Ogün Kaptanoğlu bilinmeyenlerini anlattı

Kaptanoğlu, aksiyon sahneleri için gerekli donanıma sahip isimlerin başında geliyor. Kaya tırmanışı yapıyor, profesyonel olarak motosiklet kullanıyor, dalgıçlık yapıyor, ata biniyor, uçaktan paraşütle atlıyor ve ninjutsu dersleri alıyor...

Ogün Kaptanoğlu bilinmeyenlerini anlattı
“Gözleri görmeyen birini oynamayı çok isterim”

Yeni Asır'dan Ercan Akgün'ün röportajı...

Geçtiğimiz aylarda 16. Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali'nin açılış ve kapanış programlarını sen sundun. Daha önce sunuculuk deneyimin olmuş muydu?


4.5 sene önce İstanbul'da Yeşilçam Ödülleri gecesini sunmuştum. Çok değerli sanatçılarımız ve üstadlarımız vardı. Çok heyecanlıydım çünkü bütün duayenler karşımızdaydı. Öyle bir topluluğun önünde hata yapmamaya çalışmak insanı zorluyor açıkçası.

SUNUCULUK DAHA RİSKLİ

Normalde mankenlik ve oyunculuk yaptığın için kameralar önünde çok fazla heyecan olmuyordur sanırım. Bunlar arasında bir fark var mı?


Elbette var. Dizilerde hata yaptığın zaman kesip tekrar çekebiliyorsun ama sunuculukta öyle bir şansın yok. Ağzınızdan çıkan her kelime, yapılan tonlamalar, hitap şekli, Türkçe'yi düzgün konuşabilme gibi unsurlar sizin o işteki kalitenizi belirliyor.

Oyunculuktan önceki İzmir'de geçen yaşantından bahseder misin?

1993'te lise yıllarımın son zamanlarındayken İzmir'de profesyonel spor yapıyordum. Basketbolda lisanslı, yüzmede madalyalı bir sporcuydum. Şafak Fişek Ajans'ta 5 sene boyunca podyum teknik yürüyüş dersleri verdim. 1995-1996 yıllarında İzmir'in yerel televizyonu Sky TV'de "Günaydın Gökyüzü" adlı sabah programı sunuyordum. İlk canlı yayın deneyimim o programla oldu. 1.5 sene sürmüştü. O bittikten sonra aynı kanalda motor sporları programı sundum. Ardından reklam filmleri teklifi geldi. Reklam sektöründe de kamera önüne geçtikten sonra araya bir askerlik dönemim girdi.

Askerden dönünce devam ettin mi?

Askerliğimi bitirdikten sonra farklı işlerde çalıştım bir süre. Ama baktım ki ben televizyon sevdasını unutamamışım, bu yüzden yeniden devam etmeye karar verdim. Ben de bunun üzerine İstanbul'a yerleştim ve oyunculuk sektörüne adım attım.

"Karagül'ün çekimleri Güneydoğu'da yapılıyor. Alışık olmadığın bir ortam. İzmir ile kıyasladığın zaman yaşam tarzı nasıl geliyor sana?

Halkın ilgisi çok büyük. Hem Gaziantep hem de Şanlıurfa'da setlerimiz var. Her iki taraf da bize yakınlık gösteriyor. İyi ağırlıyorlar. Askerliğimde de Güneydoğu'da bulunduğum için az çok neyle karşılaşacağımı biliyordum. Daha önceden rol aldığım "Karayılan" dizisinin çekimleri de Gaziantep'te yapılmıştı. Keyifli ve zor bir coğrafya. Dizimizde erken yaşta evlilik ve terör gibi önemli konuları işliyoruz. Bunların hepsini orada canlı olarak yaşıyoruz. Dizide bir yüzbaşıyı canlandırdığım için zorlandığımız zamanlar da oluyor tabi.

BASTON VE GÖZLÜKLE SOKAĞA ÇIKTIM

Oynamak istediğin bir rol var mı?


Görme engelli bir kişiyi canlandırmayı çok isterim. Al Pacino'nun 1992 yapımı "Kadın Kokusu" filmi benim için en büyük rehberdir. O filmi pek çok kez izledikten sonra sabahları uyandığımda göz bandımı takarak kendime kahvaltı hazırladım. Evde günlük işlerimi yapmaya çalıştım. Görme özürlü bir vatandaş gibi Karşıyaka'da bir mağazaya girdim. Birkaç kıyafet denedim. İnsanlar benim merdivenlerden inmeme yardımcı oldu. Mağazadan çıkıp Karşıyaka Çarşısı'nın sonuna kadar yürüdüm ve orada bir kafeye oturup kahve içtim. Kendimi test ettim ve gördüğüm kadarıyla baya başarılı oldum. Herkesi inandırabildim çünkü. Bir gün böyle bir rol gelirse seve seve ve üzerinde titizlikle çalışarak yapmak isterim. Bu tür işler altından kalkması çok zor roller. Kariyerimi düşünmeksizin hissederek yapmak istediğim güçlü karakterler.

"Egomu minimalize ediyorum"

Ekranlarda görünüp de ünlü olduktan sonra yaşantında nasıl farklılıklar oldu?


Kendi açımdan hiçbir farklılık olmadı. Tanınan kişi olmamda artıları oldu sadece. Bu da çok keyifli bir şey. Bizim camiada herkesin bir egosu vardır; benim de var. Bunu minimalize edip keyifli yanlarını almak çok önemli.

Seni tanıdığımdan beri mütevazığını bozmadın.

Oyunculuk ego meselesinde çok tehlikeli bir sınır. Eğer o sınırı kaçırırsan keyfi de kaçıyor. Umarım bu işe yeni başlayan genç arkadaşlarımız da bunun sadece bir meslek olduğunu özümseyip, yaptığımız işin diğer insanların mesleğinden tek farkının sadece ekranın karşısında yer almaktan öte olmadığını anlarlar.
Konular Röportaj