Darbecilere 'Hepiniz öleceksiniz' diye bağırdı!
Darbe girişiminde derdest edilen dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler’in Özel Kalem Müdür Yardımcısı Binbaşı Recep Özkan, mahkeme sorgusunda o geceyi anlattı...
15 Temmuz gecesi FETÖ/PDY’ci askerler tarafından odası basılan
dönemin Genelkurmay 2. Başkanı olan Jandarma Genel Komutanı
Orgeneral Yaşar Güler’in Özel Kalem Müdür Yardımcısı Binbaşı Recep
Özkan’ın mahkemedeki sorgusuna Habertürk'ten Fevzi
Çakır ulaştı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü
soruşturma kapsamında tutuklanan Özkan ifadesinde şunları
anlattı:
BAŞLARINDA AKKURT VARDI:
İkinci Başkan’ın odası Genelkurmay Başkanı’nın odası ile
karşılıklıdır. Genelkurmay Başkanı’nın makamı tarafında bir
kalabalık görünce o tarafa gittim. Emir subayının odasında bir
telaş vardı. Koridorda ayak sesleri duydum. 5-20 kişilik, Özel
Kuvvetler’den olduğunu anladığım çelik yelekli ve silahlı bir tim
ikişerli koldan İkinci Başkan’ın odasının kapısına yöneldi.
Başlarında emir subayı Binbaşı Mehmet Akkurt vardı. Mehmet sivildi
ve normalde İstanbul’da kursta olması gerekiyordu.
HEPİNİZ ÖLECEKSİNİZ:
Rütbeleri belli değildi. O tarafa yönelince birisi silahını
doğrultup ‘Kal orada’ dedi.
‘Bana dokunmayın, bir şey yapmıyorum’
dedim. Beni emir subayının odasına aldılar. Girerken
‘Tatbikat var’ dediler, ama içeriden
İkinci Başkan’ın bağırışlarını duydum. ‘Beceriksiz
herifler, hepiniz öleceksiniz’ gibi kendisini almaya
çalışanlara mukavemet gösterdi. Sonra başka bir Özel Kuvvet timini
gördüm. Genelkurmay Başkanı’nın olduğu bölümü tecrit ettiler. Alt
kattan silah sesleri geldi. Odama gidip silahımı aldım. Sonra
tekrar makama gittim. Bu sırada Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki
Çolak’ı ve Kurmay Başkanı İhsan Uyar’ı gördüm. Elleri bağlı İkinci
Başkan’ın odasına aldılar. Kapıya da bir Özel Kuvvetçi
koydular.
PARTİGÖÇ YÖNETİ-YORDU: O
bölgede olayı yöneten kişi Tuğgeneral Mehmet Partigöç idi.
Telefonla sağa sola bir şeyler söylüyordu. Herkes birbirine ne
olduğunu soruyordu. Genelkurmay Başkanı’nın karargâhta olduğunu
sanıyorduk. Ta ki Başbakan, Cumhurbaşkanı ve 1. Ordu Komutanı’nın
televizyondaki açıklamalarını duyana kadar. Bundan sonra olayın
seyri değişti. Bizim bulunduğumuz aslanlı kapıya kalabalık bir halk
grubu ‘Allahu ekber’ diyerek dayanmaya
başladı. Kırmaya çalışıyorlardı. Linç durumu vardı.
‘Halk gitsin’ diye kapının üstünden ateş
açtık, ben de 4-5 el ateş açtım. Halk geri çekildi. Binanın
içindeki halksa çekilmedi. Sonra Özel Kuvvetler’den 3-4 personel
kapıyı açıp halkın üzerine doğru gitti. Birkaç silah sesi
duydum.
BENİ DİNLEMEDİLER: Gün
ağarınca girişimin başarısız olduğu ortaya çıktı. Özel Kuvvetçiler
savunma hazırlıkları yapmaya başladı. Bir yerden bir koşu bandı
bulup getirmişler, bir evrak dolabı çıkarmışlar, siper alacak bir
şeyler hazırlamaya başladılar. Mehmet Partigöç Paşa’ya
‘Komutanım n’apıyorsunuz’ dedim.
‘Hazırlık yapıyoruz’ dedi. ‘Biz burada
onların kanını dökemeyiz, bize helal değildir yapamayız’ dedim.
Beni dinlemediler...