Ekranın özlenen isminden özel açıklamalar

Hem köşe yazarlığı hem de Love My Body markası için tasarımlar yapmaya başlayan Gül Gölge Saygı, Women’s Health’in sorularını yanıtladı.

Ekranın özlenen isminden özel açıklamalar
* Mutlu aile hayatı deyince ilk akla gelen isimlerdensin, nedir sırrın?

- Her ilişkinin dinamiği farklı oluyor. Önemli olan iki insanın her şeyden önce birbirini sevmesi ve sayması diye düşünüyorum. Paylaşacak ne kadar çok şey varsa, ilişkinin dinamiği de o kadar yerinde oluyor. Çok büyük bir sırrı yok. Karşındaki insanın kalitesi, tarzı ve hayata bakış açısı çok önemli. Aşk ve sevgi bittiğinde evlilik biter zaten. Ama tabii destekleyen şeyler oluyor, insanın hayatına çocuk girdiği zaman daha farklı ve daha kuvvetli hâle geliyor her şey.

* Anne olmayı nasıl tarif edersin? Çocuklarına en çok neyi öğütlüyorsun?

- Hep söyledikleri gibi, anne olmak yaşanmadan anlaşılacak bir şey değil. Hayat çok başka oluyor. Onlardan önce ben ne yapıyordum, nasıl yaşıyordum hiç bilmiyorum, hayatımızın odağı tamamen onlar. Öğütlere gelince... Çocuklarıma “mış gibi” yaşayan insanlardan olmamalarını öğütlüyorum. Kendileriyle mutlu olmayı öğrenmelerini isterim.

* Ali ve Emir’den sonra üçüncü çocuğu da düşünüyor musun?

- Bazen düşünüyoruz, bazen konuşuyoruz. Plan yapmıyoruz. Olursa olur, geleceği varsa gelir.

AĞIR EGZERSİZ YÜZÜNDEN DİZİMİ SAKATLADIM

* Sağlıklı yaşamak için nelere dikkat ediyorsun? Diyet uyguluyor musun ya da yeme içme konusunda öncelikli tercihlerin var mı?


- Öncelikle hayata çok pozitif bakıyorum ben, bunun her şeye yansıyacağını düşünüyorum. Hep iyi tarafından görmeye çalışıyorum her şeyi. Bunun beni beslediğini düşünüyorum. Onun dışında doğal beslenme taraftarıyım. Meyveleri normal tüketip çiğ sebze suyu içmek çok faydalı, iki senedir bunu uyguluyorum. Çocuklarıma da acı olmayan sebze sularından veriyorum. Ayrıca bazı besinlerden alamadığım vitaminleri takviyelerden alıyorum. Bazen D Vitamini kürü yapıyor, antioksidan ve E Vitamini kullanıyorum. Ama bunları kürler hâlinde yapmaya özen gösteriyorum, bir anda hepsini almıyorum yani...

* Güzellik ve kişisel bakımın için neler yaparsın?

- Her ay değil ama dört, beş ayda bir keseye gidiyorum. Çok düzenli cilt bakımı yaptırmam. Ancak yüzümde makyajım olsun veya olmasın mutlaka mineralli sularla yüzümü temizleyip öyle yatarım. Çok fazla nemlendiriciye alıştırmamaya çalışıyorum cildimi. Arada bir sürmüyorum ki cildim kendi yağını üretsin, doğal olarak nemlensin. Kullandığım kremlerimi de genellikle değiştiriyorum.

ATTAN DÜŞMESEM MİLLİ BİNİCİ OLABİLİRDİM

* Ne sıklıkta egzersiz yapıyorsun ve hangi egzersizleri tercih ediyorsun?


- Dönem dönem değişiyor, geçen yıl haftada beş gün çok ağır egzersizler yaptım ve dizimi sakatladım. Çok fazla kardiyo yaptığım bir dönemdi. Dizime yüklendim ve dizim sakatlandı. Her şeyin fazlası zarar! Binicilik yapıyorum; sadece spor olsun diye değil, çok sevdiğim için. Çok da faydasını görüyorum. Hem çok güzel ter atıyorsun, hem iç bacak, dış bacak, kalça, her yer çalışıyor. Şu anda haftada iki gün kardiyo, bir gün ağırlık egzersizleri yapmaya özen gösteriyorum.

* Atlara olan tutku ne zaman ve nasıl başladı?

- İlkokuldan beri at biniyorum ben... İzmir’deyken Buca Atlı Spor Kulübü’nde başladım. Lise zamanlarımda ise at sahibi oldum. Ardından çok ciddi bir kaza geçirdim, düştüm ve sakatlandım. Öyle olmasaydı milli binici bile olabilirdim, o kadar ciddi çalışıyordum. Şimdi çocuklarım da atları çok seviyor. Ben binerken onlar çevrede geziniyor. Atla oynuyorlar, şeker veriyorlar, ahıra girip tımar ediyorlar.

* Çok zayıf olmayı sevmediğini söylüyorsun, oysa pek çok kadın bunun tersini düşünür. Bu konuda neler söylersin?

- Ben kendi fikrimi söylüyorum. Bazı kadınlara yakışabilir ama ben çok zayıf olduğumda kendimi beğenmiyorum. Herkesin bir ideal kilosu var. Bunun için kendini çok hırpalamaya, yormaya gerek yok diye düşünüyorum. Hayatta hiçbir şeyi çok abartmamak gerek. Güzelliği, egzersizi de çok fazla kafaya takmamalı... Zaten rahatlamak, dinç hissetmek için egzersiz yaparsan onun karşılığını mutlaka alırsın. Fiziki şeylerin, hayatının çok ön planında olmamasına özen göstermek gerek diye düşünüyorum.

KİLO ALDIĞIM DÖNEMDE SİYAHLARA BÜRÜNMEDİM

* Büyük beden kadınlara özel bir koleksiyon hazırladın, bu proje nasıl doğdu? Koleksiyonu hazırlarken nelere dikkat ettin?


- Aslında o biraz yanlış anlaşıldı. Love My Body markası beden aralığı geniş bir marka; 38’den 44 bedene kadar bir sürü seçenek var. Ben kilo aldığım dönemde siyahlara bürünmedim. Ve insanların da böyle düşünmemesi gerektiğine inanıyorum. Marka benden bir koleksiyon yapmamı istedi, sonunda tüm bedenlere hitap eden bir koleksiyon ortaya çıktı. Hatta o kadar beğenildi ki 34-36 beden istekleri bile gelmeye başladı. 42 bedenden sonrakilerde koleksiyona ufak tefek ayrıntılar koyarak daha şık hale getirdik.

ARTIK TATİL ZAMANIM GELDİ

* Önümüzdeki dönemde yeni projelerin var mı?


- Şu an bir köşe yazıyorum, Love My Body İlkbahar/Yaz Koleksiyonu’nu da yeni bitirdim. Artık tatil zamanı benim için. Çocuklarımızla yapacağımız tatili planlamaya çalışıyoruz. Bu arada önümüzdeki dönem yeni bir program yapabilirim belki... Uzun zamandan sonra ilk kez heyecanlandığım bir proje var. 
Konular Röportaj