İpek Karapınar'ın büyük müzik tutkusu

"Kırgın Çiçekler"de 'Feride' rolüyle ekrana gelen İpek Karapınar: "Mimar Sinan Üniversitesi'nde konservatuvar okudum. Sadece müzik bölümü yok; orada müzikten resime konservatif bir eğitim aldık. O ritim duygusu işime çok yarıyor"

İpek Karapınar'ın büyük müzik tutkusu
İpek Karapınar'ın Yeni Asır'da yayınlanan röportajı...

GENÇLER ÇOK İYİ

- 'Kırgın Çiçekler'de rol almayı neden kabul ettiniz?

Öncelikle çok güzel bir senaryoydu. Bana teklif geldiğinde böyle bir işin içinde olmayı çok istediğimi söyledim yönetmenimiz Serkan Birinci'ye. Ama genç oyuncuların çok iyi olmaları gerektiğini düşündüm. Onların hikayesi olduğu için, genç oyuncular doğru tercih edilmeliydi.

- Öyle de oldu galiba...
Kesinlikle. Hepsi birbirinden yetenekli ve başarılı kızlar. Çok küçükler; en büyükleri 21 yaşında. Kısa sürede kimyamız tuttu. İnanıyorum ki bu diziden geleceğin yıldızları çıkacak. İleride adlarından sıkça bahsettireceklerini düşünüyorum.

- İlk okuduğunuzda sizi etkileyen şey ne oldu?
Yetimhanede büyüyen çocukların yaşanmışlıkları, yaşayacakları, mücadeleleri, umutları, hayata tutunma çabaları beni etkiledi. Sonuçta her gün gazetede okuyup görmezden geldiğimiz pek çok olayı yaşamış bu kızlar. O yüzden gerçeklik payı var. Hayatın içinde unuttuğumuz yetimhane hayatını biraz da sosyal sorumluluk projesi gerçekliğinde aktarmak hoşuma gitti. Çok mutluyum.

- Canlandırdığınız 'Feride' karakterinin 'Çalıkuşu'nun 'Feride'si ile bir alakası var mı?
İsim benzerliği dışında yok ama idealistliği bakımından biraz esinlenildiğini düşünüyorum.

- 'Feride'yi nasıl tanımlıyorsunuz?
'Feride'; kızların hayat mücadelelerinde omuzlarındaki yükü hafifletmeye çalışan, onları ayakları yere sağlam basan yüksek karakterli özgür bireyler haline getirerek hayata adapte etmeye çalışan idealist bir kadın. Ayrı bir hikayesi var.

- Aynı zamanda aldatılan bir kadın...
Evet, evlilik hayalleri kurarken aldatılması ve nişanlısını başka bir kadınla basması onda travma yaratıyor. Karşı cinse güvenini yitiriyor.

- 'Feride'nin nişanlısını bastığı sahnedeki performansınız çok başarılıydı. Nasıl hazırlandınız o sahneye?
Kendi yaşanmışlığımdan yola çıkarak hazırlandım dermişim... Bu daha ne ki... Zorlanmadım desem yalan olur. Çok zordu, çok fena bir şey. Kadın olarak sadece hayal etmeye çalıştım. Hayali bile bana acı verdi tabii ki. Kendi hayatımda bir aldatılma olduysa da ben hissetmedim en azından. Biraz duyduğum hikayelerden, biraz da gözlemlediğim tecrübelerden bir şeyler çıkarmaya çalıştım. Hiçbir kadının tecrübe etmesini istemediğim bir şey bu.

- Sizi zorlayan başka sahne oldu mu?
Aslında kızlarla geçirdiğim her sahne zor, çünkü her kızın kendine ait dramı olduğu için onların hem o anki hallerini anlamak hem de onları o halden çıkarıp nefes aldırmaya çalışmak başka bir güç gerektiriyor. Onunla ağlarsan hiç işin içinde çıkamazsın çünkü. 'Feride', güçlü olmak zorunda. Güçlü durmaya çalışmak, aslında insanı çok yoran bir şeydir.

- Aileniz, diziyle ilgili nasıl yorumlar yaptı?
Biz ekip olarak dışarıda izledik. Annem, abim ve babam evde izlediler. Gece eve geldiğimde alkışlayarak karşıladılar beni. Annemin rimelleri akmış, babamla abimin gözlerinin dolduğunu gördüm. Onlar iyi izleyicidirler. Yorumları benim için çok önemli. Bu işi gerçekten onlar da çok sevmişler ve "Artık bizim de gerçekten izleyecek bir dizimiz var" dediler.

ÖZGÜR ÇOK NAİF BİRİ

- 'Feride'nin 'Toprak'la olan atışmaları da çok hoş. Aralarında bir şey olabilir mi?
İlerleyen bölümlerde 'Feride'nin özel yaşamını da izleyecek seyirci. 'Feride', bir yandan yaşadığı şokun etkisini atlatmaya, diğer yandan kızlara yardımcı olmaya çalışırken iyi bir insan çıkıyor karşısına. Özgür'ün (Çevik) oynadığı 'Toprak' ile tatlı tatlı çekişiyorlar. 'Feride'nin güvensiz tavrı, komik durumlara yol açıyor.

- Özgür Çevik'le nasıl bir partner oldunuz sizce?
Özgür; naif, içi dışı bir, iyi bir insan. Birbirimize çok ısındık. Sosyal hayatta da birlikte vakit geçirmeye başladık. İkimizin de müzikle ilgileniyor olması çok büyük avantaj. Set araları tüm ekibin de katılımıyla güzel vakit geçiriyoruz. Şarkılar söylüyoruz, müzik yapıyoruz.

- Müzik eğitimi almanızın katkısını görüyor musunuz oyunculukta?
Kesinlikle. Ben Mimar Sinan Üniversitesi'nde konservatuvar okudum. Sadece müzik bölümü yok; orada konservatif bir eğitim aldık. Baleden oyunculuğa kadar. Yani biraz üstüne gitsem resim de yapabilirim. Birbirinden çok uzak şeyler değil. Her karakteri oynarken onun müziğini de duyuyorum ben. O ritim duygusu işime çok yarıyor açıkçası. Bu yönüm benim için avantaj tabi.

Hedefim popüler olmak değil

- Popülerlik konusuna nasıl bakıyorsunuz?

Göz önünde olan bir meslek yaptığımız için popülerlik işimizin bir parçası. Bunu yadsımıyorum. Ben yaptığım işin insanlara geçmesini istiyorum. Bunu evde tek başıma oynayarak yapamam. Popülerlik; siz iyi olduğunuz için yaşanan bir şey değildir. O yüzden popülerliğin yanında ya da içinde değilim. İnsanların beni tanımasından memnunum, o ayrı. Ama öncelikli hedefim bu değil.

Sevdiğim işi yapıyorum

- 10 yıldır bu sektördesiniz. Kariyerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Şanslıyım ki sevdiğim işi yapıyorum. Her defasında farklı karakterleri oynamak çok güzel heyecanlar yaratıyor. Tüm karakterler bana tecrübe kazandırıyor. Şimdiye kadar keşke veya 'Bu değil de şu olsaydı' dediğim bir şey yapmadım. Şansım da yaver gittiği için hep mutlu oldum.

"Evrene, albüm mesajı yolluyorum"

- Müzik grubu kurup albüm yapma isteğiniz devam ediyor mu?

Onu her zaman söylüyorum ve yapacağım inşallah. Bir gün bu hayata geçecek olursa; şarkı söylediğim kısım enstrüman çaldığım kısımdan daha fazla olacak. Şu an net bir şey yok. Evrene mesaj yolluyorum, idealim bu.
Konular Röportaj