Nadide Sultan'dan evlilik müjdesi!..

"İstemeye gelme hikâyesi çok hoşuma gitti. Komikti. Aileler birbiriyle tanışır tanışmaz kız isteme durumu oldu. Kahvesine karabiber koydum."

Nadide Sultan'dan evlilik müjdesi!..

- Albüm satışları dijital mecralarda önem kazanmış durumda... Siz bu mecradan yeterince para kazanabiliyor musunuz? 
Dijitalde güzel ama dijitallerde çok ciddi meblağlar dönmüyor. O kısmı şirkete devrettiğim için biraz şirketin problemi halinde, biz sahneden kazanıyoruz. Albümler çok satarken de ciddi paralar almıyorduk. Yapımcılar ‘100 bini geçsin sonra veririz' diyorlardı. Birdenbire hafta sonu satışlar 100 bine çıkardı sonra o rakam biner biner çıkardı. Şimdi harika bir şirketle çalışıyorum. Onlarla bu anlamda anlaşmamızı yaptık. Konserlerden kazanıyorum.

- Konserler sizi tatmin ediyor mu?
Azerbaycan ve Almanya'da konserlerim oldum. Televizyon programım var. Allah'a şükür tatmin ediyor. Tabii ki eskisi kadar yoğun değil. Sezen Aksu geçen konserinde ‘Bizi şarkıcı yap' diyen hayranlarına ‘Ben kendime zor iş buluyorum. Siz gidin dizi oyuncusu olun' demişti.

- Gerçekten piyasanın durumu bu kadar içler acısı mı?
Alan daralıyor. Belki de aynı insanların etrafında döndüğü içindir. Çünkü ne gelirse kalabalık ve başarıdan değil, daralmadan gelir. Ekonomik kriz olduğunda Başbakan harcama yapın dedi. Açılmak gerekir. Birbirine benzeyen alanlar olmasa da hareket halinde olup yeni insanları da kazandırmak lazım. Mesela yeni arkadaşlarımızın parçaları radyolarda çalmıyor. Bunun nedenini de istek gelmediği şeklinde yorumluyorlar. İnsanları tanımadan istek gelebilir mi?

- Bir dönem Nadide Sultan fırtınası vardı. Geçen zaman içerisinde ne oldu da bu fırtınadan eser kalmadı...
Magazinde çok fazla olmayışımdan kaynaklandı. Bir anlamda karşılıklıydı. Çok canım yanmıştı ve bende magazin fobisi oluşmuştu. Kameralara görünce kaçıyordum.

İLK DÖNEM YANLIŞ TANITILDIM

- Çok canım yanmıştı derken, en çok neler yakmıştı?
İlk üç sene yanlış tanıtıldım. Bikinili fotoğraflarımla lanse edildim. Gerçek Nadide'yi anlatma şansım olmadı. Onu anlatana kadar çok uğraştım. Bunun üstesinden de albümlerin başarısıyla geldim. O dönem yazılanlar yüzünden çok ağladım. Her flaş patladığında acaba şimdi ne yazacaklar paranoyası oluşmuştu. Çünkü ağzımdan çıkmayan şeyler yazılıyordu. Tırım tırım kaçmaya başladım. İlk önce konserlere basın göstermeyerek başladım.

- O dönem bir tek siz mi bikinili poz veriyordunuz?
Yok, o zaman herkes o tarz pozlar veriyordu. Benim yapmak istememem şirket tarafından garipseniyordu. Biraz daha sabırlı davranabilirlerdi. O zaman başımda abim, annem ve babam ayrıydı, kimse yoktu. Her şeyi tek başıma başarmak zorundaydım. Yüzlerce bin dolarlık sözleşme imzalamıştım. Varlıklı bir aileden de gelmiyorum. Nereye kadar itiraz edebilirsiniz ki... Hiç unutmuyorum. Bir dergiye çingene kıyafetleriyle poz verecektim. Bir bavul dolusu kıyafetle stüdyoya gitmiştim. Erol Atar kıyafetleri görünce kenara fırlatmıştı.

- Yaşadıklarınızı düşündükçe o an adlandıramadığınız tükenmişlik sendromuna yorduğunuz oluyor mu?
Aslında evet o dönem tükenmişlik sendromunu yaşamışım diyorum. Psikologlarla da görüşmüştüm. Ama insanlara anlatamıyordum. Çılgınlık gibi geliyordu. Gözde bir isimken, sokakta yürüyemeyecek haldeyken insan bunu nasıl terk eder ve farklı bir yol çizer. Çok cesaret işi. 23 yaşında bu kararı verip, magazinden çekildim. Sadece konserlerde kendimi gösterdim. Bunu insanlar şöyle değerlendirdi. Nadide izdivaya çekildi, işi bıraktı. İşimi bırakmadım. İşim gerektirdiği kadar oldum. Onun için Meryem Uzerli'yi anlıyorum. Ben çekip gitmedim ama çekip gitmek istedim. Doktorum müsaade etmedi. Gidersen o korkular seni arkandan kovalayacak demişti. 

MÜZİK CAMİASINDA KENDİME YER BULAMADIM

- Bir starken insanı yalnızlığa iten sebep neler oluyor?
Bir kere iç dünyanızda hiç kimseyle paylaşamayacağınız duygular, karışıklıklar yaşıyorsunuz. Çünkü en yakınınızdaki arkadaşınız aynı şeyi yaşamıyor. Aynı ruha sahip olmadığınız için kendinizi yalnız hissediyorsunuz. Bu durumu aileniz bile anlamıyor. Onun için yapayalnız ve korkmuş hissediyorsunuz. Bir röportajımın başlığı ‘Ben müziğim değil, fiziğim...' şeklinde çıkmıştı. Ben bunu okurken kolonyalı su içirmişlerdi. Bir gün karşısına alıp bana poz vermek zorundasın diyen muhabir olmuştu. İstediklerini vermediğim zaman çıkarım bir filmden sana benzeyen birini bulurum hayatını karartırım şeklinde tehditler aldım. Ben neden kendimi yalnız hissetmeyeyim ki... Her şeyi bırakıp gidersiniz. Ama ben işimi yapmaya devam ettim. Ama daha rolantiye aldım. Belki ekonomik viteste kullanmaya çalıştım.

- Müzik camiasında da aynı sıkıntıları yaşadınız mı?
Çok ciddi sıkıntılar yaşamadım. Orada da kendime yer bulamadım. Ben daha farklı dünya görüşü olan bir insanım. Okumayı seven, alkol kullanmayan, farklı bir bakış açım vardı. Çok ortak paydada bulaşabildiğim birkaç arkadaşım oldu.

- Şu anda nasıl bir dönemden geçiyorsunuz?
Hayatımın en mutlu dönemlerini yaşıyorum. Kendimi çok güzel buluyorum. Önceden güzel bulmazdım. Kendimle barıştığım bir dönemdeyim. Daha sonra istediğim müziği yapıyorum. Şarkıcılığımın zirvesindeyim. Şu an en çok çocuk sahibi olmayı istiyorum. İnşallah o da olacak.

YAZ SONU EVLENİYORUM

- Kısa bir süre önce nişanlandınız. Kız isteme durumu nasıl gerçekleşti?
İstemeye gelme hikâyesi çok hoşuma gitti. Komikti. Aileler birbiriyle tanışır tanışmaz kız isteme durumu oldu. Kahvesine karabiber koydum. Hakan da çok güzel olmuş bundan sonra hep böyle olacak dedi.

- Hakan Bey'le nasıl tanıştınız?
14 yıldır tanışıyoruz. Ama 10 yıldır birbirimizi görmüyorduk. Facebook'da yeniden birbirimizi bulduk.

- Duygularınızı nasıl adlandırıyorsunuz? Sizinki aşk mı sevgi mi?
Hem aşk hem de sevgi var. Dost olarak da entellektüel birisi olarak da beni tatmin eden bir ilişki. Gördüğünüz gibi her halimden de belli oluyordur.
 
- Neler yapmaktan zevk alıyorsunuz?
Film seyretmeyi seviyoruz. Hayat ve işlerli ilgili konularda konuşuyoruz. Ama birbirimizin işlerine karışmıyoruz. Yemek yemeyi seviyoruz. Güzel yemekler de yaparım. Çok şanslıyım ki Hakan sadece makarna seviyor. Çeşit yapmama gerek kalmıyor.

- Kliplerinizi nişanlınız mı çekiyor?
Evet, o çekiyor. Sette çok hırslıyız. Birbirimize resmi davranıyoruz. Çekimlere basın gelmişti. O anda ağzımızdan aşkım kelimesi çıkmıştı. Neyse ki kimse fark etmedi. O an kıpkırmızı olduk. Yaz sonu inşallah düğün olacak. Spontane insanlarız ve nerede olacağı konusunda net bir şey yok. Belki yurtdışında belki de kumsalda olabilir.

ERÇİN DAĞ EYSEN /AKŞAM İNTERNET SİTESİ



Konular Röportaj