İzmir’in antika dünyası

Resim, heykel, mobilya, kap kacak gibi farklı objeler de antika değeri taşıyabilir. Her eski eşya antika değildir. Bir eşyanın antika olabilmesi için tarihe tanıklık etmesi ve nadir bulunan bir eşya ya da obje olması gerekir.

İzmir’in antika dünyası
Yeni Asır Gazetesi'nden Tolga Tekin'in haberine göre antika eşyalar tarihte önemli kişilere ya da önemli tarihsel döneme aittir. Bunun yanı sıra uzun yıllar süresince iyi korunmuş eşyalar giderek antika değeri kazanabilir. Antika eşyalar bulundukları döneme göre adlandırılır. Bir eşyanın antika sayılabilmesi için yapıldığı yerin ve zamanın kanıtlanması gerekir. Eşyalarda hangi fabrikada yapıldığı ya da hangi ustanın elinden çıktığını belirten işaretler yer alır. Böylece eşyanın antika olduğu kanıtlanmış olur.

100 YAŞIN ÜZERİNDEKİLERE DİKKAT

Üzerinde işaret bulunmayan antikaların nerede ve ne zaman yapıldığını ise uzmanlar tespit eder. Uzmanlar malzemesine, modeline, renklere ve yapımındaki ustalığa bakarak eserlerin antika olup olmadığını anlayabilir. Eski bir objenin antika olup olmadığının ekspertizi için müzelerden ve ekspertiz şirketlerinden yardım alınabilir.

Dikkat edilmesi gereken önemli bir konu ise 100 yaşın üzerindeki Türk objelerin yurtdışına çıkarılması yasak olması. Eğer kazı sırasında bir yapıt bulduysanız da en yakın müzeye haber vermeniz gerekir.

ÇANKAYA

ANTİKACI HASAN


Türkiye'de yeteri kadar antika kültürü olmadığını ve her eski eşyanın antika sanıldığını söyleyen antikacı Hasan Özkan ise İzmir'in tanınmış simalarından biri. İzmir Çankaya 1364 sokakta "Antikacı Hasan" isimli dükkanında yıllardır antika alıp satan ve bu konuda hizmet veren Özkan, "Türkiye'de yeteri kadar antika kültürü yok. Her eski eşya, antika sanılıyor. Bizler mümkün olduğu kadar bize gelenlere bu bilinci aşılamaya ve tarihi değerlerimize sahip çıkmaya çalışıyoruz. Nasıl ki bu değerler atalarımızdan bize kadar geldiyse bizden sonraki nesillere de korunarak ulaştırılmalıdır" dedi.

KEMERALTI

ERKAN SERT


Kemeraltı 850 sokakta antikacı dükkanı bulunan ve her gün onlarca antikaseverle tarihe ışık tutan eserleri buluşturduğunu belirten Erkan Sert, "Yaklaşık 20 yıldır bu işi yapmaktayım. 5 yıldır kendi dükkanımda uğraş içerisindeyim. Önceki yıllar da bir çok müze kurulumunda bulundum.
Dönem dizilerine ürün temin ettim. Son zamanlarda popart ve vintage ürünler çok popüler hale geldi. Ürün teminini de gerek evlerden gerekse hurda depolarından yaparım. Büyük bir tutkuyla severek ve merakla bu işi yapmaktayım"
dedi.

CEM ÜSKÜP

Kemeraltı 851 sokak 2. Beyler'de İzmir Antikacılar Derneği'nin 2012 'den bu yana başkanlığını sürdüren Cem Üsküp, Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunu. Antikacılığı 3 katlı, içi dışı antika dolu bir dükkanda yapıyor. Ayrıca, Kızlarağası Han ve 3.Beyler'de de şubeleri bulunuyor.

ALSANCAK

KADİR HEPENGÜR

Alsancak 1377 sokaktaki Barok Antik adlı antikacı dükkanının sahibi olan Kadir Hepengür, semtin tanınmış simalarından biri. Kadir Hepengür, "Antika benim tutkum. Çünkü kullandığımız eşyalar geçmişten günümüze ışık tutuyor. Tabi ki antika değeri taşıması için eski eşyaların bazı önemli özellikler taşıması gerekiyor. Bu konuda vatandaşlarımız eski eşyalarını bize getirip gösterebilirler" dedi.

İBRAHİM DİNÇER

Antikanın ruhu okşayan özellikleriyle bir tutku yarattığını söyleyen İzmirli ünlü antikacı İbrahim Dinçer, 34 yıldır Alsancak semtinde 1438 sokakta. 'Düş Bahçesi' adını verdiği müzeyi aratmayacak zenginlikteki antikacı dükkanında bir çok kişinin çocukluk ve gençlik hayallerini, anılarını tekrar yaşamasına aracı oluyor.

KIZLARAĞASI

KEREM BAHADIR


Kızlarağası Hanı'ndaki antikacılar arasında en eskilerinden olan ve baba mesleğini sürdüren 30 yaşındaki üniversite mezunu Kerem Bahadır işletme eğitimi görmüş. Ancak babasının 40 yıldır yürüttüğü antikacılık mesleğine gönül vermiş.

Buraya yalnızca İzmir'den değil dünyanın birçok yerinden antika meraklılarının geldiğini anlatan Bahadır, "Burada geçmişin izlerini koruyan birçok antika esere rastlamak mümkün. Antika tutkunları genelde buraya geliyor.

40 YILLIK BİLGİ BİRİKİMİ

Ancak bazı kişiler elinde eski bir eşya ile gelip bunu antika sanarak satmaya çalışıyor. Biz de onlara her eski eşyanın antika olmadığını söylüyoruz"
dedi. 2. kuşak antikacı olduğunu belirten Bahadır, "Babamdan aldığım 40 yıllık bilgi birikimi ve deneyimle birlikte geçmişte kaybolan eserleri gün ışığına çıkarmanın verdiği heyecanla yaklaşık olarak 10 yıldır aktif olarak hizmet veriyorum. Eski kitap, belge, para ve resim koleksiyonu yapıyorum. Sahip olduğu eski eşyaları değerlendirmek isteyenleri bekliyoruz" dedi.

ALAÇATI

ENGİN ÖZÜLGEN

Antika deyince İzmir'de akla gelen yerlerden biri de Çeşme Alaçatı. Alaçatı antikacıları bir süre önce her hafta kurulan meşhur Alaçatı Antika Pazarı'nda eserleri sergilerdi. Pazar iptal edilse bile Alaçatı'nın antikacıları hala sokak aralarında beldeye ayrı bir renk katıyor.
Alaçatı'da mekan sahibi olan antikacılardan biri de Engin Özülgen. 2009 yılından beri Alaçatı- Kemalpaşa caddesindeki "İbrahim Bey Atölyesi" adlı dükkanda antikacılık yaptıklarını söyleyen Engin Özülgen, "Bu işe rahmetli babam İbrahim Özülgen ile başladım. Antikacılık mesleğinin birkaç alt başlığında yoğunlaştım" dedi.

DUYGU ÇELEBİ

Yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olan Alaçatı'daki antikacılardan biri de Duygu Çelebi. Aile olarak 40 yıldır bu işi yapan Duygu Çelebi, 15 yıl İzmir Kızlarağası'nda bulunduklarını daha sonra ise Alaçatı'ya taşındıklarını söyledi. Ekonomi eğitimi alan ancak baba mesleğini sürdürmeye karar verdiğini belirten Duygu Çelebi, "Antika benim için bir tutku haline geldi. Alaçatı'yı da çok seviyorum. Onun için mesleğimi burada sürdürmeye karar verdim. Özellikle yaz aylarında burası antikaseverlerle dolup taşıyor. Alaçatı'ya gelen antika tutkunlarını bekliyoruz" dedi.

OKTAY DURNA

Bir diğer Alaçatı antikacılarından biri de TRT İzmir Radyosu emekli spikerlerinden Oktay Durna. 30 yılda oluşturduğu antika koleksiyonuyla "Eskiden" adlı bir antikacı dükkanı açarak antikaseverlere hizmet eden Durna, cam koleksiyonuyla Türkiye'nin en büyük cam müzesini kurmak istiyor. Durna şunları söyledi: "En büyük hayalim bu koleksiyonu Londra ve Berlin sergileriyle dünyaya tanıtmak ve ardından ülkemizin ilk ve en büyük cam müzesini kurmak."