Olmadı Alev Alatlı Olmadı!...

Dostları insanı telaşa sevk etmez, hele devlet yönetenlerin etraflarındakiler bunu asla yapmazlar.

Ülke idare edenlerin çevreleri önemlidir, bu çevrelerin ağızlarından çıkan laflar önemlidir, sükunetleri anlam taşır, borazan gibi ötmezler her fırsatta.

Aksi halde bağlı bulundukları liderleri müşkül durumda bırakırlar, korusa bir türlü korumasa bir türlü.

Bu bakımdan Sayın Cumhurbaşkanımızın işi zor ve Cumhurbaşkanımızın bu bakımdan çok şanslı olduğu söylenemez.

Hatta bazen yakınındaki kimilerine rağmen ayakta kalmasının sırrının gücünün ne olduğu halk arasında konuşulduğu kimsenin meçhulü değil.

Bunları ayıklamak ayrı bir sorun ve ayan beyan ortadalar.

Son olarak Cumhurbaşkanımızın ilgi ve sevgi çemberinde yer bulmuş taltif edilmiş Alev Alatlı'nın sözleri doğrusu Cumhurbaşkanına olan saygı, bu makama ve Cumhuriyete bağlılık ile bağdaşır gibi değildi.

15 Temmuz'u eleştireyim derken sözlerinde üç fahiş kelam beni çok rahatsız etti.

Birincisi ve en önemlisi :

"O gün Türkiye'nin Suriye'ye dönmesinden, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başına Saddam gibi, yok bilmem kim gibi bir şey gelmesinden ve kaostan korktuklarını" ifade eden Alatlı, "Memleket böyle abuk sabuk insanların eline geçsin" istemedikleri için mücadele verdiklerini söylemiş.

Sayın Cumhurbaşkanın ismini Saddam ile hayalde bile yanyana getirmek çok arızalı ve hastalıklı bir düşünce.

Bir kere Sayın Cumhurbaşkanın önemle vurguladığı seçimle gelmiş olması, Saddam darbeyle gelmişti. Kimyasal silah kullanması, İra'Nla Savaşı, Kuveyt'e girmesi  bunlar dolduruşa gelmeleridir Saddam'ın hemde ABD tarafından.  Cumhurbaşkanımızda o göz var mı Alev Hanım çok yakınındasınız anlamadınız mı?

Kaldı ki burası Irak değil, Baas – Milliyetçi melez rejimi hiç değil Laik, Demokratik, Sosyal Hukuk Devleti, gözümüzün bebeği Türkiye Cumhuriyeti.

Kendi aramızda fikir ayrılıkları olabilir ama Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve her kim olursa olsun başka bir ülke tarafından cezalandırtmayız, biz Irak halkının düştüğü o onursuz görüntülere geçit vermeyiz nerede birleşeceğimizi iyi biliriz.

Oy verelim vermeyelim bu iş başkadır.

Alev Hanımın aklından geçen işe bak, Saddam'mış!

Bu sözleri edebiyat ödülü ile taltif edilen bir yazar söylüyor ağzından kaçtı olmaz, halkın büyük bölümü Sayın Cumhurbaşkanının Menderes, şimdi de Saddam benzetmesiyle korkutulmak istendiği algısında. Bu tam bir rezalet, bu isimleri biraraya getirmeye kim ve nasıl cüret eder?

Geçin bunları Hanımefendi....

Alatlı'nın İkinci cümlesi  ise:  '…. Çok da acemiydiler, neydi o TRT'deki 60 ihtilali görüntüleri, kediler güler yani...'

Bu sözlerine kediler değil ama ben  güldüm. Acemilik hususunda uzman değilim, hani ihtilalin tadına bakıp bu acemi ahçı bu iyi diyecek halim yok ancak 60 ihtilali görüntüsü yoktu, malum 60  ihtilalinde spiker aramamışlardı Alparslan Türkeş okumuştu bildiriyi! Yani görüntü aynı görüntü değildi.

Siz bunları bilmiyor olamazsınız  Alev Hanım malum pederiniz bu işlerin içindeydi.

İki alıntıyla hatırlatayım rahmetli Hakkı Devrim'in yanılmıyorsam 14 Kasım 2002 tarihli Radikal'deki Alatlı, Karahan ve kızları yazısında "Albay Alatlı, 27 Mayıs'çı grubun, yakın çevresindendi. DP iktidarının son zamanlarında üniversite öğrencilerinin, öldürüldükten sonra et ve balık kurumu'nda kıyma makinelerinden geçirildiği, celal bayar'ın İsviçre bankalarında kaçak 109 milyon lira parası bulunduğu gibi haberlerin kaynağı olarak, o tarihte yalnız rahmetlinin adı bilindi." satırlarıyla konuğuydu ihtilalin albayı pederiniz.

Aynı konudaki bir diğer bilgi ise yine yanılmıyorsam 27 Kasım 2002 tarihli yeni şafak'ta "28-29 Nisan olayları'nda pek çok talebe gözaltına alındı. dedikodu gazeteleri faaliyettedir. DP'lilerin emriyle yüzlerce talebenin işkencelerde öldürüldüğü, kıyma makinelerinden geçirilerek tavuk yemi haline getirildikleri bile iddia edildi. 27 Mayıs'ın ilk günlerinde MBK üyesi babanız Ertuğrul Alatlı ve Mithat Ceylan tarafından radyoya verilen bir bildiride kıyma makinelerine atılan öğrenciler iddiasının araştırılacağı belirtildi. Et-Balık kurumu kuşatılarak öğrenci cesetleri arandı. radyoda okunan bu bildiri, ingiliz büyükelçisi'nin dikkatini çekiyor. büyükelçi, Cemal Gürsel paşa'ya, asılsız iddialara dayanan bildirinin dış dünyada farklı algılanacağını belirtir. bildiriden habersiz olan Gürsel, Başbakanlık Müsteşarı Alparslan Türkeş'i çağırıp izahat istiyor. Türkeş de habersizdir. bildiri, Alatlı ve Ceylan'ın komiteden çıkarılmasına neden olur." şeklinde geçmektedir.

Bir başka görüşe göre ise zaten komitede değillerdi sonradan kaynak yapmışlardı.

Toparlayacak olursak yazıyı Alev Alat’lı FETÖ terör örgütünü kastederek 'Onlar ikinci dalgaya çatmadı. İkinci dalga biziz, İslamı kimlik olarak benimsemiş yurtseverler. Kimlik olarak İslam'ı benimsemiş ama Batı'yı pişti oynayacak kadar tanıyan. Bir ayağı Batı'da olan insanlar ki, onlardan biri de benim. Bize nasıl çatacaklardı, önümüze çıkmaları mümkün mü? Bir fırsat bulup da bir halt ettiler. 'Altın nesilmiş' sevsinler. Bizim imanımız gevredi Batı'yla halleşeceğiz diye. Altını, gazı, petrolü olmayan bir ülkeyi bu hale getirmişiz, terlikle dolaşana mı verecektik" uzun cümlesiyle sözünü esirgememiş Sayın Alatlı.

İyi güzelde tankların altında siz yoktunuz, terlikleriyle fırlayan halk vardı. Batıyla 'pişti oynamak’ biraz hafif kaçmış, onların 52 lik destesiyle oynuyorsunuz piştiyi, kollarından çıkarttıkları jokerleri hesap etmek için İstanbul çocuğu, Kasımpaşalı olmak lazım, oralarda okumakla olmayor.

Ülkeyi bu hale getiren sizlerseniz, epeyce ayakta uyumuşsunuz, malum Zaman Gazetesinde yıllarca yazan sizsiniz, istifa zamanlamanız her fani gibi daha güzel teklif alıncaya denk olmuş herhalde.

Sayın Alatlı birikimli bir kadınsınız, yanlız kişiliğinizde zerre kadar tevazudan eser yok ve memleketin tek sahibi olduğunuza vehmetmiş durumdasınız...

Bu durum kitaplarındaki yan karakterlere de sıçramış hep siyasetçiler, belediye başkanları ve bir kadın bunlara akıl veriyor ama ne gariptir ki sonra yollar ayrılıyor!

Çok 'bipolar' bir durum.

Kadın baş kahraman hep romanlarında, gerçek hayatta da böyle miydi bilemem ilhamını yakınında danışman olarak sıfatlı sıfatsız bulunduğu siyasetçilerden mi aldı onu da bilemem.

Ben bir Gazinocunun Gazinocu çocuğuyum, öyle Amerikalarda, Japonyalarda tahsil görmüş bir ihtilal subayının kızıyla aşık atacak durumda değilim haddimi bilirim, ama haddim olmayarak tıpkı Sayın Cumhurbaşkanı gibi bir İstanbul çocuğuyum aynı zamanda, ne hacı hoca ne çok bilmiş takımına hele hele Saddam benzetmelerine filan pabuç bırakmam.

Kuruyla yaşın karıştığı bir dönemde Sayın Cumhurbaşkanının işi zor bunu da anlayacak idrakteyim.

Alev bu söyler deyip geçmekte mümkün, malum aynı Alev, Deniz Gezmiş içinde Katil ve Taliban demişti rahmetli Arda Uskan'ı hayal kırıklığına uğratmış ama epey dikkat çekmişti.

Deniz Gezmiş fikirlerine katılın, katılmayın tek bir kurşun atmadı ve Taliban değildi ve bu sözler söylendiğinde cevap  vermek  için mezarından kalkamadı, böyle bir edebiyatçı, aydın, humanist  Alev Alatlı, Batıyla nasıl 'halleşiyor' ve iftira nasıl bir 'İslami kimlik'le bağdaşıyorsa kusura bakmasın artık söyletene kadar uğraştı yoksa 72 yaşında ve bu hırsla yaşayan bir kadınla uğraşacak bir adam değilim hani akıl veren biri olmasaydı tek kelime bile etmezdim.

Ama bildiğim Sayın Cumhurbaşkanının öyle samanaltı korkutmalara, manasız benzetmelere asla pabuç bırakmayacağını ve gerekeni zamanı gelince yapacağını adım gibi biliyorum.

Anlatabildim mi büyük Edebiyatçı Alev Alatlı?...

Sacit Aslan