OBEZİTE GERGİNLİĞİ
Kilo alıyorsunuz ama yine yemeğe devam ediyorsunuz.. Peki ne yapmalıyız?..
Birçoğunuz yemek yemeye üşenip ofis içinde küçük atıştırmalar yapıyordur. Hatta evden birşeyler hazırlayanlar veya markete çıkıp aylık atıştırmalık alışverişi yapanlar bile olabilir. Ancak bu atıştırmalar size kilo olarak geri dönüyor farkında mısınız? Dengesiz mesai saatleri, uzun çalışma koşulları işyerinde beslenmeyi zorlaştırıyor. Özellikle de masa başında çalışanlar kilosuna kilo katıyor! Peki bu durumda neler mi yapmak lazım?
Beslenme ve Diyet Uzmanı Müge Aksu, iş yerindeki uzun mesai
saatleri nedeniyle iş performansının da etkilendiğini belirterek,
bu konuda sizler için çeşitli önerilerde bulundu:
Kahvaltıyı atlayıp, yağ ve kaloriyi
artırmayın!
Şehirleşme ile birlikte, sabah erken kalkıp
işe yetişme telaşı içinde atlanan kahvaltı güne enerjisiz
başlanmasına neden oluyor. Kahvaltı yapılsa da kalitesi kötü,
kalori ve yağ oranı yüksek poğaça, açma, simit gibi kolayca
ulaşılabilen besinlerin tercih edilmesi kilo dengesinin korunmasını
zorlaştırıyor. Ancak kahvaltı, güne daha zinde ve sağlıklı
başlanmasına, hayat akışına uyum sağlamaya ve performansın artarak,
daha enerjik olunmasına katkıda bulunuyor.
Şekerdeki dengesizlik yeme nöbeti yaratıyor
Kan şekerindeki dengesizlik, iştah kontrolünde problem yaratıyor.
Kan şekerini düzenlemek, kişinin kendine hakim olmasını da
kolaylaştırıyor. Kan şekeri dengesinin bozulması yeme nöbetlerinin
gelişmesine, kontrolsüz yeme davranışının başlamasına neden oluyor.
Öğün atlamak bu açıdan tüm dengeleri altüst ediyor. Kan şekeri
düşüp, açlık başladığında beyinsel fonksiyonlarda da azalma
görülüyor. Konsantrasyon bozuluyor ve zihinsel beceriler
yavaşlıyor. Bu nedenle 2,5 – 3 saatlik aralarla beslenmek, öğün
aralarının 5 saati aşmamasına özen göstermek gerekiyor. Ara öğünler
için meyve, kepekli bisküvi, küçük kepekli bir sandviç veya tost,
kuru meyveler, kontrollü miktarda fındık, ceviz, badem gibi yağlı
tohumlar, meyveli veya probiyotik yoğurtlar, süt, salep ve ayran
tercih edilebilir.
Posasız beslenme kan yağlarını yükseltiyor
Posa–lif tüketimi tokluk süresini artırırken, sürekli oturulduğu
için gelişebilecek olan kabızlık problemini de en aza indirmeye
yardımcı oluyor. Posasız beslenme hem vücut hem de kan yağlarının
artmasına yol açıyor. Gün içinde tüketilen sebze–meyve miktarını
artırmaya, haftada 2-3 kere baklagil yemeye, beyaz ekmek yerine
esmer ekmek, pirinç yerine bulgur tüketmeye özen göstererek, alınan
posalı besin miktarının çoğaltılması gerekiyor.
Fazla çay ve kahve su istediğini azaltıyor
Özellikle masa başı çalışırken sıkıldıkça içilen ya da konuklara
ikram ederken eşlik etmek için içilen çay, kahve ve gazlı içecekler
su içme isteğini azaltıyor. Diüretik etki göstererek vücudun su
dengesini bozuyor. Su seviyesinin azalması ile yorgunluk, baş
ağrısı ve dikkat problemi yaşanıyor. Bitki çayları, süt, ayran,
taze sıkılmış meyve suyu, maden suyu miktarları çok artırılmamak
şartı ile tercih edilebilir. Kahve veya çay tüketmek istendiğinde
tam süt ile yapılan kahve, limonlu soğuk çay veya yeşil çay
içilebilir.
Haftada bir gün sütlü tatlıya izin var…
Ofisteki doğum günü partileri, özel davetler, konukların getirdiği
tatlı, yaş pasta gibi ağır abur cuburlar da günlük aldığımız boş
kalori miktarını artırıyor. Tatlı yiyecekler çok istendiğinde,
meyve tatlısı veya sütlü tatlılar ara öğün olarak haftada bir defa
tüketilebilir.
Ofis içi egzersizle enerjinizi arttırın!
Ofis içi egzersiz, kemik yoğunluğunun korunması açısından önem
taşıyor. Böylece metabolizma hızı artıyor ve dinç, dinamik vücut
sayesinde verimli çalışma sağlanıyor. Yemeğe giderken yürümek veya
yemek sonrası kısa mesafeli yürüyüşler yapmak, ofis içinde asansör
yerine merdiveni tercih etmek bile harcanan enerjiyi artırıyor.
Orta şiddette haftada 150 dakika yürümek öneriliyor. Sağlıklı bir
bireyin gün içinde 10 bin adım atması gerekiyor. Ofiste her saat
başında iki defa yapılan esneklik egzersizleri de idealdir.
Begüm Çelikkol / HABERTURK.COM