'Her an başladığımız noktaya dönebiliriz'

Şu sıralar TRT’de yayınlanan ‘Zengin Kız Fakir Oğlan’ dizisinde oynayan ve canlandırdığı karakterlerle her daim seyirciyi güldüren Ufuk Özkan, yaşadığı acı olayları ve duygusallığını anlattı.

'Her an başladığımız noktaya dönebiliriz'
Zengin Kız Fakir Oğlan aslında çok da hayatın gerçeği olan bir konuyu ele alıyor. Sizin hiç maddi uçurum yüzünden biten veya mücadele etmek zorunda kaldığınız bir ilişkiniz olmuş muydu? 
Hayatın içinde bir dizi. Hikaye dün de, bugün de, yarın da insanların daha doğrusu ailelerin ve çiftlerin yaşadığı ve yaşayacağı türden bir konu işleniyor. Eskiden iki gönül bir olunca samanlık seyran olurdu. Bugün de dizimizde aynısı yaşanıyor.

Sevdiğiniz bir insan için nelere katlanabilir, ne kadar mücadele edebilirsiniz?
Aşkı satın alabilecek bir bedel olmadığı için, uçurum falan yoktu. Olsaydı da o uçurumun kenarında sek sek oynardık herhalde. Zor günlerimiz oldu elbette, günlerce aynı şeyleri yemek zorunda da kaldık, gün oldu belli bir yere kadar yürüyüp kalan mesafeyi taksiyle gittik. Üstelik eşimin hamile olduğu dönemlere denk geldi. O günün şartlarında o kadar paramız vardı. Birbirimize destek olmaktan asla vazgeçmedik. Yarın ne  olur bilmem tabii ki…Sektörümüzün durumu malum. Her an başladığımız noktaya geri dönebiliriz ama olsun ne de olsa idmanlıyız. Önemli olan düşmek değil ayağa kalkabilmektir. Sevdiğiniz biri için savaşta her şey mübahtır derler ya… Her şeyi göze alırım ama karşımdaki benimle aynı derecede muhattapsa.

BİZİM KÜLTÜRDE İKİ KİŞİ DEĞİL BÜTÜN AİLE EVLENİYOR

Sizce iki insan birbirini seviyorsa aile ne kadar önemlidir?

Bizim kültürümüzde, ülkemizde iki kişi değil bütün aile evleniyor. Kendi evliliğimde ise ailelerimiz 8 yıldır bize ve biz de tabii onlara boş alanlar yarattık. Ama ülkemizde her gün birbirlerinin hayatında olan aileler var. Bence doğru değil hele bir de çocuk varsa herkes bir yerinden bir şeyleri empoze etmeye çalışıyor birbirine.

TOPLU TAŞIMA ARAÇLARINA İNSANLAR RAHAT ETSİN DİYE BİNMİYORUM

Bir dönem dolmuşta herkesin yanınıza geldiğini ve ilk işinizin otomobil ve ehliyet almak olduğunu açıkladığınız bir röportajınızı okudum. Hâlâ toplu taşıma kullanmaya devam mı, yoksa hayatta değişiklikler oldu mu?
Hiçbir seven izleyicimi, sokakta restorantta nerede olursa olsun asla geri çevirmem.10 sene önce neysem bugün de aynı samimiyetle sohbet eder, fotoğraf çektiririm. Pek tabii ki toplu taşıma araçlarına binemiyorum, herkes rahat rahat yolculuk edebilsin diye. 10 kişi benimle fotoğraf çektirmek isterken, kalan 50 kişiyi rahatsız etmeyelim değil mi? Yolda, sette, sinemada, tiyatroda her yerde ben neysem oyum. Ukalalıkla özgüveni birbirine karıştırmam.

Geniş Aile dizisi bir nevi sizin sıçrama tahtanız oldu. O projenin hayatınızdaki yeri nedir?
Bugün bu röportajı yapmamıza neden olan, belli bir hayat standartı yakalamama sebep olan dizi biteli 2 sene olmasına rağmen, sokakta hâlâ Cevahir diye çağrılmam, ‘Geniş Aile’nin yerini, önemini gösteriyor. Halen tekrarlarına denk geldiğimde gözlerimin içi gülüyor.

Gerçek hayatta da komik ve eğlenceli bir insan mısınız? Ciddi yönünüz mü ağır basıyor?
Duruma ve koşullara göre değişir. Ama her zaman uyumlu bir insan olduğumu söyleyebilirim. Şayet  18 saat çalıştıysam konuşmam bile. Haftada 1 gün iznim oluyor, o zaman hakikaten eğlenceliyimdir. İşimi çok severek yaptığım için sette arkadaşlarıma sirayet ediyor ve eğleniyoruz, komiğiz yani ama hayat bu belli olmuyor ki… Bazen de güneşli bir günde birdenbire fırtınalar kopabiliyor.

TÜRKİYE’DE TELEVİZYON BUNGEE JUMPİNG KADAR ÇILGINCA

Hep ailenin iyi delikanlısı gibi bir imaj çiziyorsunuz, sizin hiç çılgınlıklarınız yok mudur?

En büyük çılgınlık televizyon dünyasında olmak değil mi? Bir  iş yapıyorsunuz, 80 milyonluk ülkemizde 3 ya da 5 bin kişinin sizi izlemesini ve beğenmesini bekliyorsunuz ve her hafta bu adrenali yaşıyorsunuz. Her hafta bungee jumping yapmak kadar çılgınca bir şey bu.

OSCAR’IN ELİ KULAĞINDA BENCE!

Sizce Türkiye neden Oscar’a bir türlü gidemiyor?

Eskiden yani yakın geçmişte bir sinemaya gittiğinizde diyelim ki, 7 salonun 6’sında yabancı filmler, birinde Türk filmi olurdu. Son 2 yıldır çok Türk filmi çekiliyor. Artık 7 salonun 5’inde Türk filmleri var. Prodüksiyonlara büyük paralar harcanıyor, festivallerimiz artıyor. Sadece Adana, Antalya değil artık dışarıdaki festivallere filmlerimiz gidiyor ve de ödülllerle dönülüyor. Bütün bunların toplamında sabah akşam eli kulağındadır Oscar ödülünün…

ZEHRA ÇENGİL / AKŞAM LİFE
Konular Röportaj