Murat Serezli: 'Aşk benim için su gibi'

Murat Serezli’yle; oyunculuğu, kamera arkasını, sinemayı ve hayatı kamera önüne yani röportaja alınca gözlerinizin önünüze bu renkli sohbet geldi.

Murat Serezli: 'Aşk benim için su gibi'

İNSANLARI GÜLDÜRÜRKEN HATA PAYINIZ SIFIR! KOMEDİ SAHNELERİNDE YAPACAĞINIZ ÇOK KÜÇÜK HATALAR ÖLÜMCÜL OLABİLİR!

Birçok dizi ve filmde rol aldınız ama siz sitcomların aranılan isimlerindensiniz. Güldürmek daha mı zordur insanları ağlatmaktan?

Dünyanın her yerinde komedyenlerin her rolü oynayabileceğinden bahsedilir. Ben de güldürmenin daha zor olduğuna inanıyorum. Hata payı çok daha az çünkü. Dramatik bir sahneyi yeteri kadar iyi oynayamazsanız en fazla ağlatamayabilirsiniz. Ya da duyguyu tam anlamıyla geçiremeyebilirsiniz. Ama yine de iyi bir sahne çıkarabilirsiniz. Bir komedi sahnesinde ise yapacağınız çok küçük hatalar ölümcül olabilir ve kahkahayı alamamanıza yol açar. Bu da sizi direkt ‘komik değil’ eşittir ‘başarısız’ konumuna itiverir.

KAMERA ARKASINA İLGİM DAHA FAZLA!

Oyuncu bir anne babanın çocuğu olarak sizin de oyuncu olmanız kaçınılmaz mıydı? Yoksa hep baştan beri içinizde var olan mesleklerden miydi? Neydi size oyuncu olmalıyım dedirten?

Görünen o ki; kaçınılmazmış.(Gülüyor) İçimde vardı elbette ama sadece arkadaş ortamlarında ya da yarı - profesyonel alanlarda yapıyordum. Özel hayatımda çok faaldim ama bunu büyük kitlelerle paylaşamayacak kadar çekingen ve başka işlere yani kamera arkası, özel efekt, 3D animasyon işerine yönelmiş ve yoğunlaşmış durumdaydım. İlgim de kamera arkasına daha fazlaydı. Yıllar önce mesaili hayatım sona erdikten sonra dizi ve film tekliflerine de cevap vermeye karar verdim. Oynamayı her zaman seviyordum. Oyuncu olmalıyım dedirten bir duygu ya da spesifik bir olay olmadı. Sadece karar verdim. Bu kararımda çok daha önce başladığım bazı başarılı reklam filmlerimin de etkisi olmuştur.

Çocukluğunuzda çizgi romanlar çizer, senaryolar yazar ve story-boardlar hazırlarmışsınız. Sonra mimarlık okudunuz. Peki oyunculuğa ilk başlayışınız nasıl oldu?

Star’da çalışırken reklamlarda da oynayabileceğimi fark ettim. Bir ajans peşimdeydi zaten. Kabul edip kayıt oldum. 2000’den 2005’e kadar bir yandan seslendirme, animasyon ve yönetmenlik yaparken birçok reklamda oynadım. Dizi veya film tekliflerini mesaili olarak çalıştığım için kabul edemiyordum. Sonra yavaş yavaş kendimi kamera önünde de bir iş yapmaya psikolojik olarak hazır hissedince, tam o dönemde de işten ayrılınca dizi tekliflerine pozitif bakmaya başladım.

HERKES OYUNCULUK YAPABİLİR!

Oyuncu bir anne babanın çocuğu olarak, başka mesleklerden gelen mankenlerin, şarkıcıların oyunculuk yapmaları hakkında neler düşünüyorsunuz?

Herkes oyunculuk yapabilir! Özellikle televizyonda ve sinemada!

MESLEK DEĞİŞTİRME KONUSUNDA ÇOK CESUR OLDUM HEP!

Mimarlık okudunuz. 3 boyutlu animasyon ve yönetmenlik çalışmaları yaptınız. Kısa filmleriniz var. Oyunculuk yaptıklarınızın son ve en renkli halkası. Kariyer zincirinizi oluşturan bu halkalar birbirini besleyen ve sizi daha da yaratıcı kılmaya yönelik işler. Bunlardan başka yapmak, uğraşmak istediğiniz, içinizde ukte kalan bir şey var mı?

Aslında çok bir şey yok. Yapmak istediğim bir şey olursa ve ukte boyutundaysa onu yapmaya başlarım zaten. Meslek değiştirme konusunda çok cesur olduğumu geçmiş hayatım son derece net özetliyor zaten. Bir müzik aletini çok iyi çalabilmeyi isterdim mesela. Bir süredir bateri çalışıyorum. Klasik gitar çalabilmeyi isterdim hep. Hiç bir zaman buna ayıracak yeterince zamanım ve konsantrasyonum olamadı. Bir gün, belki…

HER ŞEY ÜZERİNDE KONTROLÜNÜZ OLAMAZ!

Mükemmeliyetçi bir yapınızın olduğunu tahmin ediyorum. Bu durumun avantajları ve dezavantajları neler?

Teknik işlerle uğraşırken mükemmelliyetçi bir karaktere sahip olmanızın avantajları çok. Bir kere işinize dört elle sarılıyorsunuz. İşi iyi yapmanız yetmediği gibi, daha iyisini yapmak için hem dünyayı, mesleki literatürü takip ediyor, hatta henüz yapılmamış olanları bulmak ve uygulamaya koymak için çok çaba sarf ediyor, bunu da başardığınızda harika bir tatmin yaşıyorsunuz. Ama bir yandan da bir şeyler istediğiniz gibi gitmediğinde ya da şartlar uygun olmadığı için işi artistik anlamda istediğiniz sonuca ulaştıramadığınızda çaresizlik stresi yaşayabiliyorsunuz. Sanatsal anlamda ise mükemmellik diye bir şeyden bahsetmek çok zor. Çünkü sanatsal mükemmelliği tanımlamak imkansız bir kere. Bunu sadece hedefleyebilirsiniz. O da sanatınızın teknik yönünde olabilir ancak. İşte mükemmelliyetçi olmanın avantajları ile dezavantajlarının iç içe bulunmasının nedeni de bu. Her şey üzerinde kontrolünüz olamaz. Hep daha iyiyi istemek ve bunun için uzun saatler çalışmak sizi ileriye götürür. Ama ne zaman duracağınızı bilmeniz çok önemli. Özellikle sanatla uğraşıyorsunuz: “Bu... Tamamdır!” diyebilmeniz lazım ki bir sonraki çalışmanıza geçebilesiniz. Yoksa obsesif bir şekilde aynı eserinizle oynamaya devam edersiniz. Bir de; hedeflenen sonuç ile gerçekleşen sonuç arasındaki kaçınılmaz fark yüzünden de, psikolojik olarak kendinizi yıpratmamanız lazım.

Metin ve Nevra Serezli’nin oğlu olarak, hayata dair onlardan öğrendiğiniz en önemli olgular nedir?

Dürüstlük, iş ahlakı, doğru ve yanlışı ayırabilme becerisi, işini yapabileceğinin en iyisini yapmaya çalışarak zamanında bitirmek, toplum önünde saygınlık, hak yememek, adaletli olmak, şefkatli olmak, sevgi dolu ve sevginin değerini bilen bir erkek olmak, iyi sevgili, iyi dost olmak. Sayamayacağım kadar çok erdem öğrendim anne ve babamdan.

Peki mesleki detaylar anlamında, anne – babanızdan öğrendikleriniz…

Mesleki detaylara inersek; gerçekçi oynamakla karikatür olmak ya da abartılı olmak arasındaki ince çizgiyi hissedebilmeyi Oyunculukta natürelliğin nerede başlayıp bittiği... Gözlem yeteneği ve alışkanlığı, diksiyon, kelime hazinesi… Dünya görüşü, kültür çeşitliliği, tomarla bilgi… Saymakla bitiremem ki evde öğrendiklerimi. Ne karakter anlamında, ne de bilgi olarak.

Kamera arkasına aşıksınız. Evet bu aralar daha çok kamera önündesiniz ama nedir sizi kamera arkasından çağıran cazibeler?

Sinema gerçek bir sihir. Çocukluğumdan beri beni hep çok etkilemiştir. O karanlık salon içinde iki saatliğine bambaşka bir dünyaya gitmek. O en etkilendiğim yıllardan beri de, sinema diliyle öykü anlatmak, duygulandırmak, güldürmek, korkutmak, heyecanlandırmak büyük bir keyif geliyor bana. Büyülü bir meslek bu. Ve kamera arkasının her dalı tekniğin ve sanatın bir arada olduğu çok özel birer zanaat.

AŞK BENİM İÇİN SU GİBİ. KARŞILIKLI AŞK, HAYATTA YAKALANMASI EN ELZEM OLAN TEK ŞEY!

Kamera arkası aşkınızdan hayattaki aşka bakarsak… Aşk neleri değiştiriyor sizde?

Aşk benim için su gibi. Karşılıklı aşk, hayatta yakalanması en elzem olan tek şey. Mutluluğun denkleminin en güzel ve tek başına yeten çözümü. Hayatın içinde, sana bul-yap parçası gibi uyan “o” kişiyi bulmak en önemli şanslardan birisi. Karşılıksızca sevmek ve sevdiğin kişi tarafından da aşk dolu bir şekilde geri sevilmek. Tek başına, her şey kötü gittiğinde bile sizi mutlu edebilir. Her şeye dayanma gücü verir. Ve ben bu konuda çok şanslıyım.

İLK KURŞUN ÇOK ÖNEMLİDİR!

Ece Nevra Durukan’la sunduğunuz ‘İyi Beslen – Mutlu Yaşa’ adlı bir televizyon programınız da sürüyor. Bunların paralelinde yakın gelecekte yapmak istedikleriniz arasında neler var?

Çok yakın gelecekte artık kendi uzun metrajlı sinema filmimi çekmek istiyorum. Yönetmen olarak. Zaman zaman teklifler gelse de, henüz tüm şartlar olumlu bir şekilde bir potada buluşmadı. Tahmin edersiniz ki, ilk kurşun çok önemlidir. Ben de mükemmelliyetçi birisi olarak ve yıllardır sinema üzerine okuyarak, izleyerek, çalışarak onbinlerce saatimi kamera arkasına adadığım için ilk işimin fenomen olmasını istiyorum tabi ki. Bir başka projem de, kendi yarattığım bir film karakterinin komedi filmini yapmak. Bunun için bir süredir, ara ara senaryo ve karakter çalışması yapıyorum. Ama o filmde, başrolü oynayacağım için bir yandan da yönetmenliğini yapmak istemiyorum.

Bir de araştırma-geliştirme yaptığım talk-show projeniz var sanırım.

Evet, aynen… Yakın geleceğe dair bahsedebileceğim bir projem de bu, bir süredir üzerine araştırma-geliştirme yaptığım talk-show projesi. Çeşitli televizyonlardan bu konuda da açık kapılar var karşımda ama şu anda devam eden bir programım bir de dizim varken düşündüğüm projenin hakkını veremeyeceğim için beklemedeyim.

AKSİYON ROLLERİNİ ÇOK SEVİYORUM!

“Şu rolü çok iyi canlandırırım, iyi oynarım” dediğiniz bir rol var mı? Ve neden o rol?

Aksiyon rollerini çok seviyorum. Birincisi çocukluğumdan beri aksiyona, performans oyunculuğuna çok çok yatkınım. Özel hayatımda da çok hareketli ve çocuk ruhlu olmamı bir kenara bırakırsak, denge sporları konusunda çok hızlı bir öğrenme eğrim vardır. At, motosiklet, bisiklet hep çabucak öğrendiğim ve ustalık gösterdiğim şeyler olmuştur. Aksiyon filmi çekmek çok eğlenceli gelir bana. Filmini çekmek istediğim tiplememle yapacağım sinema filmi de bir nevi aksiyon - komedi olacak zaten.

Melike BİRGÖLGE



Konular Röportaj