Güliz Ayla merak edilenlerini anlattı

“Olmazsan olmaz büyümez çiçeklerim” dedi, herkesi kendine hayran bıraktı. Güliz Ayla, şimdi de ikinci albümü “Parla”yla karşımızda...

Güliz Ayla merak edilenlerini anlattı
Akşam'dan Mehmet Emin Demirezen'in röportajı...

Yeni bir albüm… Nedir “Parla”nın hikâyesi?


İlk albüm çıktığından itibaren ikinci albüm için çalışmaya başlamıştım. Son bir yılda da yoğunluk verdim. Parla albümünde 8 şarkı var. Hepsinin söz ve müzikleri bana ait. Bu yüzden süreç daha tempolu geçti. 3 farklı aranjörle çalıştım. İskender Paydaş, Gürsel Çelik ve Görkem Eğilmez… Yoğun ve heyecanlı bir süreçti. Albümü alıp dinlediğimde “iyi ki yapmışım” diyorum.

Bu albümdeki parçaların hepsinin söz ve müziklerini “Ben yaptım” dedin. Bu albüm tam anlamıyla Güliz Ayla’nın oldu yani…

Evet, daha benli bir albüm oldu.

Sana göre “Parla”nın ilk albümünden farkı ne?

Daha kişisel… Bütün hikâyeler benim kalemimden geçince daha ben oldu.

Neleri anlatmaya çalıştın. Ne tür hikâyeler var içinde?

Daha çok hayatla ilgili hikâyeler... İlk albüm daha çok aşk üzerinden oluşuyordu. Burada biraz daha hayatla alakalı şeylere değiniyorum. Ama hep pozitif bir insanımdır. Çok gülerim, her şeyin iyi yanlarından bahsetmeyi severim. Bu albümde de insanları motive edecek şeyleri yazmayı tercih ettim.

Bu yaratım sürecinde nasıl bir deneyim yaşıyorsun?

Çok mücadeleci bir yapıya sahibim. Küçüklükten beri çok mücadele ettim, hâlâ daetmeye devam ediyorum. O mücadeleler beni besler. Burada da bunlardan beslendim. Kötü günüm çok olmuştur ama salmış bir halde beni çok az görürsünüz. Kolay kolay vazgeçmem… Hayat da bu birikimlerin sonucu aslında! Günlük yaşamda da evde oturup dizi izlerim. Bir de bol derecede müzik tüketirim. 

“DİNLEYİCİLERİMİZ MÜZİĞİ HIZLI TÜKETİYOR”

Müziğin tüketilebilir olmasını nasıl değerlendiriyorsun? Bu iyi bir şey mi?


Hızlı tüketilmesi müzik anlamında kötü bir durum! Bu yüzden müzikseverler bizden hep yeni bir şeyler bekliyorlar. Biz de zaman zaman hemen yanıt veremiyoruz. Bunun için içimizde bir şeyler biriktirmemiz gerekiyor. Bizim dinleyicilerimiz müziği hızlı tüketiyor. Elbette teknolojiden dolayı müziğin zemini de değişti. Her şey dijitalden yürüyor. Fakat bunun çok büyük bir avantajı da var! O da çok fazla yeni insan keşfedebilmemiz… Bir noktada da insanlar müziği tüketsin diye yapıyoruz.

Albüm kapağında seni ilk gördüğümde “Güliz Ayla bir tarz değişikliğine mi gitti” diye düşündüm. Bir tarz değişikliği söz konusu mu yoksa Güliz Ayla’nın normal hali mi bu?

Albümdeki Güliz Ayla tipik bir kadın… Hani kadınlar da zaten böyledir ya bir sabah kalkar ve saçlarının rengini değiştirmeye çalışır. Ben de öyle yaptım, bir sabah kalktım ve “saçlarımın rengini griye mi boyatsam” dedim. Kendimi bir anda böyle buldum. Bunu albüm için düşünmeyin. Yani, yarın sabah kalkıp saçlarımı siyaha da boyatabilirim. Öyle bir ruh halindeyim.

İlk çıktığından bu yana müzik piyasasında neler keşfettin?

Eskiden bir işin parçasıydım şimdi sorumluluklarım arttı.

İlk albümün başarılı olmasından sonra bu albümün başarı kaygısı seni korkutuyor mu?

Bu kaygı her zaman var! “İkinci albüm daha zormuş” dedim. Günün sonunda yastığa başınızı koyduğunuzda iyi olmanız gerekiyor. Ben de başımı yastığa rahat koyuyorum. “Bu albümü iyi ki yapmışım” diyorum sürekli.

“SAHNEDE ETRAFIMDAKİLERE KARŞI SORUMLUYUM”

Dünyadaki birçok festivale dinleyici olarak katıldığını biliyorum. Sahnede olmakla katılımcı olmak arasında nasıl bir fark var?


Ben her konserime işimi yapmaya gidiyorum. Bir daha dünyaya gelsem yine şarkıcı olurdum. O çok ayrı bir heyecan. Ama bir yandan da bu bir iş! O yüzden festivale seyirci olarak gittiğimde yanımdaki adama karşı bir sorumluluğum yok. Sahnede sorumluluk sahibiyim. İkisi arasında böyle bir fark var.

Son yıllarda “festival şarkıcısı” dediğimiz bir kavram oluştu. Sen onlardan biri misin?

Ben öyle bir şarkıcı değilim. Bu zamana kadar halk konseri de verdim düğünde de sahne aldım. Ben sadece şarkıcıyım. Her yerde söylerim.

“Şarkıcı” kavramı zaman zaman insanlar tarafından kötü olarak yorumlanabiliyor… Neden böyle bir yargı var?

Şarkıcı olmak hatta kadın şarkıcı olmak çok zor… Elbette buna böyle bakılmaması gerekiyor. Benim şarkı söylemekten başka hiçbir yeteneğim yok! Beni bu büyük tutkumdan ayıracak hiçbir güç de yok!

“AŞK DA DAHİL KİMSE BENİ MÜZİKTEN AYIRAMAZ”

Aşk da mı?


Evet, aşk da buna dâhil! Bu durumda mesleğimi sevdiğim için başıma birçok şey gelebiliyor, hatta sevgilimden bile ayrılabiliyorum. Bu durum başıma çok geldi. Başta konuştuğumuz gibi kadın olmak da zor şarkıcı olmak da… Erkekler için kadın şarkıcının yanında sevgili olmak da…

Müzik dışında neler yapıyorsun?

Spor yapıyorum, genelde evcil bir yanım olduğu için arkadaşlarımla evde takılıyorum.

Arkadaşlarla buluştuğunuzda müzik camiasına dair dedikodular yapıyor musunuz?

Yapılmaz mı, elbette yapılıyor. Öyle bir sektör ki bir kişinin bildiğini herkes biliyor. Kimsenin gizlisi saklısı yok!

Bu durumdan rahatsız mısın?

Evet, örneğin parkta oturuyorsun, top oynayacaksın ve biri gelip fotoğrafını çekiyor. Tuhaf… Bu hayatı seçiyorsan da hazırlıklı olman gerekiyor. Çünkü sistem buna döndü. İnsanların çoğu artık magazinci gibi çalışıyor.

BENİ NEYİN MUTLU ETTİĞİNİ BİLİYORUM

Nasıl bir kariyerin olsun istersin. Güliz Ayla, Amy Winehouse olmak ister mi?


Beni neyin mutlu ve mutsuz ettiğini çok iyi biliyorum. “Böyle olmak isterim” diye bir cevabım yok! Kariyer dediğimiz yolculuk bizi nereye götürür bilmem. Bir Amy Winehouse olur muyum? Onu da bilmiyorum.

En büyük destekçin Sıla’dan tamamen koptun mu?

Herkes biliyor ki Sıla Türkiye’nin başarılı müzisyenlerinden biri. İlk albümde de beraber çalıştığımız için birlikte hareket ediyormuşuz gibi bir algı oldu. Türkiye’de sana albüm yapsam seni bana benzetirler. Durum bu. Bu albümde de Hülya Avşar ile çalışsaydım illaki ona benzeteceklerdi.
Konular Röportaj