Nurgül Yeşilçay: "Yurtdışında sarılıp öpenler oluyor"

Nurgül Yeşilçay, boş vakitlerinde işlediği nakışları çanta haline getirip satışa çıkardı. Kendi adını verdiği çantaları Bodrum-Yalıkavak’taki bir butikte satışa çıkaran ünlü oyuncu yeni tutkusunu anlattı...

Nurgül Yeşilçay: "Yurtdışında sarılıp öpenler oluyor"
Hürriyet'ten Sinem Vural'ın röportajı...

Çanta tasarlamaya nasıl başladınız?


- Setlerde, sahne aralarında beklediğim zamanlarda boş durmadım. Bol bol nakış işledim. Bu işler çoğalınca çantaya dönüştü. Önce kendim kullandım. Sonra eşim dostum yaptığım çantaları çok beğenince yetişemez hale geldim. Sonunda satış yapmaya karar verdim. Şimdi ev hanımları işliyor benim tasarımlarımı. Böylelikle onlar da kendi masraflarını çıkarıyor.

Bu yetenek nereden geliyor?

- Valla bilmiyorum. Mesela iki ablamın İzmir’de gelinlik mağazası var, birlikte tasarladıkları gelinlikleri satışa sunuyorlar. Belki de bu yetenek bana onlardan geçmiştir.

Bir çantayı ne kadar sürede tamamlıyorsunuz?

- Zahmetli bir iş yapımı. Bir çantanın işlenmesi 4-7 gün arasında sürüyor. Çanta haline gelmesi iki haftayı buluyor. Çok fazla üretim yapamıyoruz.

İNTERNET SATIŞI İÇİN GÖRÜŞMELER YAPIYORUZ

Tasarım yaparken fikir aldığınız kişiler var mı?


- Var, arkadaşım Besey olmadan yola çıkmam. Ayrıca herkesten fikir alırım. Uygularım uygulamam ama fikir alırım.

Bu yeni tutkunuza oğlunuz Nejat ne diyor?

- Nejat’a işlemeden PlayStation karakterleri yaptım. O önceden bu duruma alışık, çok şaşırmadı.

Adınızı taşıyan çantalar nerede satılıyor?

- Çantalarım sadece Bodrum-Yalıkavak’ta bir butikte satılıyor. İleride yurtdışı anlaşmaları olabilir, internet satışı için de görüşmeler yapıyoruz.

SARAYI YÖNETMEK  BÜYÜK KEYİF

“Paramparça” dizisinin ardından Kösem olarak izleyici karşısına çıktınız. Nasıl kadınlar barındırıyorsunuz içinizde?


- Farklı karakterleri canlandırmaya bayılıyorum. Mütevazı dünyasında kendi halinde yaşayan Gülseren’den sonra ihtişamlı Kösem mükemmel oldu. Bir sarayı yönetmek, bir hanedanı yaşatmak büyük bir keyif... Dizinin yapımcısı Timur Savcı teklifi getirdiğinde hiç düşünmeden kabul ettim. Osmanlı Hanedanı tüm dünyanın ilgisini çeken evrensel bir hikaye. Artık sadece Ortadoğu değil dünyanın birçok ülkesinde 80’den fazla ülkede yayındayız. Mesela bu ay Japonya’da yayına giriyor “Muhteşem Yüzyıl: Kösem”.

KÖSEM, 30’UNCU BÖLÜMDE VEDA EDİYOR

“Muhteşem Yüzyıl: Kösem”, sona eriyor... Nasıl hissediyorsunuz?


- Evet, dizi 30’uncu bölümde ekrana veda edecek. Yine yeni hayatların farklı hikayelerin peşine düşeceğiz. Benim misyonum da Türkiye’de kadın olmak. Onların hikayelerini, dramlarını ve mücadelelerini aktarmak. Yeni projeleri değerlendiriyoruz.

“Misyonum Türkiye’de kadın olmak” dediniz. Oynadığınız roller, toplumdaki duruşunuzla hangi noktaları işaret ediyorsunuz? Nereye dikkat çekilmeli?

- “İkinci Bahar”dan bu yana birçok farklı kadın karakteri canlandırarak büyüdüm. Evin asi kızı karakteriyle başlayan yolculuğumda 14 sinema filmi ve 14 dizi yaptım. Türkiye’de farklı ekonomik koşullarda yaşayan, koca şiddetine maruz kalan kadınların sesi oldum, olmaya da devam edeceğim.

Sırada ne var peki?

- O kadar yoğunum ki bütün iş görüşmelerimi haziran ortasına erteledim. İnşallah yine hayatın içinden muhteşem bir kadın karaktere hayat vereceğim.

Yurtdışında sarılıp öpenler oluyor

Tatil planı yaptınız mı?


- Oğlum Nejat büyüdü. 22 Mayıs’ta 12’sine girdi. Artık bana arkadaş oldu. Birlikte gezmeyi ve eğlenmeyi seviyoruz. Nejat geçen yıl İspanyolca dersleri almaya başladı. Bu tatilde hedefimiz Barcelona. Altını üstüne getireceğiz Barcelona’nın. Her tatile büyük ön hazırlık yapıyoruz. Geçen yıl da araba kiralayıp Floransa ve tüm Toskana Vadisi’ni dolaşmıştık.

Rol aldığınız diziler yurtdışında da izleniyor. Yurtdışında sizi tanıyanlar oluyor mu?

- Orta Avrupa’da; Polonya, Slovakya ve Hırvatistan’da halen aynı anda üç dizim yayında. Kendimi Türkiye’de gibi hissediyorum. Arkamdan bağıranlar, sarılıp öpenler oluyor.
Konular Röportaj