Erdem Yener 17 yıllık serüvenini anlattı

Erdem Yener, “Oyunculuğu sahipleniyorum ve çok seviyorum. Ama ben yola müzisyen olarak çıktım” diyor ve ekliyor “Müziğe daha fazla üvey evlat muamelesi yapamam.” diyor.

Erdem Yener 17 yıllık serüvenini anlattı
Yeni albümünüz ‘Çırılçıplak’ hayırlı olsun. Biliyorum bu ilk albümünüz değil ama yine de biz sizi ekranın güldüren yüzü olarak tanıyoruz. Albümün çıkma aşamasında “ya olmazsa, beğenilmezse” endişesi yaşadınız mı?

O duygu olmadan tek bir an bile geçmiyor diyebilirim. Kamçılayıcı olduğu kadar rahatsız edici (gülüyor).

Nasıl bir süreç sonunda çıktı bu albüm?

Şarkıları yazıp bitirdikten sonra Ozan Tügen’le buluştum. Prodüktörlüğünü o üstlendi. Takip eden 1 yılda da birden fazla stüdyoda çalışarak sona erdirdik. Aranjman ve kayıt süresince Güldür Güldür Show da devam ediyordu. Araya bir de Avrupa turnesi girdi. Çok yoğun bir dönemde yine de hakkını verdiğimizi düşünüyorum.

Hakkını vermişsiniz ki ilk video klibiniz ‘Gece’, kısa sürede 1 milyon izlendi. Albümün ikinci video klibi de olacak mı?

Olabildiğince çok şarkıyı videolandırmak isterim tabii ki ama 2-3 klip kesin demeliyim (gülüyor).

KENDİMİ DAHA AZ YORACAĞIM

Şarkılarınızda bir iç burkulması, biraz isyan biraz vazgeçiş var. Umudunuz üzülmüş gibi… Siz albümün genel duygusunu nasıl tarif edersiniz?

Hayır, aksine birçok kabullenişle benim için bir keşif oldu bu albüm. Hepimizin hayalleri başka kuşkusuz ama bir de ortak hayaller var. Küçüklüğümüzden beri ezberlediğimiz ya da ezberletilen şeyler var, “Bir insan şöyle olmalı, böyle yapmalı” diye... Bir yandan toplumun ‘başımıza iş açmayacak’ ortalama insanlar üretme çabası, öte yandan kendimizi keşfetme çabamız hep bir tatminsizlikle sürüyor doğal olarak. Bununla barıştım, kavga da etmiyorum ama vaktim çok az sadece kendim olmaya odaklandım. Hayallerle gerçeklerin buluşma şeklinde burukluk var,
yoksa bende sıkıntı yok (gülüyor).

“Yargılanmamaktan korkmamak gerektiğini anlatıyor bu albüm” diyorsunuz. Peki, siz bu korkuyu ne zaman aştınız? Yanlış anlaşılmalar sizi üzer mi yoksa “Ben kendimi biliyorum fazla takılmam mı?”

Aşabildiğimi tam olarak söylemem mümkün değil. Bu zaman alacak bir şey. Ama kendimle bir bakış açısı üzerinde mutabakata vardım. Bundan sonra kendimi daha az yoracağım böyle şeylerle. Mutlak emek, kaçınılmaz başarı demektir benim için. Başarı da herkesi susturur bence.

‘Olsun’ şarkısında ‘Yalandan korkmuş ama doğruyu unutmuş’, ‘Aynı’ şarkısında da ‘Doğruya inanmak yalandır/ Sen yine de doğruyu söyle/ yalan insanı ayakta tutandır’ gibi doğru-yalan ikilemleri var. Doğru ve yalan kavramları sizin hayatınızda nasıl bir yerde duruyor?

Beyaz yalan diye bir kavramı hayatımıza sokup iyi niyetle kötülük ettiler. Kötülüğe nasıl karşılık vereceğimiz konusunda eğitilmiştik ama bu hayatın her alanında ters köşeye düşürdü bizi. Artık daha alaycı yaklaşıyorum bu konuya. Yalan söylemek kişinin üzerinde taşınmaya değmeyecek bir yük oluşturuyor. Hep beraber vazgeçsek ne şahane olur di mi? (gülüyor).

Peki, 'Ah' şarkınızdan yola çıkarak sorsam ‘ah’ ettiğiniz biri, birileri var mı? Varsa sebebi ne?

Başkasının malına, canına, özgürlüğüne ya da mahremine kast eden herkese ah etmişimdir. Başka sebebi olmaz.

EN TEMEL HEDEFİM ÇOK KONSER VERMEK

2008, 2013, 2016… Sekiz yıl, iki albüm bir single… 
17 yıldır devam eden müzik yolculuğunuzu nasıl özetlersiniz?

Shawshank Redemption filmindeki ana karakterin tünel kazması gibi bir 17 sene diyeyim. Bence iyi özet (kahkahalar).

17 yıllık serüveninize hangi isimler ilham oldu? Kimleri severek dinlediniz?

Michael Jackson, Soundgarden, Megadeth, Pearl Jam, Nirvana, Alice In Chains, Muse e daha niceleri.

Albüm çok yeni, bunun yanında mutlaka başka iş planları da vardır. Buradan konser, etkinlik ya da müjdesini verebileceğiniz yeni bir proje var mı? Özetle sizi nereden takip edebilirler?

Olabildiğince çok konser vermek en temel hedefim tabii ki. Mümkün olan en kısa zamanda da yeni filmin çalışmalarına başlayacağımızı söyleyebilirim. Bunun dışında her türlü duyuruyu sosyal medya hesaplarımızdan (@erdemyener) yapıyor oluruz eğer takip ederseniz çok sevinirim.

AŞKTAN BESLENİLSİN AMA İÇİNE DÜŞÜLMESİN

“Ben aşklarımı dünyanın en güzel aşkıymış gibi yaşarım, öyle olmasalar bile” diyorsunuz. Dünyanın en güzel aşkı nasıl yaşanır peki?

Ben demiyorum adını hatırlayamadığım bir şair büyüğümüz demiş. Hoş gerçekliği tartışılabilecek sapkın bir duygu aşk. Ama dünyanın en güzel ilişkisi hesap yapmadan, planlamadan, sadece severek ve iyi hissettirmeye çalışarak yaşanır. Aşktan beslenilsin ama içine düşülmesin derim.

İnsan ayrılık gerçeğiyle el sıkışmak zorunda kalınca yani ayrılık vurunca ne oluyor?

Neden başladığını heyecanla anlatırsınız birlikteliklerin ama çoğunlukla neden bittiğini dillendiremezsiniz. Oysaki birtakım nedenlerle yaşıyoruz ve ölüyoruz. Kararlarımıza etki eden nedenleri an be an paylaşınca ayrılık olsa da vurmuyor. O vuran şey içimizde kalanlar. Tutmayıverin madem (gülüyor).

“OYUNCU DEĞİLİM” DEMEK AYIP OLUR


Televizyonda güldüren bir oyuncu, şarkılarında hüzünlendiren bir müzisyen… Bu ikili nasıl anlaşıyorlar?

Şizofren değil bir profesyonelim. İkisinin geçinmesi gerekmiyor da (gülüyor). Hep komik olmadığım gibi hep ciddi de değilim. Hepsi benim sonuç olarak.

“Ben sadece şarkıcıyım, oyuncu değilim” diyebiliyor musunuz ya da tam tersini?

Bunca zaman sonra “Oyuncu değilim” demek ayıp olurdu. Mesleğe saygısızlık edemem. Her ne kadar inanılmaz bir mesaisi olsa da harika bir iş ve zevk alıyorum. Onu da sahipleniyorum ve çok seviyorum. Ama bir müzisyen olarak çıktım bu yola. Ona da daha fazla üvey evlat muamelesi yapamazdım.

Müzisyen ya da oyuncu olmasaydınız ne olurdunuz?

Samimiyetle söylüyorum buna verecek bir cevabım yok.

Hayatınız bir şarkı olsaydı eğer, bu hangi şarkı olurdu?

Buna da verecek bir cevabım yok gerçekten (gülüyor).
Konular Röportaj