Eda Taşpınar: 'Planlayarak ikoncan olmadım'
'Tweety by Eda Taşpınar' projesiyle gençleri 70 yaşındaki sevimli civcivle buluşturan Eda Taşpınar, "Sürprizli biriyim, planlayarak yaşamam" diyor.
- ’Moda ikonu’ denince sokaktaki insanın aklına ilk siz
geliyorsunuz. Ve şimdi ikonik bir kahraman Tweety ile yan
yanasınız. Üstelik dünyada Britney Spears gibi isimler Tweety için
tasarımlar yaptı. Tweety ve siz nasıl yan yana
geldiniz?
Lisans A.Ş. buluşturdu beni Warner Bros’la
ve üç senelik bir anlaşma yaptık. Tweety’nin her türlü ürününü
tasarlayacağım. Çantayla başladık. Tweety, ikonik bir karakter
çünkü birçok unsuru bir araya getiriyor. Muzip; muzır ama bunun
yanı sıra çok düşünceli ve duygusal; çılgın ama bir o kadar da
oturaklı. Karakterinde birçok farklı özellik olduğu için ölümsüz
bir ikon haline gelmiş. Tweety’yi, şeklini değiştirmeden ufak
dokunuşlarla daha genç, daha modernize bir hale sokmaya çalıştım.
Biraz Eda Taşpınar ruhu, biraz Tweety çılgınlığı bir araya geldi ve
çok hoş bir koleksiyon oluştu.
- Sizi ’ikoncan’ olarak tanıdık ama aslında bir
tasarımcısınız...
London College of Fashion ve Saint Martins College’da tasarım,
styling ve fotoğrafçılık eğitimi aldım. Birçok marka için tasarım
yaptım ve her proje bir yenisini doğuruyor.
Tweety hakikaten büyük bir proje; gurur verici. Ancak Tweety için
tasarım yapmak kolay değil. Herkesin isteklerine cevap vermek zor.
Tasarım harikası bir ürün yaparsanız alıcısı olmaz. Daha
kullanışlı, genel beğeniye yönelik çalışırsanız daha başarılı
olursunuz, biz de bunun için çabaladık. Çok çalıştık ama değdi.
- Tweety’nin çocukluğunuzda özel bir yeri var
mıydı?
Onun yeri çocukluğumdan beri hep ayrıdır. Kendimi ne zaman kötü
hissetsem annemin, ben çocukken hazırladığı Tweety çizimleri olan
defterime bakarım. Hep bir bağım vardı onunla, şimdi daha da
kuvvetli.
- Sizi her gün farklı bir tarzda görüyoruz. Tarzınız
tarzsızlık mı?
Etrafına göre değil, ruh haline göre giyinen biriyim. Ruh halim de
yaşam tarzıma göre değişiyor. Sürekli aynı şeyi giyiyor olmak, bir
stil göstergesi değil. Bana sorarsanız sıkıcı. İnsan giyimiyle
ruhunu beslemeli. Bir gün kendimi elegan hissediyorum, diğer gün
sportif... Bence doğru olan bu. Zira giyim, insanın kendini dışa
vurum şekli. Yeni tarzlar denemekten de çekinmemeli.
- Türk insanı yeni tarzları denemekten çekinir
mi?
Bizde biraz ’el alem ne der’ endişesi var. Ancak onu da gençler
kıracak. Tweety projesi için gençleri çok yakından takip ettim ve
gördüm ki onlar çok cesur. Evet, toplum baskısı var; onu kabul
ediyor ve yadırgamıyorum. Ama nasıl mutluysanız öyle
giyinmelisiniz.
ÇOCUKKEN DE ACAYİP GİYİNİRDİM
- Stilinizdeki fklılığı,esaretiniz sayesinde kabul
ettirdiniz. Sizin cesaretiniz nereden geliyor?
Çok, başına buyruk bir çocuktum. Yaramazlık yapmamam karşılığında,
her hafta, çizdiğim bir ayakkabı yaptırılırdı. Çocukluk
fotoğraflarıma bakıyorum da acayip kıyafetler giyermişim. Çok
mutluydum. Hayata bir kere geliyoruz, ’Ne derler’ deyip yaşamak çok
yanlış. Mevlana’nın bir sözü vardır ’Kurtlar, Ay’a bakarak ulurlar,
Ay yoluna devam eder.’
- Siz ’ikon’ olarak tanındınız ama sonra eğitimini
aldığınız mesleğe yöneldiniz...
Bir strateji üstünde
yürümedim. Planları olan biri değilim. Plan yapmak saçma çünkü
hayat seni başka yöne itiyor.
- Sizin yolunuzdan giden rakipleriniz
çıktı...
Herkes birilerine hitap edebilir; kim, ne yapmak istiyorsa
yapsın.
- Asla giymem dediğiniz ne var?
Artık asla demiyorum, her şeyi giyiyorum. Asla dediğim her şeyi
sonra severek giydim.
- Kombin sırlarınızı herkes merak ediyor. Nedir sizin
sırlarınız?
Araştırma yapmak, trendleri ve insanları takip etmek gerek. Bir de
içinizden nasıl geliyorsa öyle yapmalısınız. Biri bir şey derse,
der! Benim sırrıma gelince... Sürpriz dolu olmak sanırım. Yarın ne
olacağını bilmediğiniz bir şeyi takip etmek daha heyecanlı.
- Çok zaman harcıyor musunuz ayna
karşısında?
Denerim, kendimi kötü hissedersem çıkarırım. Bazen benim de
saatlerce ayna karşısında giy-çıkar yaptığım oluyor, her kadının
olduğu gibi. ’Hiçbir şeyim yokmuş’
diyorum. Ne ayıp şey; tabii ki var.
- Nasıl bir gardırobunuz var?
Arkadaşlarım çok beğeniyor. Çok mu büyük bilmiyorum ama yeterince
büyük. Gerektiği kadar.
TORUNLARIMA SAKLIYORUM
- Giymediklerinizi ne yapıyorsunuz?
Babamın fabrikasındaki depoya gönderiyorum. Çocuklarıma,
torunlarıma kalacak eşyalarımı saklıyorum. Kazak tarzı giysileri de
ihtiyacı olanlara veriyorum.
- Alışverişe ne kadar bütçe ayırıyorsunuz? Nereden
alışveriş yapıyorsunuz?
Bazen hiç harcamadığım zamanlar oluyor. Bu, kadınların ruhsal
haliyle ilgili. Daha çok yurtdışından alışveriş yapıyorum çünkü
saatlerce yürüyebiliyorsunuz.
- Mutsuzken alışveriş yapmanın yanlış olduğunu öğrendik
artık; peki, arkadaşlardan fikir almak doğru mu?
Mutsuzken alışveriş yapmamak gerek evet ama arkadaşlara sormak da
yanlış. Etkisinde kalırsınız ve istemediğiniz şey alırsınız. Hep
tek başıma çıkıyorum alışverişe çünkü ne istediğimi biliyorum.
Aslında her kadın ne istediğini bilir.
- Birkaç tüyo verir misiniz?
Her zaman kullanabileceğiniz, stilinize uygun parçaları
seçerseniz, daha az yatırım yapmış olursunuz. Paraya kıyıp bacağı
güzel gösteren bir-iki güzel ayakkabı hayat kurtarır. Jean’le de
giyersiniz, şık bir elbiseyle de. Kadını en güzel, aksesuar
gösterir. Ayakkabı ve çanta önemli. Pazardan aldığınız giysilerin
altına şık bir ayakkabı ve güzel bir çantayla hoş bir kombin
yapabilirsiniz.
- Sizin ikonlarınız kimler?
Benim de takip ettiğim kişiler var. Daphne Guinness’i çok
beğeniyorum; ’haute couture kraliçesi’.
Israrla güneşlenmek salakça
- Haftanın 4-5 günü sporcu gibi antrenman yapıyorum. Herkesin vücuduna bakması lazım zira bu beden bize ödünç verildi. Yürümek bedava. Amerika’da adam sabah 06.00’da kalkıyor, sporunu yapıyor ve işe gidiyor. Sporu önce sağlık için sonra görünüş için yapmak gerek. Zayıflıktan bahsetmiyorum; fit olmak, zayıf olmak demek değil. Herkes zayıf ama altı boş.
- İçki ve sigara kullanmıyorum. En kötü alışkanlığım güneş. Onu da azaltmaya başladım. Eskiden solaryuma giriyordum, son 4-5 senedir girmiyorum. Yazın da daha az güneşlenmeye çalışıyorum. Herkes bağırıyor güneş yaşlandırıyor diye, ısrarla güneşte yatmak salakça olur.
- Erkek arkadaşıma giysileri konusunda fikir veririm; bazen dinler, bazen dinlemez.
Zarafet ölmez yine dirilir
- Yves Saint Laurent’in tasarım koordinatörü geçen
haftalarda ’Zarafet ölüyor’ dedi. Sizce ölüyor mu?
Günümüz modasında, biraz kargaşa var. 60’lar, 70’ler ve 80’lerin
bir tarzı, tanımlayacak bir modası var. Günümüzdeyse bu dönemi
tanımlayacak bir şey yok, çünkü her şey yapıldı. Kıyafete bakmak
güzel ama içindeki insanı göremiyorsunuz, bu yanlış. Zarafetin
kaybolmasından kasıt da bu, giysiyi göstermektense ruh halini
görebilmek. Zarafet ölmez, dirilir bir şekilde.
Aysun Öz Kaşi