Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Ucuz pazarlıklar bize yakışmaz"

Moldova dönüşü gündeme dair açıklamalar yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, FETÖ ile mücadelede Moldova makamlarıyla yakın iş birliği içinde oluklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Ucuz pazarlıklar bize yakışmaz"
İHA'nın haberine göre bir müddet önce örgütün 7 önemli ismini teslim aldıklarını hatırlatan Erdoğan “Moldova'da bunların hâlen 5 okulları var... Bunların Maarif Vakfına devri için de çalışmalarımız sürüyor” dedi.

Erdoğan gazetecilerin sorularını özetle şöyle cevapladı:

Pompeo ile görüşme yaptınız. İki önemli konu vardı. Birisi gazeteci Kaşıkçı, diğeri de Menbiç meselesi...

Menbiç konusunda malum 90 gün süre verilmişti. “90 günlük süre artık doldu gidiyor, şimdi herhâlde 190'a ulaşacağız” dedim. “Bunu bir defa süratle halletmemiz lazım” dedim. Bu konuda Trump da söz verdi. Siz de verdiniz. Hatta Obama da ‘Bunu çözeceğiz' demişti. “Bu konuda mesafe alınması isabetli olur” dedim. Dediğim gibi, Gaziantep'te şu anda bizim askerlerle beraber bir çalışmanın içerisindeler. Dolayısıyla bu kez bir mesafe alınması mümkün. Şu anda işte yeni bir dönem başladı. Hedefleri gerçekleştirmeye başlayabiliriz.

Kaşıkçı'yı da sormuştum?

Bana gelen heyetle bir görüşme yaptım, şunu söyledim: Öyle bir başkonsolosunuz var ki, tutmuş bir yabancı haber ajansını içeri almış, ona elektrik panolarını gösteriyor, dolapların altındaki kapakları açıyor, son derece lakayıt davranıyor. Bunu Kral'a da söyledim. O da hak verdi. Görüldüğü kadarıyla gazetelerde Abdülaziz Mutrib'e işaret ediliyor. Netice itibarıyla Suudi Arabistan bu olayı aydınlatmak durumundadır. Yani dört bir koldan işi takip ediyoruz. Bu işi ortada bırakmayız.

Sayın Bahçeli ile ittifak ile ilgili bir yol haritası belirlendi mi? Tekrar bir araya gelecek misiniz?

Biz sayın Bahçeli ile her zaman bir araya gelebiliriz. Şu anda bizim bakışımız şu: Gerek Sayın Bahçeli'nin, gerek bizim görevlendirdiğimiz arkadaşlar, yapacakları çalışmalarla işi pişirip bizim önümüze getirecekleri konuma geldiklerinde o zaman da biz tekrar bir araya gelebiliriz. Fakat ortada yani, şu il, bu il vs. filan, böyle bir şey söz konusu değil. Tabii bizim asıl üzerinde durduğumuz konu Türkiye'ye yapılan bütün bu saldırılar karşısındaki duruşumuzdur. Yani Sayın Bahçeli'nin de, benim de üzerinde durduğumuz konu Cumhur İttifakı'na olan sadakatimizdir. Öyle ucuz pazarlıklara filan biz girmiş değiliz. Onu da birbirimize zaten yakıştırmayız, yakıştırmıyoruz.

Yunanistan'ın Barbaros gemisine yönelik bir tacizi oldu. Bu krizi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Biz bu tür konularda tedbirlerimizi alıyoruz. Ayrıntıları Hulûsi Paşa'm bana uçakta anlattı. Burada şimdi sizlere de anlatsın...

HULÛSİ AKAR: Bizim normal planlı olarak Güzelyalı-Güzelyurt bölgesi diye tabir ettiğimiz bir yer var. Bütün problem şuradan çıkıyor: Yunanlılar kendi kendilerine birtakım farazi çizgiler koyuyorlar. Onların faraziyelerine göre her türlü hareket ihlal oluyor. O sebeple Barbaros gemimiz o bölgeye girdi. Saat sabah 05.00 sularında bir Yunan gemisi müdahale etmeye kalktı. Barbaros'un yanında bir firkateyn de göndermiştik. Firkateynin müdahalesiyle Yunan gemisinin yaptığı faaliyet boşa çıktı.

'CHP BOŞA DİRENİYOR'

CHP, İş Bankası'ndaki CHP hisselerinin Hazine'ye devri konusunda desteği söz konusu. CHP de, “Direneceğiz” diyor...


Ben görevimi yaptım. Nedir benim görevim? Bu işi arkadaşlarıma söyledim. “Çalışmanızı yapın, Parlamento'ya taşıyalım” dedim. CHP direnebilir. Direnmek niye olur? Bir şeyi hak etmeyen direnir. Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu zikrediliyor deniyor yasal düzenlemede. İşte 1933'te yapılmış bir yasal düzenleme var. Daha sonra 1966'da yapılmış... Kaç yılında idi (Çelik) Ömer Bey?

ÖMER ÇELİK: 1933, sonra 1938'de, 1966'da CHP ilk defa TDK'ya ve Türk Tarih Kurumuna ödeme yapmıyor. Vasiyete uymuyor. 1973, 1977, 1978 ve 1979... Dört kere daha ödemiyor CHP. Her seferinde mahkeme kararıyla zorla alınıyor. Bizim dönemimizde de 2004 yılında aynı şey oluyor, 1 trilyon lirasını CHP'den alıp TDK ve Tarih Kurumuna veriyoruz. Sürekli mahkemelik olmuştur konu.

ERDOĞAN: Olay sadece bundan ibaret de değil. Bir başka şey daha var: Türkiye Şişe Cam... İş Bankasının iştiraki. Dolaylı olarak bu nereye gidiyor? Onlara da (CHP) gidiyor. Yani, Şişe Cam'daki İş Bankası iştiraklerinden de Hazine'ye gelmesi gereken pay var. Bunların üzerinde çalışacağız.

İş Bankasının CHP hisselerinin Varlık Fonu'na devredileceği konusunda bir şüphe var.
Yok öyle bir şey. Kaldı ki Varlık Fonu da olsa, Varlık Fonu kimin? Bizim mi? Devletin. Böyle çok cüce, fikir fukarası yaklaşım tarzı olmaz.

Para piyasalarındaki rahatlama yaşanıyor. Bu sadece ABD ile ilişkilerin normalleşme yoluna girmesinden mi kaynaklanıyor?

Sadece o değil tabi... Yani, Amerika'nın takındığı tavır da buna dâhil. Atılan adımlar, birçok yerle görüşmeler ve bu sürecin aynı şekilde takibi birçok şeyi de daha da değiştirecektir.

İŞ BANKASININ 27 İŞTİRAKİ DAHA VAR

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Şişe Cam'daki İş Bankası iştiraklerinin Hazine'ye devredilmesi açıklamasının ardından İş Bankası'nın diğer 27 iştirakini de gündeme getirdi. Bilindiği üzere CHP, İş Bankası'nın yüzde 28 hisseye sahip... İşte İş Bankasının diğer iştirakleri:

Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi, Anadolu Hayat Emeklilik AŞ, Efes Varlık Yönetim AŞ, JSC İşbank, ​JSC Isbank Georgia, İş Faktoring AŞ, İş Finansal Kiralama AŞ, İş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı AŞ, İş Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı AŞ, İş Portföy Yönetimi AŞ, İş Yatırım Menkul Değerler AŞ, İş Yatırım Ortaklığı AŞ, İşbank AG

Millî Reasürans TAŞ, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası AŞ, Yatırım Finansman Menkul Değerler A.Ş, Anadolu Cam Sanayii AŞ, Paşabahçe Cam Sanayii ve Ticaret AŞ, Soda Sanayii AŞ, Trakya Cam Sanayii AŞ, Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları AŞ, İş Net Elektronik Bilgi Üretim Dağıtım Ticaret ve İletişim Hizmetleri AŞ, Softtech Yazılım Teknolojileri Araştırma Geliştirme ve Pazarlama Ticaret AŞ, Bayek Tedavi Sağlık Hizmetleri ve İşletmeciliği AŞ, ​Erişim Müşteri Hizmetleri AŞ, İş Merkezleri Yönetim ve İşletim AŞ, Kültür Yayınları İş-Türk AŞ.

AMERİKA MÜEYYİDELERİ KALDIRIYOR

Pastör serbest kaldı. Şimdi, Türkiye-ABD ilişkilerinin hızla normalleşeceği yorumları yaygın. Bir de dedikodu bazında da olsa, ABD'nin Hakan Atilla'yı geri göndereceği söyleniyor...

Biliyorsunuz, ta Brunson'dan önceki dönemlere uzanan taleplerimiz vardı ABD'den. Bunların birincisi FETÖ'nün ele başının verilmesiydi. Biz klasörleri, hepsini gönderdik. Daha sonra ben Sayın Trump ile görüştüğümde “Klasörleri bırak, bana dosyaların numaralarını gönder, yeter” dedi. Biz tabi İbrahim Bey'le bütün dosyaların numaralarını gönderdik. Ama henüz bir ses çıkmış değil. Olayın takipçisiyiz. Hakan Atilla meselesi, zaten sürecinde yürüyen bir durum. Halk Bankası meselesi ise tamamen bir idari karardır. Çözülebileceği kanaatindeyim. Tabii bu hadiselerin, Brunson hadisesiyle herhangi bir alakası yok.

ABD'nin diğer yaptırımları ne olacak?

Onları zaten açıkladılar. “Kaldırıyoruz” dediler. Sanıyorum Pompeo'nun böyle bir açıklaması oldu. Dikkat ederseniz, hafta başı arkadaşlara da söyledim. “Bu hafta piyasalarda bir rahatlama olursa şaşırmayın” dedik. Ve zaten piyasalarda da rahatlama başladı.

“Kaldırıyoruz” mu dediler, “Değerlendiriyoruz” mu?

Kaldırıyoruz dediler...