Engin Koç: "Haftada bir daire parası kazanmak nedir?"

80'lı yılların podyumlarda fırtınalar estiren ismi Engin Koç ve eşi Pınar Koç, teve2'de yayınlanan 2. Sayfa programına konuk oldu.

Engin Koç: "Haftada bir daire parası kazanmak nedir?"
Milliyet Gazetesi'nin haberine göre Engin Koç, Vatan Gazetesi Magazin Müdürü Gülşen Yüksel Salt ile Posta Gazetesi Magazin Müdürü Müge Dağıstanlı'nın hazırlayıp sunduğu, teve2'de yayınlanan '2. Sayfa' programına konuk oldu.

Eski manken ve oyuncu, hakkında merak edilenleri canlı yayında anlattı.

İşte Koç'un açıklamalarından satırbaşları:

"Eşimle tanışalı 9 sene oldu. 7,5 sene önce de evlendik. Bir internet sitesinde tanıştık. Tiyatrocuların, sanatçıların olduğu bir internet sitesi vardı. O beni takibe aldı, ben onu takibe aldım. Baktım konuşmaları keyif verici. Sonra telefonla görüşmeye başladık. Ben İzmir'e gittim. Bir flört dönemi başladı. 'Artık yolun sonuna geldik. Aile olmanın zamanı geldi' diye düşündüm"

"Yıllardan beri kız arkadaşlarımın çoğu yabancıydı. Arada 1-2 tane Türk vardı. Bana peşin hükümlü yaklaşan kızlar vardı. Pınar'ın bende bıraktığı en büyük şey beni olduğum gibi kabul etmesi. Hiçbir şey beklemeden sevmesi"

Bir telefonun yok. Sana bir telefon hediye edelim.' dedikleri zamanlar oldu. Bir telefona film çektiğimi biliyorum. Evde hala bekleyen karşılıksız çeklerim var. Para enerjisi güzel bir şey ama benimle olmadı. Ben doğayla iç içe olan, günlük yaşayan biriyim. Benim para hırsım yoktu. Parası çok olandan çok daha iyi yaşadım"

"Ben gecekonduda da yaşarım. Köyde de yaşarım. İçki içmem. Sigara içmem. Gece hayatına çıktığımda diyet kola içerdim. Yemek yemeyi çok severim. Seyehat etmeyi çok severim. Yeni ülkelere gideyim, yeni insanlar tanıyayım severim. Yurt dışında mankenlik yaptığım dönemler oldu. Günde 500 Frank alırdım. O zaman öyleydi. Şimdikiler çok şanslı. Şikayetçi değilim. Her şeyin en güzelini yaşadım"

"1976'da mankenler kralı oldum. Beni yetiştirenler çok iyiydi.  En iyisini yapmaya çalıştım ve yaptım. Benden bir sonraki devre çok güzeldi.  Atilla Saral'ı çok severim. Kıvanç'ı çok severim. İmirzalıoğlu'nu çok severim. Bunlar çok can çocuklardır. Eski fotoğraflarım duruyordu. Sonra bir tepkisellik başladı bende. Her şeyi bir torbaya koydum ve attım. Çalıştığım zamanlar çok büyük paralar görmedim. Biraz kendimi kıssaysım bir iki bir şey daha alırdım. Çok şükür hiçbir şeyden eksik değilim."

"Dünya bir adaletsizliğin üzerinde. İnsanların %90'ı açken %10'unun bu paralarla dönmesi tuhaf. Oyuncular o kadar sayfa ezberliyorlar, tabii ki para alırlar. Ama ülkenin durumuna baktığında bu duruma karşıyım. Allah'ın tecellisi %100 yerini bulacaktır. Ben oyunculuğa karşı değilim. İnsanın insana ne verdiği önemli. Ben de oynasam, bunun bir hakkı olmalı. Bir ömür boyu ev parası bulamayan binlerce insan var. Her hafta bir daire parası kazanmak nedir ya?"

"Hala sektörün içinde olsam, ufak paralara fit olurdum. Bir insana 10 lira verirsin yetmez, 1 lira verirsin etrafı cennet olur. Demek ki bunların parasının bereketi yok. Her hafta lüks restoranlara gidip, 2 bin 3 bin hesap verirsen yetmez tabi. Mahalle restoranına gidersen yeter. Yukarıdaki sana yettirecek zaten. Açlar bu dünyada doymadan, bu dünya refaha girmeyecek"