Mehmet Özdilek açık ve net konuştu!..
“İnançları kaybolan, motivasyonu dipte bir oyuncu grubumuz vardı. Hafif dokunuşlarla, açık ve şeffaf olarak onlara yaklaştım. Haddimizi bilerek oynuyoruz. Takım bütünlüğünü sahada beraber düşünen, hareket eden bir yapı kurduk”
O, zor günlerin adamı... Antalya’yı uçurumun dibinden aldı, ligde
tuttu. Antalya macerasını noktaladı, bu kez geminin dümenini
Ankara’nın köklü kulüplerinden Gençlerbirliği’ne kırdı.
Kim ne derse, desin, böylesi riskleri almak mangal gibi yürek
ister. Mehmet Özdilek’te hem cesaret, hem de tecrübe var. Gözü
kara, zorları başarmayı seviyor. Gönlünde elbette büyük takım
çalıştırmak yatıyor, ama o sırasını bekliyor.
“Bir gün o da olacak ağabey, bunca emeğin mutlaka
karşılığını bulacağım” diyor ve söyleşimizde
‘başarı’ kelimesini fazlasıyla öne çıkarıyor Şifo
hoca...
O kelimenin sonundaki ARI’yı ayrı tutuyor: “Başarı, elbette
önemli... Bu kelimenin sonundaki ARI’nın anlamı büyük... Başarıyı
yakalamak için arı gibi çalışmak zorundasınız. Bu oyunun temel
kuralı budur.”
‘Ufak atışmalar gerek’
Antalyaspor’u hiç gündeme getirmedik, hem o hem biz de istemedik.
Çünkü orada çalışan, ağabeyi, meslektaşı Samet Aybaba var.
Direkt Gençlerbiriği’ne girdik:
“Takımı aldığımda dört puandaydı. Yani zorlu bir süreçte
görevi kabul ettim, ancak asla pişman değilim, çünkü zoru
seviyorum. Gençlerbirliği ile dokuz haftadır birlikteyim. Ortada
hanemize yazılmış 17 puan var. Yani, fikstürü dokuz haftaya
endekslersek, ligde üçüncüyüz. Hayatta kolay bir şey yok ki. Her iş
zordur. Risk almadan bu oyunda başarıyı
yakalayamazsınız.”
Dibe vurmuş bir takımı bu konuma nasıl taşıdınız? Zor olsa gerek:
“Bizim elimizde sihirli çubuk yok. Aynı senaryoyu daha önce
yaşadık. İnançları kaybolan, motivasyonu dipte bir oyuncu grubumuz
vardı. Hafif dokunuşlarla, açık ve şeffaf olarak onlara yaklaştım.
Bunlar sahadaki oyunla desteklenince başarı geldi. Bir de şu var.
Haddimizi bilerek oynuyoruz. Takım bütünlüğünü sahada beraber
düşünen, hareket eden bir yapı kurduk. Saha dışında da paylaşımcı
bir grup oluşturduk. Bunlar başarıların sebepleridir. Birçok oyuncu
benim gelişimle bir şeylerin değiştiğini söyledi.
Takım içinde ufak atışmalar oldu. Bundan da mutlu oldum. Çünkü her
şey rutin gidiyorsa orada sıkıntı var demektir. İşimizi doğru
yapacağız. Daha bir şey yapmadık. Ben 34 hafta sonunda istediğimiz
noktaya geldik mi ona bakarım. Bu sezonki hedefimiz ilk on içinde
yer alabilmek.”
‘Çileklere gelmedik!’
6 bin 500 kombine sattıklarını, bunun küçümsenemeyeceğini
belirtiyor Özdilek... Tribünde kalabalığı yakalamanın yolu da
yıldız futbolculardan geçtiğini anımsattık hocaya: “Biz
çileklere daha gelemedik ama transferler muhakkak seyirci
potansiyelini yukarı çekecektir. Son haftalarda dolu tribünlere
oynuyoruz. Bu da oyuncunun moralini artırıyor."
‘Hiçbir şey kesin değil’
Şifo’nun penceresinden zirve nasıl görünüyor?
Tabii ki hiçbir şey kesin değil. 2-3 maç arka arkaya
kaybettiğiniz anda, ligin alt sıralarında kendinizi
bulursunuz. Zirvenin gediklileri zaten belli, fazla yoruma gerek
yok. Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray ve Trabzonspor genellikle bu
takımlar ilk dört oluyor zaten. Kasımpaşa şu anda onların arasına
girmek için savaşıyor. Ciddi yatırımlar yaptı. Ligin renkli
takımlarından biri. Oyunsal anlamda Sivasspor’u ekleyebiliriz bu
takımların arasına...
Özdilek, Eskişehirspor’u da unutmuyor:
“Ancak bana göre Eskişehir beklentilerin uzağında kaldı.
Daha yukarılarda olabilirdi. Fenerbahçe zirve için bir adım önde,
artı tek kulvarda mücadele ettiğini de anımsatmakta yarar
var.”
Peki, Galatasaray?
Galatasaray eleştirilmesine rağmen üç kulvarda mücadele eden tek
takım. Fakat tabii ki ikinci devredeki performansı da çok önemli.
Belki üç kulvarda devam edemeyecek. Lig çok enteresan. Kağıt
üzerinde kazanılan maçlar, sahada kazanılmıyor. Fenerbahçe şampiyon
olsa bile Avrupa’ya gidemeyecek. Her takımın ilk beşi zorlaması
lazım.
Terim gitti, Mancini geldi... Bu değişime nasıl
bakıyorsunuz?
Bu konunun iç detayını bilmeniz lazım. Bu yüzden de fazla yorum
yapmam doğru olmaz. Fatih hocanın başarıları tartışılmaz. Son iki
sezonda takımın geldiği pozisyonda Fatih hocanın çok büyük emeği
var. Zaten Türk futbolunun en önemli isimlerinden biri. Bana göre
en önemlisi. Ama futbolda ayrılık var. Bu ayrılık da
gerekliymiş.
Terim ve Milli Takım?
Fatih Terim bundan sonraki süreçte bilgi birikimini milli takıma
yığacaktır. Türk futbolunun da bu bilgilere ihtiyacı var. Onun için
kolay bir süreç olmayacak. Beklentiler yüksek olacak. Ancak bu
beklentilere fazlasıyla yanıt verecek donanımlı bir Fatih Terim
var.
Ersun Yanal’ın bugünkü başarısı bir sürpriz mi
sizce?
Ersun hoca öncesinde de Fener’de bir Türk hoca, Aykut Kocaman
vardı. O da başarılıydı. Zor bir süreçte görev yapmıştı. Ancak
kulübü tanıdığı için bu süreci başarıyla atlattı. Sıkıntılara da
iyi dayandı. Gitmese daha iyiydi. Ancak bu bir karardır. Aziz
Yıldırım’ın yerli hoca tercihi doğruydu. Sonuç olarak Avrupa’da
oynamıyor Fenerbahçe. Ersun hoca da ligi tanıyor. Fenerbahçe’nin
kadrosu da bu ligin üzerinde. Tek sıkıntıları yabancı
kontenjanı.
‘Ronaldinho doğru olur’
Ronaldinho, Beşiktaş’a faydalı olur. Ancak Fernandes’i çözmeden bu
transferi yapamazsınız. Fernandes bende olsa, kulübü rencide
etmedikten sonra yaşantısı beni çok fazla ilgilendirmez.
Türkiye’de futbol oynayan yıldız futbolcuları da değerlendiren
Mehmet Özdilek, Drogba’yı, Sneijder’i, Fernandes’i değerlendirdi.
Beşiktaş’ın transfer etmek istediği Ronaldinho’nun takıma katkısını
yorumladı.
Söze Drogba ile başladı:
“Drogba müthiş bir adam. Doğru bir transferdi. Ronaldinho,
Beşiktaş’a gelirse doğru olur. Ancak Fernandes sorununu çözmeden bu
transferi yapamazsınız. İç sorunlarını çözmeden bir şey yapmak
doğru olmaz. Ronaldinho, tabii ki faydalı olur. Drogba,
Galatasaray’a adı ile gelmedi. Saha içindeki mücadelesi ile geldi.
Ankara’da oynadığımız maç için konuşursak, tabii ki kendine hayran
bırakıyor. Sneijder hazır gelmedi. Geçiş dönemi bazen sancılı olur.
Ancak Sneijder’in de futbolculuğunu tartışamayız.”
Daldan dala atlıyoruz, Fernandes’e bakış açısını sorduk:
“Oyunculuğuna bir şey demem ama son bir senede kayıp. İlk
dört haftada alınan 12 puanın en önemli unsuru Fernandes’ti. Onu
kaybetmemek için kulüp büyük fedakârlık yapıyor. Hocanın yaklaşımı
da doğru. Böyle bir oyuncu bende olsa, kulübü rencide etmeyecek
yaşantısı beni çok fazla ilgilendirmez. Ama saha performansı çok
önemli.”
‘Dışarıda kalan yabancı mutsuz’
Yabancı sınırlamasına nasıl bakıyorsunuz?
5+3 konuşuluyor. Ben bu konuya kendi penceremden baktığımda şu anda
8 tane yabancımız var. 2 tane dışarıda kalan futbolcum mutsuz
oluyor. Türk oyuncuların rakamları çok yüksek. Dört büyükler sadece
Türkiye’de yarışmıyorum diyor. Avrupa’daki rakipleri sınırsız
yabancı oynatıyor. Bizim tarafımıza baktığınızda ekonomik anlamda 4
büyüklerle yarışamıyoruz. Dışarıda kalan futbolculara para vermek
doğru bir tercih değil bence...
‘Şimşek’in yerinde olmak istemezdim’
Hocam, ligin ilk yarısında maçlardan çok hakem hataları ön plana
çıktı:
“Çok gündeme geldiler. Ben hiçbir zaman negatif olmadım.
Herkese hata yapıyorlar, önemli olan kasıt olmaması. Donk’un
pozisyonunda Barış Şimşek’in yerinde olmak istemezdim. O maçtan
önce bizim karşılaşmamızı yönetti ve mükemmel bir maç çıkardı.
Kasımpaşa-Beşiktaş maçında çok yıprandı. Ancak
toparlanacaktır.”
Kim yakışıklı?
Mehmet Özdilek ile söyleşimizin bitiminde Mustafa Denizli ile de
biraraya geldik. O da takımı ile Antalya’yı tercih etti. Ayak üstü
hatıra fotoğrafı çektirdik, ‘O mu yakışıklı, ben
mi?’ tartışmasına girdik. Sorumuz yanıt bulmadı ama gülme
krizine girdik.
BİLAL MEŞE / SKORER