Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Elinizi taşın altına koyun"

“Bu coğrafyada kaderimiz de kederimiz de ortaktır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan İslam âleminin geleceği için birlik olma zamanının çoktan geldiğini söyledi. Erdoğan, Arap dünyasına “Lütfen siz de elinizi taşın altına koyun” çağrısı yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Elinizi taşın altına koyun"
Milliyet'ten Abdullah Karakuş'un haberine göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bahreyn’den Arap dünyasına Suriye ve bölge sorunlarıyla ilgili tarihi çağrı yaptı. “Elinizi lütfen taşın altına siz de koyun” diyen Erdoğan, “Tüm İslam aleminin, hatta insanlığın geleceği için birlik olma, birlikte hareket etme zamanı çoktan gelmiştir. Bu coğrafyada kaderimiz de, kederimiz de ortaktır. Bu topraklarda mazimiz de istikbalimiz de müşterektir. Bu sebeple, daha sonra değil hemen harekete geçmemiz gerekiyor” vurgusu yaptı.

Erdoğan, dün Bahreyn’in başkenti Manama’da Uluslararası Barış Enstitüsü (IPI) Ortadoğu ve Kuzey Afrika Ofisi’nin düzenlediği “Türkiye’nin Ortadoğu’da Barışa Yönelik Girişimci Vizyonu” konulu konferansında şunları söyledi:

- İSLAM DÜNYASI İMTİHANDAN GEÇİYOR: Küresel bir dönüşüm sürecinde, dünyanın en sıkıntılı bölgesinde, acıların ve umutların kol kola yürüdüğü bir coğrafyada hep birlikte yaşıyoruz. Ne bizim, ne de sizlerin başka bir vatanları yok. Öyleyse, hep birlikte bölgemizdeki sorunların çözümü, huzurun, refahın, kardeşliğin, istikrarın güçlenmesi için neler yapabileceğimiz noktasında oturup konuşmalıyız. Artık kuru sözlerle, hamasetle, taktik manevralarla geçiştiremeyeceğimiz, zor ve kritik tercihlerde bulunmak durumunda olduğumuz bir süreçteyiz. Adeta bir ateş çemberiyle kuşatılan İslam coğrafyası, gerçekten çok sancılı günler yaşıyor, ağır bir imtihandan geçiyor.

- MÜSLÜMANLAR KENDİLERİNİ TÜKETİYOR: Binlerce yıllık İslam medeniyetine ev sahipliği yapmış bu topraklar ateş, kan ve gözyaşıyla yeniden dizayn ediliyor. Etnik kimlik, dil, kabile, renk ve mezhep temelinde birbirlerine yabancılaştırılan Müslümanlar, Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, Yemen’de ve daha pek çok yerde, kendi kendilerini tüketiyor. Bu durum karşısında, muktedirler ellerini ovuşturmakla, riyakarlar ise ne yazık ki timsah gözyaşları dökmekle meşguldür. Peki tüm bu olup bitenler karşısında bizler ne yaptık? Ne çaba harcadık? Maalesef tatmin edici cevaplar veremiyoruz.

- ARTIK BİRLİK OLMA ZAMANI: Tüm bölgenin, tüm İslam aleminin, hatta insanlığın geleceği için birlik olma, birlikte hareket etme zamanı çoktan gelmiştir. Komşuları zillet içinde yaşarken, aynı dili konuştuğu, aynı kıbleye yöneldiği kardeşleri zulüm görürken, hiçbir ülke, hiçbir toplum sadece kendi konforunu, sadece kendi geleceğini düşünemez. Zira bu coğrafyada kaderimiz de, kederimiz de ortaktır. Mazimiz de istikbalimiz de müşterektir. Bugün Suriye’nin, Irak’ın, Libya’nın, oralarda yaşayan kardeşlerimizin başına gelenlerin, yarın bizlerin de başına gelmeyeceğinin garantisi yoktur. Bu sebeple, daha sonra değil, hemen harekete geçmemiz gerekiyor.

‘Filistin kalbimize işlemiş bir acıdır’

Ortadoğu’da yaşanmakta olan pek çok sorunun kökeninde yatmakta olan Filistin meselesi, kalbimizin, vicdanımızın en derinlerine işlemiş bir acıdır. Filistinlilerin kendi öz yurtlarında vatansız, topraksız, devletsiz bırakılmaları asla kabul edilemez. Bölgede kalıcı barışın tesisinin, öncelikle Filistin halkına yönelik baskılara son verilmesinden ve 1967 sınırları içinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasından geçtiği unutulmamalıdır. Bu konuyu Sayın Trump ile telefon görüşmemizde konuştuk.

İlk kıblemiz olan Kudüs’te, sadece Müslümanların değil, tüm uluslararası camianın huzurunu bozacak, vicdanını yaralayacak, teamülleri değiştirecek uygulamalara karşı herkesin duyarlı olması şarttır. İsrail’in Doğu Kudüs ve Batı Şeria’da yeni yerleşim yerleri inşa etme kararı alması ise tam bir provokasyondur.

- BATI’YA SAMİMİYET UYARISI: Terörizmle mücadelede kalıcı başarı, ancak uluslararası düzeyde müşterek ve samimi çabalarla sağlanabilir. DEAŞ’ı, El Kaide’yi, Boko Haram’ı, Eş-Şebab’ı, PKK’yı, YPG’yi, FETÖ’yü aynı samimiyetle ve kararlılıkla lanetliyoruz. DEAŞ veya El Kaide’ye karşı gösterilen duyarlılığın, PKK için de, DHKPC ve FETÖ için de geçerli olmasını bekliyoruz. Zira bunların hepsi terör örgütleridir.

- FETÖ YENİ NESİL TERÖR ÖRGÜTÜ: Biz terörün alçak yüzünü yaklaşık 35 yıldır görmüş bir ülkeyiz. 15 Temmuz’da farklı bir yüzüne muhatap olmuş bir milletiz. 15 Temmuz’da kanlı bir darbe girişiminde bulunan FETÖ, yeni nesil bir terör örgütüdür. 248 insanımızı şehit eden, 2 bin 193’ünü yaralayan bu terör örgütüyle de diğerleri gibi kararlıkla mücadele ediyoruz, edilmelidir. Ben bu konuda özellikle Bahreyn’in gösterdiği hassasiyete teşekkür ediyorum.

Suriye’de hedef güvenli bölge

DEAŞ’ın İslam ile uzaktan, yakından alakası yoktur. DEAŞ bir terör örgütüdür. Müslümanların yüz karasıdır.Kimse terörle İslam’ı yan yana getirmesin... Fırat Kalkanı Harekâtıyla DEAŞ’ı ve PYD’nin bir bölümünü sınırlarımızdan uzaklaştırdık. Şimdi El Bab’ı da DEAŞ’tan temizlemek suretiyle hedefe kilitlendik. Ondan sonra doğuya yönelerek Münbiç ve Rakka’da eğer koalisyon güçleriyle müşterek adımı atarsak, oradaki hedef de terörden arındırılmış güvenli bölgedir. Burada birkaç ay önce teröristlerin cirit attığı 2 bin kilometrekarelik alanı güven ve umut alanı olarak halletmiş durumdayız. Hedefimiz en az 4-5 bin kilometrekarelik alanı güvenli bölge yapmaktır.

KÖRFEZ ÜLKELERİNE ÇAĞRI: Güvenli bölgeden bahsettim. Buranın uçuşa yasak bölge ilan edilmesi gerekir. Bunu koalisyon güçlerine başta Amerika olmak üzere hep söyledik. Ama yanaşmadılar. Körfez’deki kardeşlerime diyorum ki, lütfen siz de elinizi taşın altına koyun. Gerekli adımlar atılmazsa Suriyeli kardeşlerimiz, hayatta kalmak için, çocuklarına daha iyi bir gelecek sunmak için başka diyarlara göç etmeyi sürdürecektir. Sayın Obama’ya, şimdi de Sayın Trump’a ifade ettim. Dedim ki bu bölgeyi gelin, tamamıyla terörden arındırılmış güvenli bölge yapalım, biz buralarda hemen konut inşasına başlayalım. Biz konut inşasında başarılı bir ülkeyiz. Ama mali noktada sizler de bize destek olun’ dedim...  Çok güzel dediler, biz de gerekeni yapalım dediler. Ama o günden bugüne 2 yıl geçti henüz bir adım yok, Körfez’e de burada önemli iş düşüyor. Hep birlikte bu adımı atalım. Biz oradaki kardeşlerimizin mağduriyetini engelleyelim.

‘Esed gücüne çok inanıyordu’

Suriye’de herkes 600 bin diyor ama hayır bugüne kadar katil Esed 1 milyona yakın insanı öldürmüştür. Tabi üzülerek söyleyeceğim Esed doğrusu ailece görüştüğüm bir kişiydi ve kendisiyle Tunus’ta başlayan gelişmeleri paylaştığımda, farklı bir yaklaşım içerisindeydi. O gücüne çok inanıyordu, kendi ülkesinde bu tür gelişmelerin olmayacağını zannediyordu. Dışişleri Bakanımı gönderdim, saatlerce görüştüler. Daha sonra bir ramazan ayıydı, gece kendisini aradım ve dedim ki ‘Beşar, bu gidiş iyi değil. Kendi halkına bombalar yağdırıyorsun. Yarın cuma, bu başlangıç olsun, huzurlu bir şekilde vatandaşın cuma namazı kılsın.’ Sağa vurdu, sola vurdu, ‘Benden gelmiyor, bunlar terörist’ dedi. Dedim, ‘Sizi yakından takip ediyorum yanlış yapıyorsun.’ Ertesi gün 360 kişiyi öldürdüler. Tabi ilişkileri kestik.

‘Zulme seyirci kalmayacağız’

Erdoğan, konuşmasının ardından Suriye ile ilgili soruları da yanıtladı. Suriye’de çözüm ile ilgili Astana’nın ardından Cenevre sürecinin başladığını belirten Erdoğan, “Buradaki siyasi sürecin temenni ederim ki inşallah bu bölgedeki ateşkesi sağlamlaştırıcı bir süreç olur. Bütün bu süreçte Körfez İşbirliği Konseyi’ne önemli görev düşüyor. Bu süreci hep birlikte İİT dönem başkanlığı olarak bu işi yakın takibe almamız lazım” dedi.

Türkiye’nin Suriye ve Irak’ın toprak bütünlüğünü savunduğunu vurgulayan Erdoğan şöyle devam etti: “Birileri hem Suriye’nin hem Irak’ın bölünmesini istiyor. Irak’ın bölünmesi çalışmasını yapanlar da var. Oradaki mezhebi, etnik mücadele, çünkü orada da bir Pers milliyetçiliği olayı var. Bu Pers milliyetçiliği olayıyla da orada bir bölünme söz konusu. Bunların önünü kesmemiz gerekiyor. Benzer durum Suriye’de var. Suriye’deki gelişmenin de önünü almamız lazım. Bunun için de tabii Körfez’in, bizim üzerimize düşen neyse bunları hep beraber yapmamız gerekiyor. Çünkü biz zulme seyirci kalamayız, kalmayacağız.”

Kuran Müzesi’ni ziyaret etti


Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bahreyn’de Başbakan Khalifa bin Salman Al Halife tarafından onuruna verilen öğle yemeğinin ardından Bahreyn El Fetih Camii ile Kuran Müzesi’ni gezdi, yetkililerden bilgi aldı.