Hülya Koçyiğit'e göre güzelliğin sırları!..

Hülya Koçyiğit, yaş alan ama yaşlanmayan kadınlardan. Üstelik her daim bakımlı ve güzel.

Hülya Koçyiğit'e göre güzelliğin sırları!..
Her daim bakımlı, güzel ve yaşlanmayan bir kadınsınız...
- Yaş alıyoruz tabii ama yaşlanmıyoruz. (Gülüyor) Karşılıklı sevda alışverişi bizi de zindeleştiriyor. Varlığımızı pekiştiriyor.

Türkiye’deki dizi ve sinema sektöründe belli bir yaştan sonra kadınlara önemli roller verilmediği söylenir, katılıyor musunuz?
- Ben bu durumu yaşa bağlamıyorum. Bizimle ilgili farklı bir algı var. Yönetmenler “Bu oyuncular öyle isimler ki, yapılan işlerin üzerine çıkıyorlar” diye düşünüyor. Mesela senaryonun bir karakteriyim, o senaryonun da dizinin de üzerine çıkıyor ismim. “Hülya Koçyiğit’in dizisi” oluyor o dizinin adı. Haklı olarak böyle bir çekinceleri var.

En son Fatma Girik, Türkan Şoray ve Nevra Serezli’yle “Altın Kızlar” dizisini çekmiştiniz. Sonrasında dizi teklifleri gelmedi mi?
- En az üç-dört teklif geldi. Ama benim için cazip projeler değildi. Amacım diziden para kazanmak değil. Öyle bir karakter olur ki, beni coşturur. Ama üç aşağı beş yukarı birbirinin benzeri teklifler geldi. Bir yenilik, farklı bir ışık hissetmedim. O yüzden kabul etmedim gelen teklifleri.

Oyunculuk yapmayı özlüyor musunuz peki?
- Tabii ki. Oyunculuk benim para kazanmak için yaptığım bir şey değil. Oyunculuk benim hayatım. Var oluş nedenim. Sevdam, tutkum, içimdeki ateş. Mesleğim her şeyden önce gelir. 10 sene yapmasam, 10 sene sonra aynı heyecanla başlarım.

AJDA’YA BÜYÜK HAYRANLIK DUYUYORUM

Yaşlanmamaktan bahsettik az önce, benim aklıma hemen Ajda Pekkan geldi. O da yaş alan ama yaşlanmayan yıldızlardan. Siz onu nasıl buluyorsunuz?

- Kelimenin tam anlamıyla muhteşem. Çok büyük saygı ve hayranlık duyuyorum ona. Ama kendi ifadesiyle büyük bir bedel de ödedi o. Her şeyin bir karşılığı var demek ki. Kendi ruhundan, bedeninden çok büyük özverilerde bulunman gerekiyor. Ve Ajda Pekkan bunu başarabilen çok güzel bir örnek.

Ajda Pekkan birçok kez bıçak altına yatıp estetik operasyon geçirdi. Siz estetik operasyona nasıl bakıyorsunuz?
- O, ışıkların altında ve sahnede şov yapıyor. Oyuncularda ise ifade önemli. Gerilmiş bir yüzle o ifadeyi veremezsin. Oyuncunun kaş kaldırma, burun yaptırma gibi operasyonları yaptırmaması, mümkün olduğunca doğal yaşlanması gerekir.

Bakımınız için neler yaparsınız?
- Sağlıklı beslenmek, temizlik ve bakım, güneşin zararlarından korunmak, uykuya dikkat etmek, cildi nemli tutmak gibi herkesin bildiği şeyleri yapmaya çalışıyorum. Ama bu demek değildir ki hak ettiği kadar bakımlı bir insan değilim. Gerçek güzellik, insanın huzurlu ve mutlu olmasından kaynaklanıyor bence.

Şu anda hayatınızın çok huzurlu ve mutlu bir dönemini yaşıyorsunuz diyebilir miyiz?
- Yüzde yüz değil. Zaten hiçbir zaman yüzde yüz olamaz. Çok mutlu ve sevgi dolu bir yuvam var. Ama bu demek değildir ki sorun yok. Elbette her ailede yaşanan sorunlar bizde de yaşanıyor. Benim gibi fazla duygusal insanlar için de çok etkili olabiliyor. Ama her şeye rağmen kendimi çabuk toparlıyorum. Hayatta her şey gelip geçici, yaşadığım her sorunda bunu hatırlıyorum. Kendimi sevmekten çok kendime saygı duyduğumu fark ediyorum. Yaşamımı çok saygıdeğer buluyorum. Sadece kendim için yaşamadım. “Biz” diyerek yaşadım. Biz dediğim sadece ailem değil, toplum için, onları düşünerek yaşadım. Özellikle kadınlar için. Kadınların bu ülkedeki yaşamları için ben ne yapabilirim diye düşündüm hep.

Çok sakin ve hoşgörülü bir yapınız var...
- Evet, hoşgörülüyüm. Her insan hata yapabilir diye düşünüyorum. Ama saygısızlığa tahammülüm yok. Saygısızlık beni çok sinirlendirir.

BİZİM DOSTLUĞUMUZ GERÇEK VE SAYGIDEĞER

Türkan Şoray, Fatma Girik ve Filiz Akın’la birlikte ‘Türk sinemasının dört yapraklı yoncası’sınız. Onlarla görüşebiliyor musunuz?

- Sözünü ettiğin hanımlar gerçekten çok kıymetli. Her şeyden önce onlara hayranlık duyuyorum. Ne mutlu bana ki onlarla dostluk yapabiliyorum. Bir araya geldiğimiz zaman gözlerimizle adeta birbirimizi okşuyoruz. O sevgiyi hissediyoruz. Bizim müşterek bir tutkumuz var; sinema ve insan sevgisi. Bizim yıllarımız çok özverili geçti. Yoklukların içinde bir çaba gösterdik. Bu bizim için çok değerli ve o değere karşılıklı saygı duyuyoruz. Birbirimizi kırmadık, yok saymadık, polemiklere girmedik. Biz zaten halkın gözünde değer bulduk.

Aynı dönemin sanatçıları olarak aranızda hiç kıskançlıklar yaşadınız mı?
- “Keşke bu filmle ben ödül alsaydım” ya da “Bu yönetmenin en önemli filminde ben oynasaydım” gibi kıskançlıklar olmuştur. Ama kişisel olarak bir yarış içinde hiç olmadık. Şimdiki şartlarla bizim içinde olduğumuz şartlar çok farklı. Biz, meslek adına örgüt oluşturalım, bizden sonra gelenlere uygun ortamlar hazırlayalım gibi planlar yapmaya çalıştık. İçinde bulunduğumuz şartları iyileştirelim istedik. Bu da bizi yaklaştırdı. Kaybettiğimiz dostlarımız olduğunda birbirimize sarılarak ağladık. Bizim dostluğumuz gerçek, hakiki, sağlam ve çok saygıdeğer. İçlerinde en şanslı olan da benim sanırım. Hayat arkadaşımla çok küçük yaşta tanıştım.

Kaç yaşındaydınız Selim Soydan’la tanıştığınızda?
- 20... 21’imde de anne oldum. Kariyerin zirvesindeyken evlenip çocuk yapmak, buna rağmen 50 sene boyunca belli bir yeri korumak çok kolay değil. Bana evlendiğimde “Yazık, kariyerini bıraktı” dediler. Evlilikle kariyeri yürütebileceğimi düşünmediler. Selim şöhreti tatmış ve mesleğinde zirve yaşamış bir insan olduğu için beni yadırgamadı. Tam tersine insanların bana verdiği sevgiyle gurur duydu. Beni öyle okşadı. Mesleğimi bir tarafa bırakmamı istemedi. “Tamamen özgürsün” dedi.

TORUNLARIM İÇİN TEKNOLOJİYLE İLGİLENİYORUM

Torunlarınızla olan ilişkinizden de bahsedelim mi biraz...

- Hayatın en tatlı zevkleriymiş meğerse. Çocuklukları çok keyifliydi. Onlar büyüdükçe paylaştıklarımız daha da keyifli hale geldi.

Yanınızda tablet bilgisayar görüyorum. Teknolojiyle aranız iyi galiba...
- Evet, iyidir. Twitter’ım yok ama Facebook sayfam var iki tane. Torunlarımla iletişimimi sürdürebilmek için teknolojiyle aramı iyi tutmam gerektiğini anladım. Kafalarında “Sen teknolojiden ne anlarsın” düşüncesi olmasın diye ilgilenmeye başladım. Onların ne konuştuğunu anlayabilmek için mecburdum. Sonra kendi kendimi geliştirdim işte.

EBRU ESEN TURGUD / HÜRRİYET İNTERNET SİTESİ



Konular Röportaj