'Karışık kaset' geri döndü!..
"Karışık Kaset" isimli ilk solo albümüyle Cemil Demirbakan, 80’lerin saflığını, müziğindeki samimiyetini özleyenlerle buluşuyor.
‘Yüksek Sadakat’ grubuyla geniş çevrelere adını duyuran Cemil Demirbakan şimdi ilk solo albümü ile karşımızda. Albümün ismi ‘Karışık Kaset’. 80’li yıllarda yerli, yabancı listeler çıkartılıp, kasetçi dükkânında doldurduğumuz anılarımıza bir gönderme var bu albümde. Cemil Demirbakan’la hem grubunu hem de ilk solo albümünü Serhat Tekin ile konuştu.
- Yüksek Sadakat grubuyla neden yollarınız
ayrıldı?
Yüksek Sadakat’in profesyonel müzik hayatımda çok önemli bir yeri
var. Özel hayatımda bazı gelişmeler oldu ve zaman bakımından grupla
birlikte yürümeyeceğini gördüm. Bir karar vermem gerekiyordu.
Arkadaşlarımla konuştum onlar da anlayışla karşıladı.
- Hayatınızdaki gelişmeler solo albüm hakkında
mıydı?
Hayır o yüzden ayrılmadım. Solo albüm yapmak hep aklımdaydı.
- Dışarıdan bir gözle grubu nasıl
değerlendirdiniz?
Üretken bir grup. Kutlu Özmakinacı kendi kategorisinde Türkiye’nin
önemli şarkı yazarlarından... İkinci ve üçüncü albümlerinde de çok
iyi şarkılar vardı. Bence iyi bir grup.
- Yüksek Sadakat Eurovision’a katıldığı zaman. ‘Keşke
orada olsaydım’ dediğiniz oldu mu?
İmrendim (Gülüyor). Bakıldığı zaman büyük emeğim var gruba. Orada
olmayı isterdim.
- Orada olsaydınız sonuç farklı olur
muydu?
Tüm samimiyetimle söylüyorum hiç onu aklımdan
geçirmedim. Üzüldüğüm nokta, yarışma sonrası grubun üstüne çok
gidilmesi. Sonuncu ya da birinci olunmuş bunun bir önemi yok. Grup
elemanları da çok üzüldü. Keşke onları bu kadar üzmeselerdi.
- Sizin şarkıcı Meyra ile olan düetleriniz çok
konuşuldu.
Yüksek Sadakat’ten ayrıldıktan sonra özel hayatıma zaman ayırdım. O
sürede birkaç proje geldi. Meyra ile birlikte ‘Ağladın ya’ isimli
şarkıyı seslendirdik. Ödüller aldı. Sonrasında bir şarkı daha
yaptık. O da beğenildi. Dizi ve reklam jingle işlerim oldu.
- Solo albüme hangi aşamada ‘Tamam artık yapmalıyım’
diyerek karar verdiniz?
Kafamın bir köşesinde hep solo
albüm yapma fikri dolaşıyordu. 2011 yılı ortalarında Artun Ertürk
ile birlikte harekete geçtik. Bu yılın başında şarkılar ortaya
çıkınca hızlandık.
- ‘Karışık Kaset’ albümünde 80’lerin
ruhu var...
Son dönemlerde ben dahil herkesin bir
80’ler özlemi var. Yapılan müzikler 80’leri andırmasa da kılık
kıyafetlere baktığımızda etkilerini görüyoruz. Bu istek ne kadar
sahi bilmiyorum ama öykünüldüğü kesin. ‘Karışık Kaset’ albümünde 9
şarkı var. Bu şarkıların formatları birbirinden farklı. Rock,
balad, pop jazz, club ve 80’lere gönderme yapan sentetik pop
şarkıları... O dönemlerde kasetlere karışık şarkılar kaydederdik.
Bu albüm de benim karışık kasetim. Hepsi bir döneme ait şarkıların
ruhunu yansıtıyor. Hepsini severek, zevkle okudum.
- Sizin 80’li yıllarda yaptığınız karışık kasetlerde
neler vardı?
Ankara’da kayıt yapan birkaç dükkân vardı. Oradaki abilerimiz,
verdiğimiz şarkıları 2-3 hafta, hatta 1 ay sonra bulup kaydedip
verirlerdi. Bon Jovi, Europe, Skid Row, Rush…1988’de bir
hanımefendiye âşık olmuştum. Bon Jovi, Skid Row arasına Fikret
Kızılok, Bülent Ortaçgil sıkıştırırdım.
- 80’lere özlemin nedeni nedir?
Sadece müziğine değil, yaşam tarzına, samimiyetine, komşuluğuna,
sadeliğine, daha az tüketimine… Daha organik bir yaşam vardı
80’lerde. O döneme hep ihtiyaç duyuyoruz.
- Müzik raflarına baktığınızda iyi Türkçe müzik görüyor
musun?
Var ama müzik raflarında değil. Ankara’da 500’e
yakın amatör rock grubu varmış mesela. Kim bunu biliyor? Gençler
üretiyor, yazıyor, çiziyor fakat yapımcılar hangi şarkıyı daha
garanti görüyorsa, onu sunuyor halka.
- 80’lerin hissini günümüze taşıyabilir
miyiz?
Böyle bir şeyin olabilmesi için 3. Dünya savaşı çıkması lazım.
Tekrar insanların sıfırdan yetişmesi lazım. O dönem dünyada
da her şey saftı. Kamplaşmanın olmadığı, sorgulanılmadığın bir
dünyada yaşıyorduk. Çok değil 20 -25 yıl öncesinden
bahsediyoruz.
- Sizin solo tarzınız nereye doğru
gidecek?
Şarkı söylemeyi seven bir adamım. İşin
matematiğini kafamda kurgulamıyorum. Şarkılar gelir, okuruz. Önemli
olan benim okumam diye düşünüyorum.
- Yorumculuğunuzla ilgili övgüler çok
alıyormuşsunuz.
Sosyal medya ve çevremden iyi yorumlar alıyorum. Bunları duyunca
mutlu oluyorum. “Süper şarkıcıyım, muhteşem yorumcuyum” iddialarım
yok. Olmadı. Olamaz da. Teknik olarak benden daha iyi, sağlam
okuyan dünya kadar insan var müzik piyasasında. Şarkıların
duygularını vererek, hissederek okumaya çalışıyorum. Sanırım bu his
insanlara da geçiyor.
SERHAT TEKİN