Leyla Sayar: "Fakirliği çok seviyorum"

Yeşilçam’ın ünlü yıldızının yürek yakan hali... 1960’larda Türk Sineması’nın yeni Cahide Sonku’su gözüyle bakılan ve 170 filme imza atan Leyla Sayar, Nişantaşı’nda boş bir evde yaşıyor…

Leyla Sayar: "Fakirliği çok seviyorum"
Sözcü'den Yüksel Şengül'ün röportajı...

Leyla Sayar’ın hayatı evin salonunda geçiyor, burada yatıp burada kalkıyor. En önemli eşyası çekyatı, sehpası, seccadesi. Konu yalnızlık ve sağlığa gelince şu açıklamayı yapıyor:

KARNINDAKİ AĞRILAR

“Yalnızlıktan ve fakirlikten şikayetçi değilim. Yalnızlığı hep sevdim. Burada kendi yağımla kavruluyorum. Tek şikayetim arada bir canımdan bezdiren karnımdaki ağrılar…”

Yıllardan beri mutfağı ve banyosu olmayan, tuvaletinin kapısı çıkarılmış, eşyasız,
giysisiz, bomboş bir dairede yaşıyor Leyla Sayar. Bütün hayatı evinin salonunda geçiyor. Kıt kanaat geçiniyor, musluk suyu içiyor…

Emekli maaşıyla çok zor şartlarda yaşasa da şikayet etmiyor bir dönemin ünlü yıldızı. Tek şikayeti hastalığı. Hemoroid’i var, kulakları duymuyor ve karın bölgesindeki ağrılar canından bezdiriyor. Ona bir yardım eli mutlaka uzanmalı.

– Bu ev size mi ait?
Bu benim elimdeki son evim. 40 yıldır bu evde yaşıyorum, bugüne kadar içeri kimseyi almadım. Ben öldükten sonra da Kızılay’ın olacak.

– Başka eviniz var mı?
Beş tane evim vardı, onları fakir fukaraya, ihtiyacı olanlara bağışladım.

– Rahat mısınız, geçinebiliyor musunuz?
Emekli maaşım var ama yetmiyor ne yazık ki.

– Sağlığınız iyi mi?
Sağlığım hiç iyi değil. Geçen akşam hayatımda ilk kez komşulardan, kapıcıdan yardım istedim. Ağrılarım dayanılmaz boyutlara ulaştı.

– Şikayetiniz nedir?
Kulaklarım duymuyor, hemoroidim var ve karnım ağrıyor. Kimi zaman ötenazi yaptırsam diye düşünüyorum.

– Size bakan, destek olan birisi var mı?
Yalnızım, kimsem yok. Ama Allah’ım beni yalnız bırakmıyor. O hep yanımda. Geceleri benden sonra insanları aydınlatacak kitaplar yazıyorum, ibadet ediyorum.

– Yalnızlık zor değil mi?
Yalnızlığı ben hep sevdim. Yeşilçam dönemimde de gece dışarı çıkmazdım. 170 film çektim, birini bile izlemedim, birinin bile galasına gitmedim. Çok gereksizdi.

– Bu eve neden kimse giremiyor?
Yeşilçam’dayken de evime kimseyi sokmazdım. Ben yalnızlığı çok seven bir kadınım…

– Arka odanın pencere camları kırık… Kışın burada kalamazsınız…
Bir şey olmaz. Allah beni korur. İnancım tamdır.

'Şöhreti hiç sevemedim'

Leyla Sayar bir dönem efsaneydi…

Ne efsanesi ayol, yok öyle şey. Geldi geçti o yıllar, işte buradayım. Ben şöhreti de hiç sevmedim, sevemedim. Ben Allah aşığıyım, benim asıl sevdam o. Kitaplar yazdım, ölürsem onlar Kültür Bakanlığı’na emanettir.

Elbisemi kovada yıkarım

Evinizde eşyanız da yok…
Bir iki elbisem var, onları kovada yıkıyorum, kalorifer petekleri üzerinde kurutuyorum. Mutfağım yok. Param varsa, dışardan yemek istiyorum. Musluk suyu içiyorum. Ben fakirliği çok seviyorum. Fakirlik iyidir.

Leyla Sayar kimdir?

Annesi Çerkez, babası Selanik göçmeni olan Leyla Sayar, 1939’da İstanbul’da dünyaya geldi. Üsküdar Kız Koleji’nde okurken filmcilerin dikkatini çekti. 1950’li yıllarda Caddebostan Plaj Güzeli seçildi. 1957’de Türkiye Güzellik Yarışması’nda ikinciliği kazandı. Ardından Duvaklı Göl filmiyle sinemaya adım attı. Kısa süreliğine Muzaffer Tema ile bir ilişki yaşadı. Bir ara sahnelerde oryantal yaptı. 1974’te Erdal Kasidecioğlu ile evlendi, bir yıl sonra boşandı. Ardından kendini dine verdi, örtündü ve köşesine çekildi. 170 filmi olan Sayar’ın önemli filmlerinden bazıları şunlardı: Aşk Hırsızı, Yangın Var, Ayşecik, Gümüş Gerdanlık, Şoförün Karısı, Dişi Örümcek, Şafak Bekçileri, Şehrazat, Suçlular Aramızda.
Konular Röportaj