Memet Ali Alabora: "Haksızlıklara dayanamıyorum"
İngiltere Kadın Platformu ve AMC prodüksiyon tarafından Londra'da Canaary Wharf'ta bulunan “Hazev” restorantın özel bölümde platformun 20 davetlisiyle gerçekleştirilen sohbet kulübüne bu defa uzun bir süredir İngiltere'de yaşayan başarılı Tiyatro, sinema ve TV oyuncusu Memet Ali Alabora konuk oldu.
İKP başkanı Nilgün Yıldırım'ın Julia Cameron'un sözleriyle yaptığı
ve sanatın iyileştirici gücünü anlatan açılış konuşmasıyla başlayan
sohbet oldukça eğlendirici ve samimi geçti.
“Sanat; içimizdeki sandıkları ve yüklükleri acar,
mahzenleri ve tavanaralarını havalandırır. Bizi iyileştirir.
Yaratma gücümüzü ne oranda kullanacağımız tamamen bize bağlı.
Sanat, ruhumuza açılan en güzel kapı. Önümüzdeki sayısız olanağı
kullanarak her birimiz bu kapıdan geçebiliriz.
Bugün sanatın iyileştirici gücünü tartışacağımız sohbet klübümüzde
değerli sanatçımız Memet Ali Alabora'yı ağırlamaktan onur
duyuyoruz." sözlerinin ardından yoğun bir alkış
koptu ve konuklar “Hoşgeldin Memoli” diye tempo
tuttu.
EN BÜYÜK İDOLLERİM CÜNEYT ARKIN VE KEMAL
SUNAL
Panel moderatörü Nilgün Yıldırım, Alabora'ya
"Memoli" karakteriyle nasıl bu denli özdeşleştiği
ve sevildiğini sorduğunda sanatçı şöyle yanıtladı: "Ben
tiyatrocu bir ailenin çocuğuyum. Ancak öğrencilik yıllarımda iki
büyük oyuncu beni çok etkiledi. Ikisine de çok hayrandım. Biri
dövüşçü ve kahraman karakterleri canlandıran Cüneyt Arkın, diğeri
bazen çok saf ve komik olan aslında yüreği sevgi dolu karakterleri
canlandıran Kemal Sunal”di. İkisi de bizim eve girip çıkan tiyatro
camiasından değildi ama benim idolümdüler. İşte "Memoli"
karakterinde ben bu iki büyük sanatçıyı buluşturdum. Cüneyt
Arkın'ın korkusuz , savaşçı ve kahraman karakterini ve Kemal
Sunal'ın bazen aptallık derecesindeki komik,saf karakterini
birleştirdim. Ve halk Memoli karakterini gerçekten çok
sevdi.” diye açıkladı.
ENGELLER BENİ
VAZGEÇİREMEZ
Memet Ali Alabora gerek sendika kurmak gerek Garaj İstanbul
tiyatrosunu kurma çalışmalarında karşısına çıkan engelleri asla bir
vazgeçiş olarak görmediğini şu sözlerle dile
getirdi: "Herkesin özgürce yaşamasını istiyorum.
Haksızlıklara dayanamıyorum. İngiltere'de yine söylemek
istediklerimi sanatın güçlü diliyle ortaya koyuyorum. Eşim Pınar
Ögün prodüksiyon firması kurdu. Son çektiğimiz 'Exhibit'
adlı film ödüller almaya devam ediyor. Durmak yok, yola devam.
Almanya'da Mustafa Altıoklar tarafından kurulan B'Act akademide
workshoplarım devam ediyor. İngiltere'de Meltem Arıkan tarafından
yazılan, sahneye koyduğum 'Enouğh iş Enouğh' adli oyun kapalı gişe
oynuyor ve turneler yapıyor. Yani ben yoluma ve söyleyeceklerime
devam ediyorum."
SANATA VE SANATÇILARA KAPALI BİR TOPLUM
ÖZGÜRLEŞEMEZ
Sanatın her dalının iyileştirici olduğunu vurgulayan sanatçı; aynı
zamanda seyahat etme özgürlüğü olmayan toplumlarda sanatçıların
kapalı bir toplumda sanat yapmaya çalışmasının ne kadar kısıtlayıcı
olduğuna değindi. Sanatçının hızla gelişen ve değişen dünyamızın
yeniliklerini değişik coğrafyalarda gözlemlemesinin önce kendi
ruhunu besleyip zenginleştireceğini vurguladı.
Alabora, "Ülkelerdeki sınırlar ve vize zorunlulukları
serbest dolaşımı engelledikçe insanın gelişimi engelleniyor.
Digital gelişimler mesafeleri biraz
kısaltıyor" dedi.
YEMEK KONUSUNDA
İDDİALIYIM
Memet Ali Alabora babaannesi Nurhayat hanıma çok düşkün olarak
büyüdüğünü, ne kadar renkli bir karakter olduğunu ve yaşamındaki
önemini anlattı. Sanatçının esprili konuşmasıyla kahkahalarla çok
neşeli geçen söyleşide sanatçı Alabora konukların sorularını tek
tek yanıtladı.
"Bulunduğum her yere çok kolay uyum sağlayan biriyim. 14
yasından beri mutfaktan çıkmam.Yemek yapmaya
bayılıyorum. Kebap yapmak benim için terapi” gibi
sözleri üzerine konuklar restorant acmasını teklif etti.
Söyleşi sonunda toplantıya katılan 20 konukla ayrı ayrı fotoğraf
çektiren sanatçı İngiltere Kadın Platformunun Engelli
çocuklar ve Engelsiz Kardeşleri projesine destek sözü
verdi.