Elvis yaşasaydı 80 yaşında olacaktı!..

Saçı, dansı, gitarını asışı, mikrofonu tutuşu, jest ve mimikleriyle rock’n’roll dediğimizde gözümüzün önüne gelen ilk sima. . Krallar gibi yaşadı, öldüğünde krallar gibi uğurlandı. Hatta öldüğüne inanılmadı, 38 yıl geçti hâlâ da bu dünyadan ayrılmadığına inananlar mevcut!

Elvis yaşasaydı 80 yaşında olacaktı!..
Akşam'dan Egemen Limoncuoğlu'nun yazısı...

Gününün en kalburüstü bestecileri, söz yazarları şarkılarını onun emrine amade etti. En iyi stüdyo müzisyenleri, en iyi orkestralar onun arkasında çaldı. Plak şirketlerini zengin etti, Las Vegas’ın sembollerinden biri haline geldi. Filmleri gişe yaptı, şarkıları onun sesinden başkasına hep bir ‘eh işte’ yakıştı. Söyledikleriyle, söylemedikleriyle, açık ettikleri ve etmedikleriyle, kendine kurduğu krallğın kapalı kapıları ardında olanlarla ve olduğuna inanılanlarıyla tarih kitaplarının sayfalarından aşina olduğumuz o görkemli hayatların bir benzerini yaşadı.

8 Ocak Elvis Presley’in doğum günüydü, ‘Kral’ 80 yaşında. Kral’ı bu kez de hayatında yeri yadsınamayacak üç insan üzerinden hatırlayalım istedik; ikiz kardeşi, annesi ve menajeri.

İKİZ KARDEŞ

1935’in 8 Ocak’ında Mississippi eyalatinin Tupelo şehrinde 35 dakika arayla iki kardeş dünyaya gelir. Anne Gladys ve baba Vernon’un ikiz çocuklara sahip olma mutlulukları ne yazık ki çok kısa sürer. İkizlerin 35 dakika erkencisi Jesse Garon maalesef ölü doğmuştur. Neyse ki diğeri sağlıklıdır, adını Elvis Aaron koyarlar. Kral’ın hayatında doğumunda ayrılmak zorunda kaldığı ikiz kardeşi her daim yâd eder. Yakınlarına çocukluğunda geceleri uyumadan önce Jesse’yi gördüğünü, onunla konuştuğunu anlatır. Anne babası inançlı kimselerdir, Elvis de çok küçük yaştan itibaren kiliseye götürülür. Bunu da etkisiyle kardeşiyle arasında İncil'de anlatılanlara andıran bir kardeş çekişmesi olup olmadığını düşünmeye kadar vardırır işi. Ölümünden kısa bir süre önce bir rüya gördüğünü anlatır yakın çevresine, iki kardeş sahnede olduklarını görmüştür. Henüz çocuk denecek yaştalardır. Bir örnek giyinmiş, ellerinde gitarları büyük bir kalabalığa birlikte şarkı söylemektedirler. rüyasını anlatmayı şöyle bitirir: “Sesi benimkinden çok daha iyiydi”

ANNE GLADYS

Doğumda yaşanan kayıp, ailesiyle Elvis’in arasında çok sıkı bağlar oluşmasına vesile olur. Özellikle de annesiyle. Gayet iyi bilenen bir kısmıdır Elvis’in hayatının kaydettiği ilk şarkılar annesine hediye edilmek üzere söylenmiştir. 13 yaşındayken yıllar içinde kendi adıyla birlikte anılacak Amerikan kentlerinden biri haline gelecek Memphis’e taşınır aile. Tupelo’da bir talihsiz hapse düşüş (baba Vernon bir yıl kadar hapiste yatar), bir büyük fırtına atlatırlar. Daha iyi bir hayat umuduyla taşındıkları Memphis’te okur liseyi. Müzik dersinden zayıf not aldığı hep anlatılagelmiştir. Müzik öğretmeni şarkı söyleyişi pek beğenmez genç Elvis’in. Memphis, Sun Records’un da bulunduğu yerdir. Stüdyo ve plak şirketi olarak faaliyet gösteren Sun’ın kapısını bir gün o da çalar. 4 dolar karşılığında iki şarkı kaydeder stüdyoda ‘My Happiness’ ve ‘That’s When Your Heartaches Begin’. Annesine hediye etmek üzere söyler şarkıları ama bir niyeti de stüdyo tarafından keşfedilmektir. Sun Records önemlidir, zira Roy Orbison’ın, Jerry Lee Lewis’in, Johnny Cash’in de yolu buradan geçmiştir. Nihayet 1954’te Sun Records’un sahibi Sam Phillips genç Elvis’e güvenir. Bir yüzünde ‘That’s All Right’ (şarkının tam adı ‘That’s All Right, Mama’ olarak da geçer) diğer yüzünde ‘Blue Moon of Kentucky’ın yer aldığı ilk 45 devir plağını kaydeder. Plak 20 bin satar, henüz ülke çapında değilse de eyalet sınırları dahilinde ‘bir yıldız doğmuştur’. Birkaç yıl içinde bugün onu ışıltılı harflerle müzik tarihine kazıyan gelişmelerin hepsi teker teker gerçekleşir.

Lakin anne Gladys pek azına şahit olabilir, 1958 yılında hayata veda eder.

ALBAY TOM PARKER

Elvis için neredeyse ikinci bir babadır Hollanda göçmeni Tom Parker ya da gerçek adıyla Andreas Cornelis van Kuijk. Kanunun içinde mi dışında mı olduğu her daim müphem bir şahsiyet olarak Kral’ın kariyerinin başından sonuna kadar ‘en iyi yardımcı erkek oyuncu’ rolündedir. 1940’larda Hank Snow, June Carter gibi country yıldızlarının menajerliğini yaparak geçiren Albay, Elvis’le de bir konser vesilesiyle tanışır. 1955’te bir sözleşme yapar geleceğinin ne kadar parlak olduğunu anında fark ettiği Elvis’le. Bir daha da ölümüne dek menajerliğini bırakmaz. Albay lakabı Amerika’ya göç ettikten sonra orduya yazılıp yükselişi, ardından da ordudan atılışının yadigarıdır. Elvis’in kariyerinin ve hayatının tüm adımlarında öyle ya da böyle onun kararları yönlendiricidir. Priscilla ile evlenişi, Hollywood’la ilişkileri (Albay’ı oyunculuk kariyeri için bir engel olarak görür Elvis), Kral’ın Memphis Mafia olarak adlandırılan yakın çevresinde olan bitenler... Hepsi Albay’ın standartın birkaç katı yüzde alarak yürüttüğü menajerlik hizmetlerinin parçasıdır.

HİÇ DÜNYA TURNESİNE ÇIKMADI

Elvis, hiç dünya turnesine çıkmaz. ABD sınırları dışında sadece 5 konser verir. 5 konser de Kanada’da gerçekleşir. 1977’de bir Avrupa turnesi planladığı söylenir. Ama ömrü bu planı gerçekleştirmeye yetmez.

Hayatının bir döneminde, iki yıl kadar süreyle sadece köfte, patates püresi ve domates ile beslendiği söylenir. Alamet-i farikası haline gelen işlemeli tulumlarından bazılarının ağırlığı 13-14 kiloyu bulmaktadır.

Karatede siyah kuşak sahibidir. Gelin görün ki karateyle ilgili bir de ‘kötü’ anısı vardır. Eşi Priscilla’nın karate hocasıyla ilişkisi olduğunu öğrenir. Sinirlenir, rivayete göre yanından ayrılmayan ve ‘Memphis Mafyası’ olarak adlandırılan tayfasından karate hocasının ‘ortadan kaldırılmasını’ ister. Ertesi sabah hocanın biletinin ne kadara kesilebileceğine dair bilgilerle huzuruna çıkarlar, Elvis’se çoktan vazgeçmiştir bu isteğinden.

BİSİKLET İSTEMİŞTİ AMA…

Sahneye ilk kez bir ‘kovboy şarkısı’ (‘Old Shep’) söylemek üzere 10 yaşındayken çıkar. Şarkıya uygun kostümünü giymiş, yeteneğini göstemeye can atmaktadır. Mikrofona boyunun yetişmediğini umursamaz bile. Sonuç? Yarışmayı ve ödül olarak takdim edilen 5 doları o kazanır. 
İlk gitarı 11 yaşındayken hediye edilir. Aslında bir bisiklet istemektedir. Ama ailesinin ekonomik durumu gitara elvermiştir.

Temmuz 1954’te Memhis’te ilk konserlerinden birini verir Elvis. Öyle heyecanlıdır ki sahnede bacaklarının titremesine engel olamaz. O akşamın havasına hiç uygun biri kostüm seçmemiş olmasının da bunda etkisi büyüktür. Her neyse, kostüm ya da yaz gecesi serinliği, sebep ne olursa olsun Elvis’in o meşhur dansını, o akşam sahne önünden o titrek hareketleri çlgınca
alkışlayan genç kızlara borçluyuz. Hayatı boyunca 600 şarkı kaydeder. Farklı versiyonlar, alternatif ve korsan kayıtlarla birlikte bu sayı 1200’ü bulur. Ama bu şarkılardan hiçbirinin bestecisi Elvis değildir.

OLDUKÇA DA CÖMERTTİ

Cadillac’lar Lincoln’ler, altın kaplamalı limuzinler, eşine dostuna ve hatta hiç tanımadığı insanlara hediye ettiği çeşitli otomobiller. Liste uzun, Kral’ın otomobilleri hayranları için başlı başına bir ilgi alanı. 

1970’in son günlerinde Beyaz Saray’da Başkan Nixon huzuruna çıkar Elvis. Vatanperverliğinden ve hippi kültüründen duyduğu rahatsızlığı dile getirir. Hatta uyuşturucu ve tehlike kimyasallarla mücadelede devletten resmi bir görev ister. Hayatının ilerleyen yıllarında reçeteli – reçetesiz ilaçlarla başı dertten kurtulmayan Kral için ilginç, onu severek müziğe başlayan ve bugün efsane olarak andığımız pek çok ‘hippi’ için de büyük hayal kırıklığıdır.
Konular Müzik