Merve Sevi, Pınar Altuğ'un kulaklarını çınlattı!

Kendini suyun akışına bırakmayanlardan Merve Sevi... Hayatının direksiyonu onun elinde...

Merve Sevi, Pınar Altuğ'un kulaklarını çınlattı!
Akşam'dan Emine Bıyık'ın röportajı...

“Havalar nasıl olursa olsun sizin havanız iyi olsun” derler. Dışarıda buz gibi bir hava var. Sizin havanız nasıl?


Valla hava durumu bazen insanın modunu düşürebiliyor ama benim keyfim yerinde. Heyecanla yazın gelmesini bekliyorum.

Umudunu yitirmiş ve yalnızlıklarında kaybolmuş insanların arasında var olmaya çalışan iki dostun öyküsünü anlatan “Fareler ve İnsanlar” adlı oyun sahneyle nasıl buluştu?

“Fareler ve İnsanlar” oynaması riskli bir oyun. Kurallarına uygun bir şekilde sahnelenmesi gerekiyor. Devlet tiyatrolarında defalarca oynanmış bir tekst. İlk defa özel bir tiyatro tarafından sahneleniyor. Bu da çok riskli çünkü özel tiyatrolar genelde daha pop corn dediğimiz işleri tercih ederler. Çok şükür altından kalktık ve çok güzel bir iş çıktı ortaya.

Peki, siz rolü kabul ederken tereddüt ettiniz mi?

E tabii… “Altından kalkabilecek miyim?” diye çok düşündüm, bayağı bir koktum. Çünkü hikâyedeki tek kadın oyuncu ben olacaktım ve defalarca sahnelenmiş, ödüllü bir klasikte oynayacaktım. İyi ki korkularımın üzerine gitmişim, şimdi bir klasikte oynamanın hem gururunu hem de heyecanını yaşıyorum.

Ben de insanım!

Ama bir oyuncu her “Ben oyuncuyum, her rolü oynarım” sözüne katılan bir oyuncu değilim. Çünkü oyuncusun diye her rolü oynayamazsın. Daha neler! İstediğiniz kadar iyi bir oyuncu olun, proje belirler oyunculuğunuzu… Ruhunuz, o anki tipolojiniz, saçınızın rengi, duruşunuz her şey bir bütündür. “Her şeyi yaparım” algısı maalesef sadece oyuncularda değil, ülkenin genelinde hâkim bir duygu. Farkındaysanız yapamadığı halde “Ben yaparım” diyenler yüzünden bu haldeyiz.

Bir de sizin sektörde “Show must go on” (gösteri devam etmeli) gibi bir algı var. Bu bakış açısını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ben buna da inanmıyorum. Nasıl doğum yapan bir kadın veya yakını ölen biri izne ayrılıyorsa buna benim de hakkım var değil mi? Çünkü ben de insanım. İşte “Annem öldü ama ben sahneye çıktım” diyor. Bunu bir marifetmiş gibi anlatmayı çok sahtekârca buluyorum. O zaman ya çıkma ya da söyleme… Hani yaptığından kimsenin haberi olmasın. Bunu ilan ettiğine göre seni takdir etmemizi bekliyorsun demek ki. Vallahi başıma gelmedi, büyük konuşmayayım ama ben sahneye çıkamam.

Oyunculukta paslaşma, ekip ne kadar önemli sizin için?

Benim için oynayacağım rolden çok işin bütünü önemlidir. İsterim ki yanımda oynayan insanlar benden çok daha iyi olsun ve ben de destekleneyim. Yani dirsekleme yöntemiyle değil de destekleme yöntemiyle başarının geleceğine inanıyorum.

ALT TARAFI OYUNCUYUZ

“Ben bu rolü oynayamam” deyip geri çevirdiğiniz işler oldu mu?


Dünya dönüyor, iklimler değişiyor, teknoloji gelişiyor. Yakında uçan araba çıkacak. Doğurduğun çocuk bile senden daha zeki doğuyor. Dolayısıyla da senin sürekli kendin için bir şeyler yapman gerekiyor. Bu, oyunculuk için de geçerli. Eğer bu işini hakkını vermek istiyorsan sadece konservatuvar eğitimi almakla kalmayacaksın, üstüne kendinden bir şeyler de koyacaksın. Hiçbirimiz çok mükemmel insanlar değiliz. Alt tarafı oyuncuyuz. Dünya barışını sağlamışız ya da çok önemli bir sorunu çözüyormuşuz gibi davranmanın bir anlamı yok.

Mesleğe başladığınız ilk yıllarda böyle düşünmüyordunuz herhalde?

Tabii ki böyle düşünmüyordum ama hiçbir zaman “Ay işte ben şöyleyim, ben böyleyim” gibi bir durumum da olmadı. Galiba ruhumda biraz eziklik var (kahkahalar). Yani sıradanlığı, sıradan biri olmayı seviyorum.

İSTEDİĞİM PARAYI ALMADAN OYNAMAM

Ben öyle suyun aktığı yöne doğru gitmeyi sevenlerden değilim. Emeğim, iş ahlakım ve işime olan saygım ortadadır. İçinde yer alacağım proje, eğer bir festival filmi değilse, bir öğrencinin işine yaramayacaksa ve birinin yararına olmayacaksa istediğim parayı almadan oynamam. Bunun bedelini şartlar ne olursa olsun isterim, vermeyenle de çalışmam.

İŞ DİSİPLİNİNİ PINAR ALTUĞ’DAN ÖĞRENDİM

Duyduğum kadarıyla çok disiplinliymişsiniz. Hatta bir defa kar yüzünden yollar kapalı olduğu halde oyuna yürüyerek gitmişsiniz…  

Mesleğe ilk başladığım yıllarda 17 yaşındaydım ve sete annem götürüp getirirdi. Kendimden yaşça çok büyük oyuncularla çalıştığım için yaşıtlarımla çok fazla muhatap olamadım. Bu da bana iş disiplinini aşıladı. İşte sete nasıl gelinir, nasıl hazırlanılır, saatlere nasıl dikkat edilmelidir hepsini Pınar Altuğ’dan öğrendim. Çok disiplinlidir, her şeyi nizamidir. Sağ olsun bana çok yardımcı olmuştur.

Çok disiplinlisiniz ama aynı zamanda insansınız da… Diyelim ki sahnede sizin dışınızda gelişen bir aksilik oldu ya da repliğinizi unuttunuz. O zaman ne yapıyorsunuz?

İşte asıl mevzu orada başlıyor. Çünkü siz teksti bilmiyorsunuz. Benim size yanlışı doğru diye yutturmak birinci görevim (kahkahalar)
Konular Röportaj