DJ Suat Ateşdağlı ile müzik üzerine bir sohbet

‘Bosphorus Night 5’ adlı albümüyle raflarda yerini alan Suat Ateşdağlı’yla Ulus Parkı’nda buluştuk. “Bosphorus Night’ 70 dakikalık bir hikâyeden oluşuyor.

DJ Suat Ateşdağlı ile müzik üzerine bir sohbet
30 yıllık bir başarı öyküsü sizinki. Nasıl başladı hikâyeniz?
‘Çocukluğumdan beri……’ diye başlayan bir cümle var ya, benim hikâyem hakikaten böyle başlıyor. İlginçtir ki müzik dinletme diye bir şey keşfetmişim. İnsanlara müzik dinletmeyi çok seviyordum. Derme çatma bir kulaklığım vardı. Onu takar evdekilere müzik dinletirdim. Onlar da dinliyorlardı ama tabii biraz manalı gözlerle bakıyorlardı. Arka arkaya şarkılar çalar, ailemin tepkilerini incelerdim. Sonra “DJ olmak istiyorum” dedim. O zamanlar Kuşadası’nda yazlığımız vardı. Oradaki bir diskoteğe hayrandım, gidip gidip DJ’yi seyrederdim.

30 yılı nasıl anlattınız bu filmde?
En beğendiğim sahnesi, ilk işe alındığım sahneydi. Her başrolün örnek aldığı bir karakter vardır. Benimki de beni işe alan Metin Fadıllıoğlu’ydu. Filmin en unutulmaz anı ve ilk başarısıydı bu. Çok zor şartlar altında çekilen bir filmdi. Çok fırtınalar, çok yağmurlar, çok karakışlar gördü. Güzel günleri de oldu tabii inişleriyle, çıkışlarıyla. Aksiyon sahnelerinden, aşk sahnelerine kadar dolu dolu geçen başarı dolu bir hikâye çıktı ortaya.

HER ŞEYDEN ÖNCEK İNANMAK LAZIMDI

‘Bosphorus Night 5’ raflarda yerini aldı. İlk albüme gidersek onu nasıl anlatırsınız?

Gerçekten çok cesaret isteyen bir şeydi. Mesleğiniz DJ’likse eğer çok daha ilginç bir cesaretinizin olması gerekiyor. Türkçe müzikle, yabancı müziği karıştırıp dinletebilmek biraz riskliydi ve hiç yapılmamış bir şeydi. Her şeyden önce inanmak lazımdı. Plak şirketim ‘Yeni Dünya Müzik’ buna çok inandı. Sonra DMC katıldı aramıza. Güzel bir yola çıktık ama beşinci seriye kadar gidebileceğini ön görmemiştim.

Altıncısı, yedincisi de gelecek mi peki?
Bu beşinci albümüm ama totalde sekizinci. Tahminim iki, üç seri daha çıkartabiliriz. Arşivlik güzel bir albüm oldu. Aradan yıllar geçse de dinlenebilecek şarkılardan oluştu.

İlk albüme kıyasla ‘Bosphorus Night 5’te müzikal anlamda neler değişti?
Biraz soundlar değişti. Adı ‘Bosphorus Night’ olduğu için bize ait tınılarla dolu. O tınıları elektronik müzikle birleştirdik. Kendi remix’lerim de var… Her albüm ne kadar değiştiğimizi değil, ne kadar geliştiğimizi gösterdi.

DAVID GUETTA'YLA AYNI SAHNEDE

Albümde David Guetta, Gülşen, Ali Samedov gibi isimlerle bir araya nasıl geldiniz?

İlk başlarda çok zorlanıyorduk. Sonra albüm kendi yolunu bulup her çıkışında bir numara olduktan sonra herkes bizimle olmak istedi. Yabancılarla profesyonel anlaşmalar yapıyoruz. Türk sanatçılarının çoğu arkadaşımız, dostumuz zaten. Yanlış hatırlamıyorsam Bosphorus 1’i hazırlıyorduk. O sırada da Kenan’ın (Doğulu) yeni albümü çıkmıştı. ‘Havada Aşk Kokusu Var’ adlı şarkısını istedim ama daha klibi bile çıkmamış. Albümün en önemli şarkılarından biri. Aradım Kenan’ı “Memnuniyetle Suat, tabii ki veririm” dedi. Şehir dışındaydı, oradan imza attı; fax’ladı bize. Hakikaten çok önemli bir andı. Böyle şeyler bu meslekte nerelere geldiğimizi, dostluklarımızı nerelere taşıdığımızı gösteriyor. Bunlar güzel şeyler.

Peki, albümün öne çıkan bir şarkısı var mı?
‘Bosphorus Night’ 70 dakikalık bir hikâyedir; başlar ve biter. Öyle tek tek bir şarkı hit olmaz. 70 dakikalık hikâyede şaşırdığınız, ağladığınız, güldüğünüz, dans ettiğiniz anlar vardır. Evet, şarkıların hepsini tanıyorsunuz ama arka arkaya dinlediğiniz zaman etkilenmeye başlıyorsunuz. Bu albüm bir insan gibi bütün duyguları içinde barındırıyor diyebiliriz.

Konser takviminizde hangi şehirler var?
Ankara, Eskişehir, Antalya, Denizli, hemen hemen 12 ay konser veriyoruz. Özellikle üniversitelerin olduğu şehirler, müziğin yaşadığı şehirlerdir, bu yüzden benim için öncelikli. Ayrıca 27 Haziran’da Maçka Küçükçiftlik Park’ta David Guetta’yla sahneye çıkacağız.  

EMİNE BIYIK / AKŞAM
Konular Röportaj