Güner Özkul: "Yaşar Usta ya da Mahmut Hoca değildi"
Merhum usta oyuncu Münir Özkul'un kızı Güner Özkul'dan ses getirecek açıklamalar...
Güner Özkul, babasını ve onunla olan ilişkisini Esquire
dergisine anlattı...
Münir Özkul'un kızı Güner Özkul ''İnsanlar, babamın
'Yaşar Usta' ya da 'Mahmut Hoca' olduğuna inanmak
istiyor. Onlar kadar dürüst ve müdanasızdı, ama Yaşar Usta ya da
Mahmut Hoca değildi; o bütün oynadığı karakterlerdi''
açıklamasında bulundu.
Güner Özkul: "Babam sürekli çalışmak zorunda olduğu için
yatılı okudum, ama tatillerime denk gelen setlerde babamla
birlikteydim. Arzu Film döneminde; kemikleşmiş oyuncu kadrosu
senaryo aşamasından itibaren sürece dahil oluyor, sabaha kadar
karakter analizi yapılıyordu. Bugün sinema hakkında en ufacık bir
fikrim varsa, o çalışmalarda dinlediğim konuşmalar üzerindendir
diyebilirim. Çocukken babanızın ünlü olduğunu çok anlamıyorsunuz,
size sorulmaya başladıkça farkına varıyorsunuz. Çok büyük bir
sorumluluk çünkü babam bütün Türkiye'nin 'baba' olarak kabul ettiği
bir insan. 'Babam o kadar da mütevazı değildi' dediğimde,
'Sen kim oluyorsun?' diye kızdılar bana mesela. Benim
kastettiğim, işi söz konusu olunca babamın hayatında tevazuya yer
olmadığıydı" dedi.
'BİRLİKTE ÇOK
EĞLENİRDİK'
Özkul: "Babam ömrü boyunca sevdiği bir işi yaparak yaşadı;
bu herkese nasip olacak bir şans değil. Hele bugün hiç değil. Ne
zaman onun filmlerini izlesem, sanki hiç orada olmamışım gibi
kendimi kaptırır ağlarım. Hatta bazen ağlayacağım yer gelecek diye
gözlerimin dolduğu da olur. 'Bizim Aile'de çok
zorlandıkları bir sahne vardı; gülmeleri gerekirken o sahne bir
türlü çekilemedi ve sonunda sinirleri bozulup ağladılar. Yine
'Gülen Gözler'de, müteahhitle kavgalarını seslendirirken
Sadettin Erbil'le ter içinde kalmışlardı; izlerken hep bunları
hatırlarım. Babam gördüğü garip şeyleri taklit ederdi; bir
keresinde anafora direnen bir böceği taklit etmişti. Her şeyi bu
şekilde anlatıyordu; bir imgelem yaratıyor, kendi inanıyor, beni de
inandırmaya çalışıyordu." açıklamasında bulundu.
Babası gibi oyunculuğu seçen Güner Özkul, "Ben, babamın
halim selim bir dönemine denk geldim. Birlikte çok eğlenirdik.
İçinde kaldığı için beni resme o yönlendirdi, ben de farkına
varmadan kendim istedim sandım. Çok zeki bir insandı ve
manipülasyon ustasıydı, bir şeyi aslında sizin istediğinize ikna
edebilirdi. Güzelliklere bayılırdı. Parfümleri, lavanta
kolonyasını, İngiliz kumaşlarını severdi.
Parayla hiç ilişkisi olmayan bir insandı, maaşını ilk günden
bitirirdi. Eşi Umman Abla, çekmecede tedavülden kalkmış paraları
biriktiriyordu. Babam bir gün çekmeceyi açtı 'Paramız yok
diyorsun, burada bir sürü para var.' deyiverdi. Güzelden
anlardı, ama değeriyle ilgili hiçbir fikri olmazdı. Rektörümüzün
söylediğine göre bir zamanlar Türkiye'de üç kişide Picasso varmış,
biri de babadaymış. Ama ben böyle bir şeyi hiç görmedim. Sahip
olduğu o kadar güzel şeyi insanlara dağıttı ki, bunların yarısı
elimizde olsa bir elimiz yağda, bir elimiz balda yaşıyor olurduk.
Babamın yaşayışından çok ders çıkarmışımdır. Babam müdanasız
biriydi, ben de biraz öyle oldum.
'SESİNİ BEĞENMEDİ,
SUSTU'
Caz müziğini ve tangoyu çok severdi. Bir zamanlar o da
tango yaparmış. Çok atletikti; gençken yüzer, bisiklete binermiş.
Hatta bir ara boks bile yapmış. Hareketlerindeki esneklik oradan
geliyormuş meğerse. Evde genellikle kitap okurdu, özellikle
psikoloji ve psikanalize çok meraklıydı. Onu genelde çalışma
masasında kitap okurken hatırlıyorum.En büyük merakı, maç
seyretmekti. Sabahtan akşama kadar maç izleyebilirdi. 'Mavi
Boncuk' filminde taktığı sarı-lacivert atkıyı ona Adile Teyze
örmüştü. Konuşmayı pek sevmezdi, onun kendini anlatma şekli işini
yapmaktı. Solunum cihazına bağladıktan sonra gırtlağına bir aparat
taktılar, aparat sesi değiştiriyordu. Sesini duydu, beğenmedi ve
sustu. İnsanlar bazen babamla ilgili çok saçma şeyler anlatıyor.
Ben babamın eline tornavida aldığını bile görmedim ama bana
'Baban çok iyi tamirciydi, ondaki alet kutusu kimsede
yoktu' diye anlatıyorlar. Demek ki benim bilmediğim bir dönemi
var" şeklinde konuştu.
'BABAM 'YAŞAR USTA'
DEĞİLDİ
Güner Özkul sözlerini "İnsanlar, babamın 'Yaşar
Usta' ya da 'Mahmut Hoca' olduğuna inanmak istiyor.
Onlar kadar dürüst ve müdanasızdı, ama Yaşar Usta ya da Mahmut Hoca
değildi; o bütün oynadığı karakterlerdi. Babam Bakırköylü köklü bir
ailenin çocuğuydu, Bakırköy'den çocukluk arkadaşlarıyla çok
görüşürdü." diyerek tamamladı.