Esra Dermancıoğlu: 'Eşim oyuncu olmamı istemedi'
Esra Dermancıoğlu: “Dizideki rolü boşandıktan sonra aldım. Boşandım ve oyuncu oldum gibi bir durum yok elbette. Ama eski eşim oyuncu olmamı istemiyordu.“
Esra Dermancıoğlu, küçük yaşlarından beri hep sahnede olmak,
performans sergilemek, oyunculuk yapmak istedi. Bu istek, onu
eskiden mutsuzluğun kör kuyularında gezdirirdi; şimdi bulutların
üzerinde uçuruyor. “Fatmagül’ün Suçu Ne?” dizisindeki Mukaddes
Yenge karakterini canlandırırken, ait olduğu yeri 40 yaşından sonra
bulmanın gururunu, biraz da gerginliğini yaşıyor: “O kadar çok
istedin ki, sonunda oldu, diyorlar. Ama bu, evrene at, geri gelsin
gibi bir istek değil. Secret filan yapmadım yani.”
GÜLSE BİRSEL ARADI
Esra, çevresinden gelen itirazlara kulaklarını tıkayıp yoluna devam
etti. Çok çalıştı. Tabii şans da biraz yardım etti. Şansından
başlayalım: Bir grup kadın, bir arkadaşlarının doğum gününü
kutluyor. Partinin pastası orijinal; üzerinde bir sürü yol var.
Herkes birbirine soruyor. Seçtiğin yoldan memnun musun? Fırsat
bulsan makas değiştirir misin? Esra düşünmeden cevap veriyor:
“Aslında hep oyuncu olmak istedim!”
Birkaç hafta sonra, Otto Santral’de kocası, kızı ve arkadaşlarıyla
pizza yerken telefonu çalıyor. Arayan “Avrupa Yakası”nın senaristi,
oyuncusu ve o doğum gününün misafirlerinden biri olan Gülse Birsel.
“Bir rol yazdım tek bölümlük, oynamak ister misin” diye soruyor.
Dermancıoğlu “Avrupa Yakası”nın 6’ncı sezonunun 163’üncü bölümünde
konuk oyuncu olarak kameralarla işte böyle tanışıyor.
DEFALARCA SEÇMELERE GİRDİ
O günden bu güne geçen üç sene; uzun, meşakkatli, yorucu bir
“tırmalama” hikayesi. Demet Akbağ’ın “Sen Harikasın” dizisinde
konuk oyunculuk, “Moral Bozukluğu ve 31” adlı filmde kısa bir rol,
workshop’lar, cast ajansları, dram oynayamayacağını söyleyip
komediye yönelmesini tavsiye eden akıl hocaları, “40 yaşından sonra
oyuncu mu olacaksın” diyen ‘gerçekçi dostlar’, karısının oyunculuk
merakının evliliklerine pek de iyi gelmeyeceğini sezen bir koca,
oyunculuğu ciddiye almayan, hatta biraz da küçümseyen anneyle
baba...
“Sürekli tırmalıyordum, ama hâlâ oyunculuk yapamıyordum. Sonunda
kendime bir showreel hazırlamaya karar verdim. Showreel dediğim,
oyuncunun CV’si. Daha önce oynadığınız rollerden parçalar
gösteriyorsunuz. Ama benim gösterecek eski oyunum yoktu. Bir
yönetmen arkadaşımla evimde set kurduk. Farklı odalarda, değişik
kostümlerle, başka başka karakterleri canlandırdım. O DVD’yi
Ay Yapım’a yolladım. Mukaddes rolü için çağırdılar.
Defalarca seçmelere girdim ve işi aldım.”
AKLI AŞNA FİŞNEDE
Daha ilk rolüyle tanınan, bir anlamda rüştünü ispat eden
Esra Dermancıoğlu, çoğunluğun aksine oynadığı karakteri o kadar da
kötü bulmuyor: “Mukaddes’ın tatlı bir tarafı var aslında. Komik,
çocuk bir tarafı da var. Bıdı bıdı konuşuyor. Fatmagül’ü satması
dışında bir kötülüğünü görmedim ben. Çok gırgır bir yanı var.
Seksi, kadın, hırçın. Aklı aşna fişnede. Mukaddes açık bir kadın.
Halbuki kötülük çok başka bir şey. Kötülüğü anlayamazsın. Gizli
olduğu zaman daha korkunçtur. Bu kadın düşündüğünü de söylüyor.
Çocuğunu da gizli gizli değil açıkça dövüyor.”
SÜNGER BOB GİBİYİM
Güzellikle ilgili meselelerim vardı. Ama aştım onları. Nasıl
göründüğümle ilgili o kadar rahatım ki. Hiç umurumda değil. Dizide
200 kilo filan duruyorum. Sünger Bob gibi.
“KAFAYI YEMİŞ” DİYENLER
Popüler olmak, arkadaş çevrende sana hep acı getiriyor aslında.
Çevremdekiler benim kadar inançlı değildi. Başta, “Bırak ya
40’ından sonra kafayı yemiş” derken, birden olunca şaşırdı herkes.
Bu yaşta baleye başlasam tuhaf ama oyunculukla yaşın bağlantısını
bir türlü oturtamadım kafamda.
İYİ YOLDASIN
“Mukaddes’i tokatlayalım, kafasını ezelim” gibi şeyler olunca Ay
Yapım’a “Bunlar beni paralamasın” dedim. “Yok yok, iyi yoldasın.
Seni beğendiklerini gösteriyor bunlar” dediler.
EŞİM OYUNCU OLMAMI İSTEMEDİ
Esra Dermancıoğlu, cümbüşü icat eden Zeynel Abidin Cümbüş’ün
torunu. Geçtiğimiz yaz boşandığı eşinden şimdi 7 yaşında olan bir
kızı var: “Dizideki rolü boşandıktan sonra aldım. Boşandım
ve oyuncu oldum gibi bir durum yok elbette. Ama eski eşim oyuncu
olmamı istemiyordu. Bu da ilişkimizi zedelemiştir mutlaka. Bir
noktada dünyalarımız ayrıldı. Ama ben çok şikayetçi değilim değişik
durumların içinde olmaktan. Ne isteyip istemediğini daha iyi
anlıyor insan.”
Zeynep Güven