Nükhet Duru: "Türkiye’nin zenginliğini tüm dünya kıskanıyor"

Ünlü sanatçı Nükhet Duru “Türkiye parlak bir ülke. Bu zenginliğimizi tüm dünya kıskanıyor. Ülkemize yönelik olumsuz haberler karşısında kenetlenmeliyiz” diyor.

Nükhet Duru: "Türkiye’nin zenginliğini tüm dünya kıskanıyor"
Sabah'tan Tuba Kalçık'ın röportajı...

40 yılı aşan bir süredir ara vermeden sahneye çıkmaya devam ediyorsunuz. Müzikteki istikrarınızı neye borçlusunuz?


İlkelerimden, çalışma disiplinimden, yenilik arayışımdan ödün vermediğim ve Allah'ın bana verdiği sesimi güzel süslediğimden müzikte başarılı oldum. Sahneye mecburiyetler dışında hiç ara vermedim. Kuliste ve sahnede büyüdüm. Müzik dışında hayatın diğer alanlarında o kadar mutlu olmadığımı gördüm. Beni en mutlu eden şey müzik.

ANA AKIMA ÜRETİM YAPMADIM

Popun dört yapraklı yoncasından biri olarak görülüyorsunuz. Müzik tarzı olarak kendinizi diğerlerinden farklı bir yere koyuyor musunuz?


Ben farklı bir müzik türü yapıyorum. Hayatım boyunca ana akıma hiçbir zaman üretim yapmadım. Genel geçer kurallara uygun şarkılar söylemedim. Kendi istediğim, beğendiğim sözleri şarkı haline getirdim. Şarkılarımın nitelikli olması için büyük şairlerin şiirlerinden bestelenmiş şarkılar okudum mesela ya da edebi derinliği olan eserler tercih ettim.

Siz şarkıcılığın yanı sıra tiyatro ve müzikallerde de yer alıyorsunuz. Oyunculuğa nasıl başladınız?

Sahnede hep bir farkım olsun istedim. Bu farkımı, şarkılarımı yorumlarken göstermek istedim. Sahnede sadece şarkıları söylemiyor, aynı zamanda oynuyorum. Şarkıların kendisi oluyorum söylerken. Bu yönümü görenler ise oyunculuk teklif etmeye başladı. İlk deneyimim 76-77 yıllarında oldu. Ali Poyrazoğlu ve Korhan Abay'la birlikte 'Yaşa Sevgili Dünya' kabaresinde yer aldım. Haldun Dormen, Başar Sabuncu, Zeki Alasya, Metin Akpınar gibi çok özel isimlerle çalıştım.

ÇOK EĞLENDİĞİM BİR PROJE

Bir süredir 'Beni Nükhet Duru Sanıyorlar' kabaresini sahneliyorsunuz...


Evet, 'Beni Nükhet Duru Sanıyorlar'; şarkılarımı söylerken şakalar yaptığım, hikayeler anlattığım, kendimle dalga geçtiğim ve tüm bunları yaparken çok eğlendiğim bir proje. İzmir ve Antalya'ya gideceğiz önümüzdeki günlerde.

Mehmet Teoman, Aysel Gürel, Onno Tunç, Attila Özdemiroğlu gibi isimlerle çalıştınız. Neydi sizce bu isimlerin bestelerini özel kılan?

Artık günümüzde arzu edilen aşklar da, özlemler de, hayaller de yaşanamıyor. Her şey ticarileşmeye başladı. Bu durum müziği de etkiliyor. Ben özel bestecilerle çalıştım. Şarkılarımın hâlâ bu kadar sevilip dinlenmesini de buna bağlıyorum. Bu isimleri özel kılan, duygularını ustalıkla bestelerine geçirmiş olmalarıydı.

Yeni jenerasyonun dört yapraklı yoncası kimler sizce?

Dörtlü ayrımı yapmayacağım ama çok iyi müzisyenler var. Sadece sahnesine, kendisine ve teknik görünüme yatırım yapan isimlerin sayısı az. İçinde bulunduğumuz dönemde seyirciyi evinden çıkarıp konsere getirmenin bir bedeli olmalı. Bunun için de müzikle uğraşanlar kendini daha çok geliştirmeye özen göstermeli. Ben hem beste yapıp, hem de söylediği için Sıla'yı ayrı bir yere koyuyorum, sahnesi de çok iyi.

Eğlence endüstrisinin içindesiniz. Belli odakların, ülkemize gelinmemesi için küresel alanda negatif propaganda yaptdığını görüyoruz. Ne söylemek istersiniz?

Çok parlak ve güzel bir ülkeyiz. İnsanlarımız çok misafirperver. Cennet gibi bir yerde yaşıyoruz. Dört mevsim zenginlikleri olan bir ülkeyiz. Türkiye'nin bu zenginliği, her bakımdan rekabet alanı olan turizmde de kıskanılıyor diye düşünüyorum. Bence bu nedenle ülkemize karşı olumsuz haberler yapılıyor. Halk olarak biz bir bütünüz ve her türlü negatif söylem karşısında bir arada ve kenetlenmiş olmalıyız. Bazı insanların 'Ülke olarak battık, bittik, iflas ettik' söylemlerini yanlış buluyorum. İnsanların moralini bozmanın kimseye bir faydası yok. 'Battık, bittik' diyenlere kimse kulak asmasın lütfen. Hayatım boyunca çalışmış bir insan olarak asla şikayet etmiyorum mevcut halimizden. Bunu söyleyenler demek ki bugüne kadar kolay para kazanmış. Emekçi biri olarak, ülkemizin çok güzel bir noktada olduğunu ve onu daha da ileri götürmenin ancak çalışarak mümkün olacağını düşünüyorum ve gençlere güveniyorum.

TÜRKİYE'DE KALMAK İSTİYORUM

Müziğin toplumları birleştirici yönüyle ilgili ne düşünüyorsunuz?


Sanat, ruhu besler, insanlara umut aşılar, pozitif düşünmeye teşvik eder. Ben hayatım boyunca sanatımla ülkemi her yerde temsil etmeye çalıştım. Bununla da her zaman gurur duydum. Geçmişte Türkiye'nin en karışık olduğu yıllarda 'Kaçalım, gidelim bu ülkeden' gibi sözlerle çok karşılaştım. Ancak hiçbir zaman vatanımı terk etmeyi düşünmedim. Hatta yurt dışında çalışmam için çok güzel teklifler de aldım ama "Ben bu ülkede doğdum, yaşadım ve burada kalmak istiyorum" dedim her defasında. Dünyalı bir sanatçı olabilirim ancak benim vatanım Türkiye. Eğitime ve eğitimin önemine inancım sonsuz ancak yurt dışında okumayı seçen gençlerimizin de eğitimlerini aldıktan sonra Türkiye'ye dönüp ülkemiz için çalışmalarını daha çok beğeniyorum.

Geçmişte atlattığımız zorlu süreçler size neler öğretti?

Çok çalkantılı dönemler geçirdik ama hayat böyle; hem bireyler, hem de toplumlar özelinde farklı sınavlarla geçiyor. Hümanist bir insanım. Her şeye rağmen ve hiçbir zaman insana dair umudumu yitirmedim. En önemli şey birlik olmak, bir arada kalmak ve birbirimize saygı duymak. Zor dönemlerde birbirimize her zamankinden daha fazla sevgi, saygı ve empati ile yaklaşmalıyız. Bu ülke hepimize yeter, kıymetini bilelim. Sürekli şikayet ederek hiçbir yere varılmaz. Çalışmak, üretmek, daha çok çalışmak gerekir. Ben bu topraklarda doğduğum, büyüdüğüm ve bu halkın sanatçısı olduğum için çok mutluyum.

GEÇMİŞTEKİ POPLA BUGÜNKÜ ARASINDA BENZERLİK YOK

Müziğe başladığınız 70'li yıllardan bu yana popun geldiği yerden mutlu musunuz?


Benim başladığım dönemdeki pop müzikle bugünkü arasında hiçbir benzerlik yok. Bugün çoğunlukla dans veya sitem etmek için tekerleme cümlelerle yapılan şarkılar var. Böyle olamayanlar zaten aradan sıyrılıyor ve dikkat çekiyor. İyi grup ve müzisyenleri takip ediyorum. Çok beğendiğim şarkıları seslendiriyorum zaten. Yeni kuşakta benim şarkılarımı seslendirenler de oldu. Athena 'Geberiyorum', Korhan Futacı 'Ben Sana Vurgunum'u söyledi. Benim dönemimdeki gibi iyi besteler ve sözler çok yok ne yazık ki. Disiplinli, hayatını müziğe adayan müzisyenler vardı bizim dönemimizde. Yeni jenerasyonda ise böyle olanlar azınlıkta. Popüler olayım, köşeyi döneyim, lükse kavuşayım amacıyla bu mesleği seçenlerin sayısı az değil ama popun daha iyi bir noktaya geleceğini düşünüyorum.
Konular Röportaj