Emre Atabay hayallerini ve özel hayatını anlattı

Başarılı müzisyen Emre Atabay ile müziği, hayallerini ve projelerini konuştuk.

Emre Atabay hayallerini ve özel hayatını anlattı
Sözcü'den İmge Balık'ın röportajı...

HEDEFLERİM ÇOK NET

İsminizi geçen yıl ‘Yok Sana' single'ınız ile duyduk ama müzik yolculuğunun daha öncesi de var… Hikaye nasıl başladı?


13 yaşımda ilk gitarımı aldım. O günden itibaren hedeflerim çok netti; Berklee'ye gitme hayalim vardı. Dolayısıyla erkenden karar verip Pera Güzel Sanatlar Lisesi’ne girdim. Okulun ilk modern jazz/funk orkestrasını kurmuştuk. Ardından Atina'da Berklee'nin sınavına girdim ve orada Music Synthesis bölümünde 4 yıllık eğitimimi tamamladıktan sonra New York'a taşındım, burada da 6 yıl yaşadım. Bu süre içerisinde birçok müzisyen ve grupla çaldım.

Amerika'da birçok önemli konser mekanında da çaldınız değil mi?

Evet, Crash Mansion, Mercury Lounge, Drom gibi bir çok mekanda çaldım. Bana çok şey kattığını söyleyebilirim.

Peki Türkiye'ye dönmeye nasıl karar verdiniz?

Giderken bazı hedeflerim vardı ve onların hepsine ulaştım. Alabileceğimi aldığımı gördüğümde buraya daha fazla verebileceğim şey olduğunu düşündüm. Bunlara bir de tabii ki doğduğum yeri özlemek de eklenince hiç düşünmeden döndüm.

Türkiye hikayesi ‘Yok Sana' ile başlayıp ardından ‘Deli Gibi' ile devam etti… Sırada neler var?

Müzik benim için her gün devam ediyor. Yaptığım ve yapmakta olduğum birçok beste var. Şu anda beni çok heyecanlandıran bir parça üzerinde çalışıyorum. Sıcak kumların şarkısı diyebilirim. (Gülüyor)

İLİŞKİLERDE GÜVEN PROBLEMİ VAR

Yaz dönemini boş geçirmeyeceksiniz yani… Peki ya konserler?

Sahne gerçekten en sevdiğim yer. Bu yaz üniversite festivallerinde yer alacağız. Yeni dönemde de yeni projelerim ve marka birlikteliklerim olabilir.

Müzisyen, prodüktör, söz yazarı, aranjör… Hepsiyle siz ilgileniyorsunuz… Yorucu olmuyor mu?

Öbür türlü olsa daha zor olurdu diye düşünüyorum. Biraz kontrol manyağı bir insanım. O yüzden her şeyin benim elimde olması beni daha rahat hissettiriyor.

Tüm bunların yanı sıra bir de stüdyo açmayı planlıyorsunuz değil mi?

Evet daha büyük bir stüdyo projesiyle uğraşıyorum şu aralar. Anadolu yakasında bir kayıt prodüksiyon stüdyosu ve menajerlik ofisi açıyoruz. Hedefim burayı hem kendim için hem de yeni yeteneklere de yol açarak, Türkiye'de bir kulvar oluşturan bir oluşum haline getirmek.

Şarkıların elbette ki birer hikayesi var, hiç birine deli gibi aşık oldunuz mu? Bir insan deli gibi sevdiğinde sınırları zorlamalı mı?

Aslında Deli Gibi’nin anlattığı konu, ilişkilerin söylenenlere nazaran yapılanlarla yürüdüğü. Duymak istediklerinin yerine karşındakini daha iyi tanımaya çalış diyor. Ben ne desem de fark etmez önemli olan yanında olmak diyor. Bence günümüzde ilişkilerde büyük güven problemleri var. Ben hiç bir ilişkime acaba diye başlamadım. Ya tanıyarak ya hissederek yaklaştığım insanlara sonsuz kredi verip sonuna kadar severim zaten. Sevmeyeceğimi de hemen hisseder, başlamam bile.

ETSİZ YAŞAM BENİM İÇİN İMKANSIZ

Stilinize dikkat ettiğinizi biliyorum, sizin için olmazsa olmazlarınız nedir?


İnce eleyip sık dokurum ve aldığım parçalar için, işte bu tam benim için tasarlanmış demek isterim. Deri ceket, trench coat, basic tişörtler benim için olmazsa olmazlar arasındadır.

Müzik dışında ilgilendiğin başka alanlar var mı?

Oyunculuk hep yapmak istediğim bir iş; aynı zamanda arada yazdığım senaryolarım var. İleride görsel anlamda da projelerde bulunmak tabii ki istiyorum.

Yeme içme ile aran nasıl?

Kaliteli beslenmeye çalışırım ama etsiz yaşam benim için imkansız bir şey. Fazla yemek ayırmam sadece tatlılarla aram yoktur, meyve de pek sevmem (Gülüyor) Et yemediğim zaman hiçbir şey yememiş gibi hissediyorum. Arabayla uzun yola çıkmak en sevdiğim şeylerden biri, yolda durup yemek yemeye bayılırım.
Konular Röportaj