Cumhurbaşkanı Erdoğan: "40 yıl virüs gibi yaşadılar"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 15 Temmuz Gündemli Olağanüstü Din Şurası'nda konuştu. Erdoğan, "Rahmetli Özal, Demirel, Ecevit hatta biz de bu yapıya zamanında iyi niyetle destek olduk" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "40 yıl virüs gibi yaşadılar"
Milliyet'te yer alan habere göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı İsmail Kahraman ve Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Bilkent Otel'de, "15 Temmuz Darbe Girişimi ve Din İstismarına Karşı Birlik, Dayanışma ve Gelecek Perspektifi" gündemi ile toplanan Olağanüstü Din Şurası'nın açılışına katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan şuranın açılışında konuşuyor.

"Rahmetli Özal, Ecevit hatta biz de bu yapıya zamanında iyi niyetle destek olduk" diyen Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle:

40 YILDIR VİRÜS GİBİ YAŞADILAR

Bilindiği gibi ülkemiz son 3 yıldır çok önemli gelişmelere sahne oluyor. 15 Temmuz gecesi yaşadığımız silahlı darbe girişimi bu sürecin en kanlı, en cüretli boyutunu teşkil etmiştir. Devlet ve millet olarak bekaamızı yakından ilgilendiren bu olayın odağında yer alan FETÖ, kendisini bir dini yapı, bir cemaat, bir eğtim-öğretim hizmetinde bulunan bir yapı olarak göstermesiydi. Bu hain yapının 40 yıldır toplumumuz içinde toplumumuz içinde virüs gibi yaşayabilmesi işte bu dini değerleri öne çıkaran kimliğiyle olmuştur. 'Bunlar silahlı bir örgüt değil' diye duyardık. Biz 'Yanlış tespit içindesiniz. Bunlar silahı vakti geldiğinde en iyi kullabilecek örgüttü' diyorduk. Silahlı kuvvetler içinde örgütlenmiş, oradaki silahları millete doğrultabilecek bir örgüttür. İnanmıyordu. Bunu kalkıp meydanlarda söyleyebilecek noktada değildik. Özel toplantılarda yaptığımız görüşmelerdi. Şimdi o dostlar 'Haklıymışsın' demeye başladılar.

'BİZ DE DESTEK OLDUK...'

Milletimiz meşrebi ne olursa olsun, Allah diyen, peygamber diyen, hayır için çalışan herkesi, her grubu bu yapıya hüsniyye ile yaklaşmıştır. Tek parti döneminden itibaren irtica paranoyasıyla dini cemaatlerin üzerine gidildiği dönemde, bu yapı da milletimizin kolları, kanatları altında varlığını sürdürmüştür.

Özel, Demirel, Ecevit ve bizler, farklı görüşten siyasetçiler olmamıza rağmen bu yapıya destek olduk. Ben de katılmadığım pek çok yönleri olmasına rağmen herkesim gibi yardımcı oldum. Bu kesimin de istifade etmesini sağladık. Yapının başındaki kişi üzerindeki tereddütlerimize rağmen, eğitim, yardım, dayanışma faaliyetleri için müsamaha gösterdik. Allah dedikleri için müsamaha gösterdik. Bir ortak yanımız var dedik. Aslında bu yapının bambaşka niyetleri, aracı, örtüsü olduğunu uzun süre görmedik, göremedik. Asılına bakılırsa 2010 yılından itibaren bu tespiti paylaştığım üst kademe yöneticisi arkadaşlarım oldu. Tavrımız değişti. 2012 yılından sonra rezervlerimizi çok açık koymuştuk. Bu dönemde hızlanan TSK'ya yönelik operasyonlar ve davalarla ilgili ciddi şüphelerim oluştu. Uzun yıllar birlikte çalıştığım komutanlara yönelik suçlamalar beni ikna etmiyordu. Meseleyi kendi arkadaşlarımıza dahi anlatmakta güçlük çekiyorduk.

'17-25 ARALIK BU ÖRGÜTÜN GERÇEK YÜZÜNÜ ORTAYA KOYDU'

17-25 Aralık darbe girişimi bu örgütün yüzünü ortaya koyan hamle oldu. Her şey ortadayken, en başına şahsımı, altıma Binali Bey, aynı şekilde Enerji Bakanımız, aynı şekilde oğlum, birkaç tane işadamı bu örgütün çatısında görülen isimler oldu. Bunu dahi anlatırken, birçok arkadaşlarımız yine inanmıyordu. 'Bunlar böyle şey içinde girmez. Etmeyin.' Hala inanmayanların da olduğunu biliyorum. Hala maalesef bakıyor ama görmüyor olanları da görüyorum. Bu noktadan sonra artık şüphe dönemi bitti, mücadele dönemi başladı.

'ÖNLEM ALMASAYDIK...'

Şayet 17-25 Aralık sonrası aldığımız önlemler olmasaydı, özellikle yargıdaki önlemlerimiz olmasaydı, bu darbe girişimi TSK içindeki bir grup silahlı teröristin değil, polisin, yargının katılımıyla çok daha büyük bir tehdit olarak karşımıza çıkacaktı. Bu hain örgütün yüzünü ortaya dökememenin üzüntüsü içindeyim. Hem Rabbime, hem milletimize verecek hesabımız olduğunu biliyorum. Rabbim de, milletim de bizi affetsin.

'ONLAR BU MİLLETİ TANIMAMIŞLAR'

15 Temmuz milletçe maruz kaldığımız yakın tarihimizin en büyük sıkıntılarından biriydi. 79 milyon hep birlikte cesaretle, metanetle, dirayetle yürüttüğümüz mücadele ile bu sıkıntıyı defettik. 15 Temmuz gecesi ne kadar kara başladıysa, sabahı da o derece aydınlık sonuçlanmıştır. Artık bir yandan ülkemize ve milletimize yönelen bunların müsebbiblerinde hesap sorma zamanıdır. Şimdi sözde profesör diyor ya 'Sokağa çıkmazlar' diye. Onlar bu milleti tanımamış. Ama ben milletime inanmıştım. Milletime inandığım için de meydanlara, havalimanlarına davet etmiştim. Rodos Adası'na gidrerek değil, sizin içinizde olarak demiştim.

İstanbul Atatürk Havalimanı'na indiğimizde, aprona onbinlerce insanın nasıl yığıldığını görmüştük. Bu millet büyük millet, imanı hakikaten güçlü bir millet. Örneğini gördük. Darbeler tarihi bu milleti farklı anlatacak. Silahlar, F-16'lar, F-4'ler yürüyecek, buna karşı elinde bayrağıyla duran bir millet. Bazıları bölücü PKK ile özdeş hale getiriyor. Ne alakası var? PKK'nın elinde doğru dürüst silah bile yok. Ama FETÖ, milletin vergileriyle alınmış olan F-16'larla, F-4'lerle, helikopterlerle milletine kurşun, bomba yağdırıyor. Yeri gelince zaten beraberler. Onların seçim karargahlarında nasıl beraber olduklarını giyimleriyle, kuşamlarıyla biliyoruz. Onların seçim karargahlarında beraber olduğunu görüyorduk, biliyorduk, tanıyoruz. Nerede, kimle, nasıl hareket edecekleri belliydi.

'BUNDAN SONRA PENSİNVANYA'DAKİ ŞARLATANIN...'

Bu salondan ilan ediyorum, şu saatten sonra Pensilvanya'daki şarlatanın, terörist başının hezeyanlarına kulak veren herkes başına gelecekleri kabul etmiş demektir. FETÖ mensuplarının bu yapıya bağlılıklarında samimi olmaları onların haklılığı değil, itikadi olarak yanlış yolda olduklarını gösterir. Kuran-ı Kerim'de onlarca aklımızı kullanmamızı emrediyor. Aklını Allah'a değil, ABD'de yaşayan bir faniye ipotek ediyorsa, artık onun için yapacak bir şey kalmamıştır. Herkes kendi yolunda gitmekte serbesttir. Biz ikazımızı yerine getirdik. Bundan sonra artık tabanı ibadette bile çekinmeye başlıyoruz. O görevi yerine getirmekte bile endişe edenler var. Aklını, vicdanını, her şeyini böyle bir şarlatana ipotek eden birisine ben şüpheyle bakıyorum. Bundan sonra her anlamda mücadele, hesap sorma günüdür.

'YÜZÜNE TÜKÜRSEN YAĞMUR YAĞDI DİYEN SAPKINLAR DAVASI HALİNE DÖNÜŞTÜ'

Tabi bu yapının en önemli özelliği tedbir ve takiye adı altında ikiyüzlülüğü, yalanı, riyayı, ruhsuzluğu karakter haline dönüştürmesidir. Yüzlerine tükürseni yağmur yağdı diyen, kendi aile mahremiyetlerine dahi saygısı olmayan sapkınların davası haline dönmüştür. Din tektir. Bir ihanet şebekesinin dini motifleri kullanması onu masum göstermeye yeterli olabilir mi?

'PİŞMAN OLDUKLARINI SÖYLEYENLERE KARŞI CİDDİ TEREDDÜTLERİMİZ VAR!'

Pişman olduklarını söyleyenler konusunda ciddi tereddütlerimiz var. Gerçekten pişman mı oldular? Yoksa ihanet şebekesinin, riyakarlığı içindeler mi, anlamakta zorlanıyoruz. Hiç kusura bakmasınlar gardımızı indirmeyeceğiz. Çünkü mümin bir sokulduğu delikten bir daha sokulmaz. Hırsızlık kötüdür, ama en büyük hırsızlık insanların dinini, inancını, ümidini çalmaktır. FETÖ tarihin en büyük hırsızlık şebekesi olarak onbinlerce insanın geleceğini çalmıştır. İsmailiye mezhebinden çıkan Haşhaşiler bunun en çarpıcı örneğidir. FETÖ gibi iyi eğitimli, kariyer sahibi, kendisini gizlemeyi bilen kişilerden oluşuyordu. Bu durum aynı kişilerin zamanı geldiğinde liderlerinden emir aldıklarında canlı bombaya, suikastçıya dönmesinden çekinmezlerdir.

Bunların faili meçhul infazları var. Hepsi çıkıyor. Vatandaşında F-16'larla bomba yağdıranların bir insanın ölümünden tüm insanlığın ölümü murat edildiğine göre başka bir şey beklenebilir mi? İşte TBMM bombalandı, Külliye bombalandı, bir hanım kardeşimizin başı vücudundan ayrıldı ve kongre merkezimizin çatısından aldık. Bunun dinimizde yeri var mı? Kime karşı yapıyor bunu? Rastgele oradaki toplum üzerine bomba yağdırıyorsun. Fakat buna rağmen aileleriyle görüştüğünüz zaman hiçbirisi ne oldu demiyor. Hala canımız bu yola feda olsun. Bu bir dava için, bir inanç için yapılır. Bu çok basit bir olay değil. 238 şehit basit bir olay değil.