Emin Çölaşan yazdı: "Evlendirme (!) rezaleti için Diyanet ne diyor?"

"...Manken özentileri, cicili bicili kadınlar, kadın peşinde koşan zamparalar ve ekranda onlarla birlikte boy gösteren, ancak neyin ne olduğunu bilmeyen, iyi niyetli saf vatandaşlar."

Emin Çölaşan yazdı: "Evlendirme (!) rezaleti için Diyanet ne diyor?"
Sözcü Gazetesi'nden Emin Çölaşan'ın yazısı...

Sevgili okurlarım, adına evlendirme rezaleti denilen hokkabazlıkları burada defalarca yazdığımı anımsayacaksınız.

Türk yayıncılığında böyle bir rezalet, skandal ve duyarsızlık az bulunur.

Yaklaşık saat 16'da başlayan bu programları her gün fırsat buldukça izliyorum.

İzledikçe utanıyorum.

İzlediğim üç program var. Sunucuları, Show'da Seda Sayan, atv'de Esra Erol ve Star'da Zuhal Topal.

Üçü de birbirinin kopyası.

Programa getirilen ve bir bölümü eleman temin eden cast ajanslarından sağlanan sekinci sınıf pavyon şarkıcıları, manken özentileri, cicili bicili kadınlar, kadın peşinde koşan zamparalar ve ekranda onlarla birlikte boy gösteren, ancak neyin ne olduğunu bilmeyen, iyi niyetli saf vatandaşlar.

Bu yazdıklarım konusunda onları tenzih ederim.

Basında yer alan haberlere göre bu sunucu kadınların günlük geliri 60 ile 100 bin lira arasında.

Dikkat ediniz, aylık veya yıllık falan değil günlük gelir!

* * *
Ekranda suratınızı göstermek için en kolay ve ucuz yol bu programlardan birine katılmak. Çok avantalı bir iş! Hele ağzınız laf yapıyorsa, biraz da uçuk ve küfürbaz iseniz programa devam edip tiyatroda rol kapmayı başarıyorsunuz.

Programların her dakikası önceden düzenlenen senaryolara göre ayarlanıyor. Senaryoyu profesyonel ekipler düzenliyor.

Kim kime ne zaman aşık olacak, kim kimle nasıl kavga edecek!..

Yutturmaca ağlama ve feryat sahneleri düzenleniyor.

Her şey şike ve danışıklı dövüş.

Zaten işin temeli, programa katılanların kapışmasına ve birbirleriyle kavga etmesine, bitmez tükenmez vıcık vıcık aşk pazarlıklarına dayanıyor.

Bunları hiç utanmadan hem katılan saf vatandaşlara, hem de izleyicilere yutturuyorlar.

Herkes birbirine küfrediyor, küfürler ve hakaretler sessize alınıp sansür ediliyor. İş bazen yumruklaşmaya varıyor, dışarıda birbirlerinin araçlarına saldırıp tahrip ediyorlar.

* * *
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından dün bu rezil programlar konusunda bir hutbe yayınlandı ve cuma namazında Türkiye'nin bütün camilerinde, hem de isim vererek okundu:

“…Aile kurumunun günümüzde nice tehlikelere maruz kaldığı bir gerçektir. Bazı yayınlarda aile mahremiyetinin çiğnenmesi ve nikahsız birlikteliklerin özendirilmesi, aile anlayışı ve yaşantımızda büyük tahriplere yol açmaktadır.

Evlendirme adı altında yapılan programlarda ise aileye yönelik değerlerin istismar edilmesi ve ayaklar altına alınmasıyla aile müessesesi itibarsızlaştırılmaktadır…”


Kesinlikle doğru bir tespit. Altına imzamı atıyorum.

* * *

Bu utanç verici programlara katılanları ve oynanan oyunları görüyorum, içim sıkılıyor.

– Ağzı laf yapan, ya da işi gücü olmayanlar aylarca programda kalıyor ve üstelik program yönetimleri tarafından maaşa bağlanıyor. Katılanların çoğu otellerde ağırlanıyor. Örneğin başı bağlı, o adamdan bu adama koşturan işveli civelek Müslüman (!) kız için İstanbul Acarkent'te kiralık ev tutuluyor ve tutucu kesimden müşteri çekmesi sağlanıyor. Saf vatandaşlar da, onun gibi paralı askerlerin günün birinde evleneceğini zannediyor.

– Katılan erkeklerin bir bölümü kaşlarını aldırıp gözlerine sürme çekiyor. Az sayıda bazıları eşcinsel davranışlar sergiliyor. Kızlar botokslu, cicili bicili, çoğu küfürbaz. Sunucuların bütün amacı kavga çıkarıp programı renklendirmek.

– Aynı anda iki veya üç erkeği idare edip her birine yeşil ışık yakan genç kızlar. Programda tanıştığı kızı yatağa atma planları kuran genç oğlanlar.

– Aday olarak gelen bazı zavallılara sunucular tarafından soytarı muamelesi yapılması.

– İnsanların, özellikle de programlarda boy gösteren gençlerin böylesine onursuz olması aklın almayacağı bir husus. (Bunlar referandumda oy verecek.)

* * *
Şimdi bu programların üçünde de yeni bir moda çıktı:

Roman (çingene) kızlarını evlendirme numarasıyla ekrana taşıyıp onlara her saat göbek attırmak ve bu yolla müşteri çekmek.

Şu anda her üç kanalda da baş rolde Roman kızları var. Kıvırtıyorlar, göbek atıyorlar, başkalarıyla atışmaya giriyorlar.

Hepsi profesyonel. Hepsi de maaşa bağlanmış durumda. Diğerleri gibi onların da evlenmeyle falan uzaktan yakından ilgisi yok.

Zaten katılımcıların hemen hiçbiri, birkaç saf vatandaş hariç oraya evlenmek için gelmiyor.

Özel yaşamı sorunlu olanlar gelip şöhret peşinde (!) koşuyor. Hepsinin amacı dizilerde falan bir figüranlık kapmak.

Zira yüzünü ekranda göstermenin en kolay ve ucuz yolu bu düzmece programlara katılıp senaryoda kendilerine verilen rolü oynamak ve mümkünse maaşa bağlanmak.

Hele soytarılık görevini iyi yapıp göze girmeyi başaranlar…

Hem bu programlara katılanlar, hem de izleyiciler açısından bakıldığında ortaya her açıdan bir felaket tablosu çıkıyor.

* * *
Sevgili okurlarım, başımızda güya “Muhafazakâr (!)” bir iktidar var.

Yani manevi değerlere bağlı, aile kavramına değer veren ve saygı gösteren bir iktidar.

Oysa bu programlarda bütün manevi değerlerle birlikte aile kavramı da yok ediliyor.

AKP'nin RTÜK'ü bu rezalete yıllardan beri göz yumuyor. Yazıyoruz, söylüyoruz, uyarıyoruz, on binlerce şikayet geldiği halde RTÜK ses vermiyor.

Hükümetten tık yok.

Peki niçin?

Show, atv, Star… Bu üç kanal da iktidar yandaşı.

Onlara dokunanın eli yanar.

Onlar ve üç sunucu kadın korkunç paralar kazansın diye bu olanlar görmezden geliniyor.

Şimdi Diyanet iyi bir iş yaptı, bu programları açıkça suçladı…

Bakalım iktidarın bu sefer aklı başına gelir de ...

SÖZCÜ'DEN EMİN ÇÖLAŞAN'IN YAZISININ TAMAMINI BURAYA TIKLAYARAK OKUYABİLİRSİNİZ...