Evlilik programları bitecek mi?

"...Yasağa karşıyım ama düzenleme ve denetlemeye sonuna kadar evet diyorum. RTÜK sadece yayıncı kuruluşa, riskli bulduğu her program veya diziyle alakalı şöyle bir yaptırım getiremez mi?"

Evlilik programları bitecek mi?
Yeni Asır'dan Elif Aktuğ'un yazısı...

Yeni nesil pek bilmez, bir döneme damga vuran açık oturumlar vardı.

Rahmetli Savaş Ay'ın yıllarca hazırladığı ve sunduğu A Takımı mesela, Ali Kırca'lı Siyaset Meydanı mesela. Zaman içinde bu programlar öyle tutmuştu ki, her kanalda benzerleri ve taklitleri yayınlanmaya başlamıştı. Her hafta belirli konular üzerinde konuşmak üzere çok sayıda konuk davet ediliyor, sabahlara kadar tartışılıyordu.

"Aman sabahlar olmasın" tadındaki bu programlarda öyle bir an geldi ki, konuklar neredeyse tekme tokat birbirlerine girişmeye başladı. Kimi konuk sadece provokasyon yapsın, kimi kavga çıkarsın, kimi görüntü olsun, kimi de ağzı laf yapıyor diye sıralanıyordu kameraların karşısına.

Televizyon yapımcılarının dizi dünyasını keşfetmediği yıllardı, el yordamıyla televizyonculuk yapılıyordu. Sohbet ve tartışma programları kimlik değiştirmeye ve izleyiciye manyakça bir akış içinde hikayeler sunmaya başladı. Bir dönem her kanalda yayınlanan, bazıları halen devam ediyor gerçi, spor programlarını anımsayın. İşte o tatta, her türlü konuda, aklınıza ne gelirse; konuluyor da konuşuluyordu.

AJDA ESTETİKLERİ

Ajda Pekkan'ın estetiklerini sabaha karşı konuştuklarını hatırlarım.... İncir çekirdeğini doldurmayan mevzulara dalınca, dediğim gibi konuklar tartışma dozajını tutturamayınca, yapımcıların daha fazla reyting için kurguladıkları hileler işin içine girince, otorite "durun" dedi.... Yine aynı şekilde aksiyon içeren programlar yapılmıştı, Sıcağı Sıcağına gibi... Vahşet, entrika, ölüm, trajedi her gece ekrandaydı. Dur, dendi.

Reality şovlardı bunlar güya, canlandırma da yapılıyordu. Sonra canlı yayınlanan stüdyo programları başladı, magazin içerikli, Biri Bizi Gözetliyor gibi ne manaya geldiği hala tartışılan yayınlar başladı. Kaynanam Olur Musun'u hatırlamayan var mı?

Aslında memleket olarak zinhar unutmamız ve bir ahlaki ayıp gibi kenara saklamamız gereken yayınlardı, kusura bakmayın...

Bugün sıra geldi evlilik programlarına, siz bu satırları okurken televizyon yöneticileri RTÜK yöneticileriyle bir araya gelecek ve önemli kararlar alınacak. Sürekli takipçim bilir, asla yasaklanmalarından yana değilim.

"Yayında yaşananlar kurgudur" ibaresi altında devam edebilirler pekala.

SONUNA KADAR EVET

Bu ibare yapımcının hoşuna gitmeyebilir ama dert değil, izleyici okumaz zaten. İşin formülü çok basit. Yasağa karşıyım ama düzenleme ve denetlemeye sonuna kadar evet diyorum. RTÜK sadece yayıncı kuruluşa, riskli bulduğu her program veya diziyle alakalı şöyle bir yaptırım getiremez mi?
"Arkadaş, madem beş saat canlı yayın yaparak birbirini sevmiş ve evlenmek üzere bir araya gelmiş insanların hikayelerini anlatacak bir program yapmak istiyorsun; o halde okul hayatını öven ve yücelten iki çizgi film, ahlaki değerlere sahip çıkacak bir sit-com, sadece okullu sinemacıların sigortalı olarak çalıştırılacağı bir de belgesel çek, senin iş tamam" diyecek...

Yapımcı izleyiciyi kandırmanın bedelini adam akıllı projelerle desteklerse ancak sorun çözülür.

Ekranı bir çöplük haline getiren, bugün kanalların reyting uğruna hiçbir toplumsal değeri önemsememesidir.

Dünyanın gelişmiş ülkelerinde çözüm bu şekilde yapılmaktadır. İlla dandik ama eğlendirici canlı yayınlarda bir Roman dansöz ile bir Anadolulu çocuğunu karşı karşıya getirecekseniz, karşılık olarak ekranınızda aynı sayıda öğretim görevlisi ve profesöre yer vereceksiniz... Net, kesin çözüm...

Bana soran yok ki arkadaş...

ELİF AKTUĞ / YENİ ASIR