Fatih Oflaz'ın karısına ve kızına son sözleri şok etti!
MTV ve Eurosport gibi televizyonların yayın haklarını elinde bulunduran medya patronu Fatih Oflaz, eski eşine, "Çocukken ben de tacize uğradım” demiş. Kızına ise, “Yaptıklarım yüzünden kanser oldum” ifadesi kullanmış.
Türkiye’nin gündemini sarsan ve öz kızına cinsel istismar suçundan
hüküm giyen Fatih Oflaz davasında yeni bilgiler ortaya çıktı.
Habertürk Haber Merkezi Müdürü Zülfikar Ali Aydın'ın
ulaştığı yeni bilgilere göre; medya patronu Fatih Oflaz
lehine tanıklık yapan çalışanlarının, Oflaz’ı savunmak için mağdur
kız çocuğunu suçlayan ifadeler verdiği ortaya çıktı.
Ancak mahkeme hüküm verirken Oflaz’ın şoförü ve evindeki
çalışanının ifadesini dikkate almadı. Hapis cezasından sonra yasa
dışı yollardan yurt dışına kaçtığı ortaya çıkan Fatih Oflaz’ın,
çocukluğunda istismara uğradığına dair tanık ifadeleri de dava
dosyasına girdi.
Mağdur çocuğun annesi ve Oflaz’ın eski eşi Aslı Kocaoğlu duruşmada,
“Fatih bana çocukluğunda istismara uğradığını, annesinin de
buna engel olmadığını söyledi” dedi.
KIZINA ‘YAPTIKLARIM YÜZÜNDEN KANSER OLDUM’
DEMİŞ
Baba istismarı mağduru genç kız, dava dosyasına giren ve gerekçeli
kararda yer alan ifadesinde şunları anlatmış: "Anneannem
beni babama göndermek isteyince sinir krizi geçirdim. Anneannem
buna anlam veremedi. Babamın evindeki çalışanlarından birinin beni
rahatsız ettiğini düşündü. Olay ortaya çıkınca psikolojik destek
almaya karar verdik. Psikiyatristlerle görüşmeye başladım ama
yeterli olmadı. Bu süreçte çoklu kişilik bozukluğu tanısı konuldu.
Bu arada ilaç tedavisine de başladım. Psikiyatristimizin ofisinde
babam yaptıklarını kabul etti. Hatta 'Bu yüzden kanser oldum' dedi.
Kendisinin de böyle bir istismarın mağduru olduğunu öne sürmek
istedi. Ancak ben yaptıklarının mazereti olamayacağını, tedavi
olmasını ve iyi bir baba olmaya çalışmasını istediğimi söyledim.
Babam orada durumu kabullendi."
‘BABAM EN ÇOK PARASINA DEĞER
VERİRDİ’
"Sonrasında babamı affetmeye çalışmak, babamdan nefret
etmek ve babamdan intikam alma süreçlerini yaşadım. Babama 'ya seni
dava edeceğim ya da belirli bir miktar parayı bankaya yatırıp
ülkeyi terk et ve çocuklarınla asla görüşme' diye söyledim. Sonra
söylediğimden iğrenerek kendimden nefret ettim.
Babam da bu süreçte en çok parasına değer vermesine rağmen, bana
sanıyorum sus payı olarak birden fazla kez para da yatırdı. 15-20
yaşlarım arası tedaviyle geçti. Tedavi sürdüğü için polise ve
savcılığa şikayet edilmedi. Neden müracaat edilmediğini bilmiyorum.
Bana sağlığım açısından müracaat edilmediği söylendi. Ben de zaten
bu konunun aile içinde konuşulmasını istemiyordum."
RUH SAĞLIĞI UZMANI: "ÇOCUKTAN UZAK TUTULMASI
GEREKİRDİ"
Mahkemede psikiyatrist Turgut Kundakçı dışında ikinci bir ruh
sağlığı uzmanı da tanık olarak dinlendi. İsmi Vedat Şar’dı. Mağdur
çocuğun 2015 yılında tedavisi için gittiği isimlerden biriydi.
Vedat Şar, mağdur kız çocuğunun yaşadığı durumu özetle şöyle
değerlendirdi: "Babasıyla ilgili olayın üzerine gitmeden
tedavisinin üzerinde yoğunlaşmamızı istedi. Ben de uygun gördüm.
Duygu hallerinde hızlı iniş çıkışlar olduğunu, daha önce de 8 yıl
tedavi gördüğünü biliyorum. Doktorunu değiştirmek isteyip bana
gelmişti. Babasını hem sevip hem nefret ettiğini söylüyordu. Bu tip
hastaların 10 yaş altında sorunlu yaşantıları olduğunu düşünüyoruz.
Ancak babası ile yaşadıkları nedeniyle böyle bir hastalığın
oluştuğunu kesin olarak söyleyemeyiz. Ancak bu istatistiksel olarak
görülen bir durumdur. Bildiğim kadarıyla 18 yaşından küçüklerle
ilgili cinsel istismar öğrenildiğinde bunun yetkililere
bildirilmesi gerekir.
Çocuğa istismarda bulunduğu söylenen kişinin de çocuktan uzak
tutulması gerekir. 18 yaşını geçmiş bir kişide doktorun görevi
taraf olmak değildir. 18 yaşından büyük kişiler tedavi
sürecindeyken hastanın şikayetçi olması, tedavi sürecini yüksek
ihtimalle aksatır. Çünkü hasta haksız da olsa, bu olaydan hoşnut
olmayabilir. Doktor ile ilişkisi de bozulur. Biz bunu meslek sırrı
olarak görürüz. Bu nedenle ben kendisini şikayet etmesi için
yönlendirmedim. Mağdure babasından intikam almak için ondan
para da istemiş olabilir."
ANNE ASLI KOCAOĞLU: "FATİH ÇOCUKLUĞUNDA İSTİSMARA
UĞRADIĞINI SÖYLEDİ"
Anne Aslı Kocaoğlu da kızı ile birlikte yaşadığı sarsıcı olayları
mahkemede uzun uzun anlattı. Buna göre, olayı öğrendikten sonra
eşiyle hemen yüzleşmedi ve kızı için hem yurt içi hem de yurt
dışından destek aramaya başladı; zaten ailenin bu durumla
yüzleşmeye psikolojik olarak gücü yoktu. Yıllarca tedavi için
psikiyatristler ve sosyal hizmet uzmanları dahil bir çok isimle
görüştüler. Kocaoğlu durumu heyet huzurunda anlatırken şöyle devam
etti: "Her defasında şikayetçi olmak istedim. Kendimi
sorguladım. Kızımın tedavi sürecinde buna kızımın karar vermesi
gerektiği, bu süreçle yüzleşecek gücü bulmaması halinde zarar
göreceği söylendiği için beklemeyi tercih ettim. 2014 yılı kış
ayında kızım beni ve babasını yaşadığı evine çağırıp hayatını
mahvettiğimizi söyledi.
Babası o konuşmada ağladı. Sonrasında Fatih bana özel konuşmamızda
aynı şeyleri kendisinin de yaşadığını söyledi. Küçükken kendisini
birisi taciz etmiş mi etmeye mi çalışmış, annesi buna karşı
çıkmamış gibi bir şeyler söyledi."
OFLAZ’IN ŞOFÖRÜ: "SİGARA İÇERDİ, ÇOK
RAHATTI"
Mahkemede dinlenen tanıklardan biri de Fatih Oflaz lehine ifade
veren şoförü Hakan Topçu’ydu.
Topçu mahkemede, Oflaz’ın yanında çalıştığı süre boyunca kızının
rahat tavırları ve ilişkileri olduğunu, bu nedenle birkaç kez
babasına şikayet ettiğine dair ifadeler kullandı. Şoför Topçu,
mağdur kızın annesi tarafından yönlendirildiğini de iddia etti.
Fatih Oflaz’ın tanığı olarak ifade veren evdeki hizmetlilerden
Şakire Kunukçu da benzer ifadelerle mağdur kızın, “başka
erkeklerle eş ilişkisi” yaşadığını, istismar iddiasına
dair bir şey duymadıklarını öne sürdü.
HABERTÜRK / ZÜLFİKAR ALİ AYDIN