Dünü ve bugünüyle Selin Şekerci

‘Acı Aşk’ dizisinde Sude’yi canlandıran Selin Şekerci, iri gözleriyle dikkat çektiğini söyledi: “Yaptığım işi de beğendiler ama tip olarak gözlerim beni farklı kıldı. Paramı öyle kazanıyorum ama handikapları da yok değil”

Dünü ve bugünüyle Selin Şekerci
Milliyet'ten Senem Aydın'ın röportajı...

- “Kaçak Gelinler’den sonra dram istiyorum” demiştiniz. Beklediğiniz projeyi buldunuz sanırım...


Başka türlü çalışmayacaktım, dram gelene kadar bekleyecektim. Yapımcılar, gördükleri şeyi istiyorlar. Eskiden ‘Neden böyle bu sistem?’ diyordum ama televizyon işi, haklı olarak biraz garanti bakıyorlar.

Ama sağ olsun Çağatay Tosun, “Bu kız bunu oynayabilir” dedi.

- Kendinizi drama yakıştırdınız mı?

Tiyatroda oynamıştım. ‘Ben her zaman dramda daha iyiyim ve bunu göstermem lazım’ diyordum. Baktığım zaman çok beğenen de var, “Biz seni öyle seviyorduk” diyen de. Benim derdim onu kırmaktı zaten. Dram oynarken daha iyi hissediyorum. Kendimi hep dramda hayal etmiştim ve oldu. Komedi oynarken de hep güçlü kadınları oynattılar, hiçbir zaman saf ve ezik kızı oynamadım.

Bakalım bundan sonra ne olacak? Kötü, iyi, acılı kadın gibi bir ayrımım yok. Her yönümü görebilsinler istiyorum. Aslında dert anlatmak istiyorum. Bana hiç masum kızı oynatmadılar mesela, onu merak ediyorum. Ama bu gözlerle masum kız nasıl olur bilemiyorum...

- Gözlerinize takıntılı mısınız?

Resim olarak masum durmuyorum sanırım. Benim para kazandığım yer gözlerim ama bir taraftan da handikap oluyor. İfademi etkilediği için risk almak istemiyorlar. Daha sivri, kendini gösteren roller geliyor. Takıntım ondan yoksa gözlerimi çok seviyorum, öyle fark edildim. Yaptığım işi de beğendiler ama tip olarak gözlerim beni farklı kıldı.

- Dizide eşi tarafından aldatılan hırçın bir kadını canlandırıyorsunuz. Rol zorluyor mu?

Sude’nin hırçınlığı da o yüzden... İlgisizlikten hastalığa dönüşmüş bir hikayesi var. O yüzden Sude’yi çok seviyorum, salt kötülük yapmıyor. Hep bir sebebi var, onları da oynamak çok keyifli oluyor, zor gelmiyor.

Bu proje benim için dönüm noktası oldu. Geçen bir senaristle karşılaştım, “Adını Sude için duyduğumuzda iyi oyuncu ama olmaz bu kızdan demiştik. Yürekten tebrik ederim” dedi ve çok mutlu oldum. Bunu kanıtladıysam diğerlerini de yapabilirim.

- Dokuz yıldır bu sektörde olduğunuzdan bahsettiniz.  Neler öğretti?

Çok zormuş. İstanbul’a zor olacağını bilerek, çok korkarak gelmiştim. O yüzden biraz duvarlı ve hazırlıklıydım. Bir sürü egonun, hırsın, yalanın olduğu bir piyasa... Tabii güzellikleri de var; bir sürü insan tanıyorsun, bir sürü fırsat geçiyor eline. Ama güvenmeminin burası için sağlıklı olduğunu öğretti. Hep temkinli yaklaşmak gerekiyormuş. Gerçek arkadaş edinmenin çok önemli bir faktör olduğunu anladım. Bir de şunu öğretti; özgür değilsin!

‘Takıntılı biriyim’

- ‘Acı Aşk’ ekibini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hüseyin abi (Avni Danyal), Neriman abla (Uğur)...  Bu projede onlarla çalışmaktan çok mutluyum. Sette negatif enerji yok, herkes işini yapıyor. Evet, acılar, entrikalar ve gözyaşı anlatıyoruz ama arkada çok gülüyoruz, eğleniyoruz. Şimdi Burak (Yamantürk) geldi, o da kompleksiz, tatlı biri... Çabuk adapte oldu. Bu yaz tatilini beraber geçirdik, o süre boyunca “Birlikte bir projede oynasak keşke” demiştik. O kadar istedik ki, oldu. Tanıdığın, güvendiğin biriyle oynamanın keyfi de başka oluyor. En yakın arkadaşımın (Özge Özpirinçci) erkek arkadaşıyla dizide partner olma durumu da değişik...

- Setten arta kalan zamanlarda neler yapıyorsunuz?

Duruyorum (gülüyor). Çok konuşuyorum kendi kendime, kafamda hep bir şeyler dönüyor. Dünü tartıyorum, yarını planlıyorum... Çok fazla düşünen bir insanım. Takıntılıyım, mükemmeliyetçiyim. Role takıyorum, kıyafete takıyorum, makyaja takıyorum... Fazla düşündüğüm için boş olduğum anda sadece durmak istiyorum. Onun dışında da okuyorum, bir şeyler dinliyorum, film izliyorum. ‘Çok asosyal oldun, arkadaşların sana darılacak’ dediğim noktada da onlarla görüşüyorum.

‘Kaan en güvenli alanım’

- Kaan Taşaner’e aşkınızı nasıl anlatırsınız?

Bazı çocukların hayali arkadaşları vardır, salt güvenebildiği, kendini bıraktığı. Kaan da sanki benim hayali arkadaşım, çocukluğumdan beri onunla konuşmuşum gibi. Hep hayatımdaymış gibi. En güvenli alanım benim, o yüzden de çok huzurluyum. İlk defa böyle hissediyorum.

- Evlilik planları yapıyor musunuz?

Hiç yapmıyoruz. Çok iyiyiz şu an. 2.5 yıl oldu, ailelerimiz iyi, herkes birbirini seviyor. Çok mutluyuz.
Konular Röportaj