Necip Memili: "Olmaz dediler oldu"

Adana’da başlayan çocukluk, gençlik yıllarını, oyuncu olma serüvenini ve İstanbul’da devam eden hayat hikâyesini anlatan Necip Memili, ailesinin kendisi için “Bundan bir şey olmaz” dediğini de anlattı...

Necip Memili: "Olmaz dediler oldu"
Akşam'dan Sibel Ateş Yengin'in röportajı...

Mahallenin haşarı çocuğuyken oyunculuğa adım atma hikâyenizi dinleyelim mi?


Zaten oyunculuk yapıyormuşum o haşarılığın içinde, biraz yonttular işte. 17-18 yaşlarımda, mahallede arkadaşlarımın amatör duygularla yaptığı bir tiyatroda Muzaffer İzgü oyunlarıyla başladı serüven. Seyhan Belediye Tiyatro Topluluğu’nda devam etti, orada çıraklık yaptım, daha doğrusu öğrendim. Daha sonra Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuarı’na girdim. Sonra da İstanbul; diziler, filmler, oyunlar…

Aileden nasıl tepkiler gelmişti? "Mühendis ol, doktor ol" demezler miydi?

Benim ailem öyle şeyler söylemezdi. Gerçekçiydiler ve “Bundan bir şey olmaz” diyorlardı, çok gülerim onlara. Sağolsunlar çok karışmadılar. Oyunculuğu başta desteklemediler ama sonraları onlar da benimle eğlenmeye, gülmeye, ağlamaya başlayınca bir yandan inandılar da bana. O yüzden bu hayatta hep ne olmak istediysem 35 yıldır hep o oldum, öyle büyüdüm. Bana karışmazlar, benim hayatım, benim kararım.

Çocukluğunuzu, gençliğinizi geçirdiğiniz, Adana mı İstanbul mu en çok gönlünüzde yer ediyor?

Şimdi yalan yok, serde memleket yatıyor, ne olursa olsun Adana başka. Toprağı, havası, sıcağı, soğuğu, insanı, yolları, gölü, yemesi, içmesi, insanlığı... Adana başka usta! Sanatı, sanatçısı, demir sporu, festivalleri, tiyatrosu… Başka Adana… Kavgası, karanlığı, aydınlığı, adliyesi… Adana’yı seviyorum.

En çok neyini özlüyorsunuz?

Çocukluğumu, mahalleyi, sabah tam 05.30 da gelen nohutçuyu, bağıran seyyar satıcıyı, elektrik tellerine yenik düşmüş uçurtmaları; çok üzülürdüm onlara sadece kuyrukları kalırdı, gövdesiz… Güvercinleri mesela. Karşı komşumuz Mehmet Abinin güvercinleriydi, hâlâ var, gidince onun damına çıkar güvercinleri izlerim. Bir de Adana’nın kışını severim, deli gibi yağan yağmurda yürümeyi.

SEVGİNİN AÇLIĞI

En son rol aldığınız "Guruldayan Kalpler" filmine gelirsek. Bu isimle sevgi açlığı mı simgeleniyordu?

Hem sevginin hem karnın açlığını simgeliyor. Çok güzel bir film ismi bence. Birçok duyguya hitap eden ve birçok anlamı barındıran bu isim için bence Ömer Uğur’a teşekkürler. Bunun için çok uzun cümleler yazabilirim. Kalp, yaşamın içinde duygularımızı isimlendirdiğimiz ve bizi hayatta tutan en değerli organımız. Her acıda her sevinçte farklı atan her kalbin guruldamadan güzel atmasını diliyorum.Canlandırdığınız

Yaşar karakterinin nasıl bir hikâyesi vardı?

Sanatı öğrenmeye çalışırken aslında hayatta kalmanın da bir sanat olduğunu anlatan bir film. Yaşar, kendi halinde, yaşamdan ona sunulan süre bitene kadar düzgün bir şekilde yaşamaya çalışan, saf, iyi, düzgün ama yoksul bir adam. Ekmek parası için iş ayırmayan biri. Hayatının en sıkıntılı döneminde “sanat” ile tanışır ve hayatının geri kalan kısmını artık ne kadar farklı şey varmış şu hayatta şaşırmalarıyla geçirir. Karısını, çocuklarını ve Alzheimer hastası kaynanasını seven, sayan, koruyan bir aile babası. Mahallede dalga geçilen bir saf, çayı bile başkasına ısmarlatacak kadar guruldayan bir cebi var; güzel adam vesselam.

Onun en çok hangi huyunu sevdiniz?

Yaşar’ın en çok sanatın içine girince, hayatında bilmediği şeyleri öğrenme hevesini, sanat için -ki sanattan hiç anlamayan biri olarak- soyunmasını, cesur ve sorgulayıcı olarak değişmesini sevdim. Üzerinde o sanattan anlayan adam durumu komik durdu, onu sevdim.

KAHRAMANIM OLMADI

Çocukluğunuzun, gençliğinizin masal ve roman kahramanı kimdi?


İnanın öyle biri ya da bir şey yok. Birçok film izledim, dinledim, gördüm ama çocukluğumdan bu yana bir kahramanım olmadı. Nedenini çok da dert etmedim. Sevmişimdir çoğunu, özenmişimdir ama o anlıktır o. Devamını getirmedim hiç, fanlık bende sıfır.

KÖŞE YAZILARINA BAKARIM

Gazetelerin önce hangi sayfalarına bakarsınız?


Genelde köşe yazılarına bakarım ama gazete alışkanlığım fazla yok, haftada bir. Neticede başka haber alma alanları da var, onları kullanıyorum.

Takip ettiğiniz dergiler var mı?

Tabii ki de; Uykusuz, Kafa, Fil, Altyazı, OT, Milliyet Sanat, Naber, Birhaber, Atlas Tarih, National
Geographic...
Konular Röportaj