Neyin Peşinde Bunlar?

Gülben, Yeşim, Seren üzerinden koparılan bir bardak sudaki fırtınadan alınacak ahlak dersleri, birbirleri ile güya rekabetleri, kimilerine göre 'Akıl'ları, itibarsız gündem oluşturma çabalarının uzantısı...

Mağdur kadın, vamp kadın imajları hepsini bir kalemde geçelim, bir medya patlamasının ve dağılmasının sebebi, bütün bunların üstünü örtmek için bir örtüdür, yani 'cambaza bak' tan ibarettir...

Bir teki bile halkın umurunun değildir ve aralarında halk nezdinde sevimsiz olmayanı yoktur...

Usta, gazetecilerin bu konuya yaklaşımları ve gündemde tutmaları ise bir başka garabet.

Fatih Altaylı'nın yazısından öğreniyoruz ki Gülben 30 Ağustos'ta Beştepe'deki davette patronun masasında. Beştepe Protokolünde Yeşim var mı yok. Seren var mı o da yok.

Protokol eğer Yeşim'i seçseydi belki orada da benim 2 diplomam diye başlardı veya Seren aynı masada gördüğü Gülben'i çekiştirirdi, devlet bu işleri kaldırmaz.

Gülben, Ahmet Necdet Sezer dönemi de protokoldaydı, eşi Mustafa Erdoğan nedeniyle şimdi Milletvekili o zaman gazeteci Tuncay Özkan eşliğinde... Ama son 30 Ağustos davetinde ne Mustafa ne Erhan tek başına! EE Oscar alınca böyle olur!

Fatih Altaylı'nın yine Gülben için yazdığı: 'Şimdi Myanmar'a, katledilen Müslümanlara destek olmaya giderek kendini gayet iyi korumayı başaracaktır.' cümlesi biraz Gülben'i hafife almak gibi olmuş, onun Myanmar'a da ihtiyacı yok, görünen o ki Myanmar'ın ona ihtiyacı var çünkü seçilmiş!

Başarılı olduğu tek dizide evin çocuklu beyini ayartan nişanlısından ayıran genç dadıydı, o zaman için evet tamam ama şimdi üstüne çıkması ve farklı imaj lazım bence o dizinin gerçek fikir sahibini hiç bilemedi, bilseydi sonraki yenilgiler olmazdı başkasının fikrini satanlarla yola devam edince olur böyle vakalar...

Hele şimdi babadan oğula, kıza geçen önsezi yoksunu medya gücü, çeteleriyle temkinli davranıyor. Ama hep böyle hayır işiyle gitmez, her dakika ben meleğim diye gezilmez...

Ertuğrul Özkök'ün 'Kızlar'a teşekkürü ise Hürriyet için utanç abidesi!

Sınır tatbikatlarını, 'eyy’ diye başlayan sözleri, Kadir Abi'nin istifasını, Kuzey Irak, İran, Vanuatu'ya  meydan okumaları bizlere unuttturdukları için teşekkür ediyor 'Kızlar'a... PES!..

Teflondan beter sözler, senin nereden kızların onlar yahu, neyse kısa kesiyorum. Türkiye'nin 'vasatlık'larını 3 gün içinde olsa unutturmuşlar. Vallahi senin yarattığın vasat altı medya hiç bir şeyi unutturamadı da, bu kızların nereden nasıl unutturacak?

Özkök tahliye kararı alınmış boşaltılmış binada inatla son kalan ve asla çıkmam diye direten tüpçü dükkanı gibi, elektriği, suyu kesilmediği için hala dükkanda, kestikleri an yok...

Peki bütün bu insanlar neyin peşinde, kentsel dönüşüm projeleri gibi, medya dönüşürken yer kapmak peşindeler.

Gülben kime, neye bilmem ama güvenilir, verilen işi yapan, çalışkan ve aslında adamları doğru zamanda kapı önüne koymasını bildiği için aralarında en şansı olan. Belki de en ketum ve acımasız olanı.

Her söze bir mimik, her aşka bilgelik, her yoksulla resim çektiren bir Melek olma huyundan vazgeçse daha iyi olacak ama umuru değil, zaten o hep iyi!

Gülben'den, Yeşim'den, Seren'den yandaş, laik medya çatışması kahramanı kırıp sarmakta manasızlık.

'Ertuğrul'un Kızları'; Yeşim, Seren, Gülben'den  'Gördes'li Makbule', 'Onbaşı Nezahat' 'Erzurumlu Kara Fatma' filan çıkmaz. Komik oluyorsunuz beyler, hanımlar. Ve artık kimse yutmuyor, yutmuyor ilk yudumda tükürüyor, bu medya bunun için değişmek zorunda...

Sacit ASLAN