceza alıyor, çok saçma. Mevcut yasayı yürürlüğe sokarak bence Futbolu daha zapt altına alabilirsiniz.

D.Ç - Kaya bey, Spor konularında donanımlı olduğunuz kadar, Turkiye’nin gündemi ile de oldukça donanımlı olduğunuzu düşündüğüm için …

K.Ç -Kendi çapımda evet.

D.Ç – Bence bayağ donanımlısınız. O yüzden biraz Ekonomi, Siyaset ve Turizm konularına da değinelim istiyorum, yorumlarınızı ve düşüncelerinizi çok merak ediyorum. 

Ekonomi deyince farklı basın kurumlarında birbirinden zıt haberler okuyoruz. Hükümete yakın yayınlar; “Ekonomi şahlandı, dünyada ilk 50’deyiz, ilk 100’deyiz.” derken, muhalefet yanlıları “Hızla çöküyoruz.” diyorlar. Siz, ekonominin gidişatını nasıl görüyorsunuz?


K.Ç – Bence istikrar ekonomiye paralel devam eden bir konu. İstikrarlı bir ülkeyseniz yabancı yatırımcı size güvenir ve gelir. Ben ekonomide Türkiye’de yapılan yatırımların doğru yerde olduğumuzu düşünüyorum. Ama Türkiye’nin güçlü bir ülke olmasından rahatsız olan dış mihraklar bunu bozmak için ülkemizde ki huzuru bozmak için çok büyük çaba sarf ediyorlar ama bir şekilde buna engel olamıyorlar. Dolayısıyla ben Ülke’nin mevcut siyası iktidarının doğru yolda olduğunu düşünüyorum.

D.Ç  - Hızla çöküyoruz diyenlere katılmıyorsunuz?

K.Ç – Ben katılmıyorum. Rakamlarla görüyoruz zaten. Dolar kurunun çok yüksek olmasından. IMF’ye borçlarımızdan, benzin bulamadığımız günlerden, bunların hepsini yaşamış bir kişi olarak, şu anda olduğumuz mevcut durumdan memnunum.  En azından yurt dışındaki itibarımız kötü değil.

Ve de terör ile mücade eden bir ülkeyiz. Terör ile dört bir taraftan mücadele ediyoruz. Senelerdir mücadele ediyoruz. Bunun için de ciddi paralar harcıyoruz.

D.Ç  - Bunu biraz daha açar mısınız?

K.Ç – Baktığın zaman Türkiye’nin dört bir tarafında terör ile mücadeleyi görüyoruz. Yaklaşık 3,4 tane terör örgütü ile karşı karşıyayız. İçerden,dışardan. Fetö’süydü, DEAŞ’iydi, PKK’sıydı, bunun için ciddi çaba sarfeden bir siyasi iktidar var. Türkiye’nin içten içe güçlü bir ülke olmasını önlemek isteyen dış mihraklar var. Bununla da mücadele ederken, ekonomiyi ayakta tutmak, bizim genç ve üretken bir nüfusumuz olması, girişimci bir ruhlu nüfus olması, insanları rahatsız ediyor.

D.Ç  - Terör demişken. Barcelona’da yaşanan terör olayı hakkında ne düşünüyorsunuz?

K.Ç – Terör, dini, dili ve ırkı olmayan saldırgan bir yapı. Ama maalesef biz 35-36 senedir bu işlerle uğraşıyoruz. Avrupa yeni tanıştı. Dışarıda bize karşı olan terör örgütlerini destekleyen yabacı ülkelerin, bizim ne hissettiğimizi anlayıp, empati kurması gerektiğini düşünüyorum.

D.Ç  -  Temennimiz budur tabi. Siyasete geçiyorum. Türkiye iki keskin görüşe ayrılmış durumda. Sokaklarda dahi ülkenin bir yarısı adalet yürüyüşünü desteklerken diğer yarısı 15 Temmuz mitingine coşkuyla katılmıştı. Bu iki kesimi birbirine yaklaştırmanın, nefreti azaltmanın, birbirlerine empati kurmalarını sağlamanın yolu nedir szice?

K.Ç – Ben şöyle düşünüyorum. Her görüşe saygım var. İnsanlar, planlarını, programlarını koyarlar ortaya, halka giderler, halktan oy isterler, halk neyi tercih ederse ona saygı göstermek gerektiğini düşünüyorum. Adalet yürüyüşüne de saygım var, 15 Temmuz mitingine de saygım var.

D.Ç  -Kaya Çilingiroğlu hangi siyaset görüşüne yakın?

K.Ç – Şu an da AK Parti’nin daha önde olduğunu düşünüyorum.

D.Ç  - Kaya Çilingiroğlu’nun gündeminde ilk sıraya ne gelir?

K.Ç -  Çocukları.

D.Ç  -  Çok iyi bir babasınız.

K.Ç -  Olması gereken gibi bir babayım. Çok iyi bir baba değilim.Her baba’nın olması gerektiği kadar iyi bir babayım.

D.Ç  - Avrupa Biriliği konusunda ne düşünüyorsunuz?

K.Ç – Avrupa Biriliği zaten yıkılmakta olan bir birlik. Ben Avrupa Birliğinin içinde olmamızı pek doğru bulmuyorum.

D.Ç  - Hollanda konusunda ne düşünüyorsunuz? Antalya’da rezervasyonu durdurdular.

K.Ç – Kendileri bilir. Neticede Türkiye güçlü bir ülke, Türkiye ucuz bir ülke. İyi hizmet veren bir ülke.  Türkiye’ye gelmeye devam edeceklerini düşünüyorum.

D.Ç  - Bazı Turistlik yerlerde, bir kola - bir burger 250tl, ne düşünüyor sunuz? Size böyle bir hesap gelse öder miydiniz?

K.Ç – Maalesf Turizm ile pek alakası olmayan isanların Turizm’in içinde olması böyle hatalara sebep veriyor. Ben ödemezdim.

D.Ç  - Biraz da sizden konuşalım istiyorum. Kaya Çilingiroğlu’nu, Kaya Çilingiroğlu’ndan dinleyelim istiyorum. Nasıl bir yaşam hayaliniz vardı ve şu an hayal ettiğiniz yaşam içersinde misiniz?

K.Ç – Üç aşağı, beş yukarı hayal ettiğim yaşam içersindeyim.

D.Ç  - Üç’ü ne, 5’i ne?

K.Ç – Güzel soru. Herkesin her istediği her zaman olmuyor ama ummadığınız yerden öyle şeyler çıkıyor ki..

D.Ç  -  Bir çok söyleşinizde hatalarınızın çok olduğunu ancak hatalarınızdan dolayı pişmanlık duymadığınızı belirttiniz. Ama bir hata varsa, pişmanlıkta beraberinde gelmez mi? Siz nasıl başarıyor sunuz pişmanlık duymamayı?

K.Ç – Pişman olmak ne fayda? Geriye sarabilecek miyim? Hayır. Dolayısı ile pişmanlık beni mutsuz eder. Hiçbir zaman da pişman olmadım. Pişman olmaya kalksam her halde 500 kere filan pişman olurum. Dolayısı ile hiç sorgulamadım. Keşke demedim. Ama bir ders çıkardım. O derside çocuklarıma vermeye çalışıyorum.

D.Ç  - Herkesin hayatında kırıldığı darıldığı insanlar var. Sizin de var mı?

K.Ç – Çok oldu ama kinci bir insan olmadığım için, kimse ile dargın kalmamaya çalışıyorum.

D.Ç  - Peki şunu sormak istiyorum. 2014 senesinde Acun Ilıcalı ile ilgili bir gündeminiz vardı, kanaldan ayrılma ve tazminat konusunda, hatta twitterden duygularınızı paylaşmıştınız.

K.Ç – Barıştık biz onunla. Aramızda bir problem yok. Hala mahkeme sürecindeyiz. Mahkeme ne derse o olur. Ama kırgın değilim artık ona.

D.Ç  - Bir söyleşinizde ‘Hülya Avşar tipim değil’ demiştiniz. Ve Latinlerden hoşlandığınızı söylemiştiniz.

K.Ç – Eskiden böyle daha esmerdi, zayıftı. Öyle bir anda gelişen spontane bir hadise oldu. Ondan sonra da iş uzadı. Seneler geçti. Çocuğumuz oldu, çocuğumuz büyüdü, boşandık. Boşanalı 13 sene oldu.

D.Ç  -  Hülya Avşar’ın programına konuk olmuştunuz ve size sormuştu ‘Beni niye aldattın?’ diye ve bu soruyu size ilk defa sorduğunu söylemişti. Siz bu sorunun daha önce gelmesini tercih eder miydiniz? Daha evvelden sorsaydı, bir şeyler değişirmiydi sizce?

K.Ç – Onlar çok geride kaldı. Şu anda onları konuşmanın bir anlamı yok.

D.Ç  - Hiç hayellerinizden vaz geçtiniz mi, aşk için?

K.Ç – Aşk benim hayellerime niye zincir vuracak onu anlamıyorum.

Dilek ÇİMEN Londra

İnstagram - dilekcimen1
Twitter - Dilcmn
Konular Röportaj